GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nuray ÖTGÜNÇ
YAZARLAR
6 Ekim 2009 Salı

Siyah-set!!!

Geçenlerde siyaset ve siyasetçilerle ilgili bir kitabı okurken birden aklıma geldi ve merak ettim, siyasetin kelime olarak ne anlama geldiğini.’¶
Araştırdım’…
 
Aristo, siyaseti insan mutluluğunu geliştirme sanatı olarak nitelendirmiş.
Eflatun ise insanları rızaları ile yönetme sanatı olarak adlandırmış.
Selçuklu veziri, Siyasetname adlı kitabın yazarı ve aynı zamanda siyaset bilimcisi olan Nizamülmülk ise siyaseti, adalete ve bilgiye dayanan yönetim biçimi olarak tanımlamış.
 
Sonra düşündüm’…
 
Mutlu muyum? Elbet de hayır çünkü her sabah yüzü bir türlü gülmeyen, her geçen gün daha da fakirleşen, mutsuzlaştırılan insanları görüyorum.
 
Peki, adaletli ve bilgiye dayalı bir yönetim biçimiyle mi yönetiliyorum? Buna da elbet de hayır...
Çünkü Ergenekon adı altında bin bir türlü adaletsizliğin yaşandığı bir olayla yatıp kalkıyor, düşünen, sorgulayan yazar ve gazetecilerin kara listelere alınarak bilgilendirilmeden mahrum bırakıldığıma tanık oluyorum.
Ve’…
Korku imparatorluğunun hüküm sürdüğü, korkunun nam saldığı bir ortamda yaşamaya çalıştığımın farkına varıyorum.
 
Tekrar düşündüm’…
Öyleyse ülkemde siyaset ne demek? Siyaset neden yapılıyor?
 
Halkın sorunlarını çözmek ve haklarını korumak için değil mi?
 
Güldüm, ama acı acı ’…
 
Çünkü gördüm ki benim ülkemde siyaset halkın sorunlarını çözmek ve haklarını korumak için yapılmıyormuş.
 
Benim ülkemde siyasetin tek amacı paraymış.
 
Siyaset yapanların büyük çoğunluğunun düşündüğü tek şey ise kendilerinin ve yandaşlarının kişisel çıkarlarıymış.
 
Toplumun ve ülkenin düzenli bir işleyiş içinde ilerlemesi için yapılması gereken siyaset şu an ülkeme bir set, toplumu da sekteye uğratan en önemli unsur haline gelmiş.
 
İçine başka unsurların dahil olmasıyla, sömürü unsuru haline gelen ve ben dahil bir sürü insanı siyasetten soğutan, günümüzün en büyük sorunu olduğuna karar verdim
 
Öğrendim ki,
 
Yoksulluk da zenginlik de tanrıdan gelmiyormuş meğer.
Tersine, "tanrı korkusu taşımayan" din bezirganı siyasetçilerden geliyormuş.
 
Eskiden türban takan beni ilgilendirmezdi. Bana ne kendi görüşü der geçerdim. Ama şimdi gözüme batmakla kalmadığı gibi, beynimin bütün hücrelerine yayılıyor.
 
Demek ki, hoşgörünün de katiliymiş siyaset.
 
Peki neden?
 
Çünkü siyaset her türlü ideolojiyi, dini görüşü, insani değerleri ve ekonomik ilişkileri kirleten bir şey olmuş günümüzde.
 
Siyaset "güç" ile ona sahip olmayla ilgili olup, sahip olmakla birlikte pis bir yarış haline gelmiş bana göre.
 
Evet, siyaset kirliymiş, hem de çok kirli...
 
Günümüz siyasetçileri tarafından kutuplaştırılan  "biz" ve "öteki"nin diğer adı olup;
 
Kısaca Siyaset,
 
Türkiye’’de, 1980 sonrası ne anlama geldiği, nasıl yapılacağı, neden yapılacağı unutturulan ve memurun, öğrencinin yani halkın büyük bir çoğunluğunun yapmasının hala yasak olduğu SİYAH-SET!
 
Velhasıl garip bir terimmiş SİYASET !