GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Işıl Öztürk BULUT
YAZARLAR
31 Mart 2021 Çarşamba

Şiddet nerede?

Ülke içinde vahşet, cinayet ve şiddet olaylarının esin kaynaklarından birinin de dizilerimiz olduğunu düşünüyorum.

Siz de biliyorsunuz, kadının veya çocuğun şiddete maruz kalmadığı ya da ne bileyim herhangi birinin öldürülmediği, saldırıya uğramadığı, yaralanmadığı, taciz ve baskı görmediği, kan ve şiddet sahnelerinin olmadığı kaç dizimiz var bizim…

Neredeyse hiç yok!

Hem öyle cinayet, vahşet ve şiddet sahnelerimiz var ki ‘bu kadarına da pes doğrusu’ dedirtiyor. Son derece kreatif, en ünlü seri katillerin bile aklına gelmemiş, sanatsal içeriğe ve caniliğe sahip…

Bu sahneler ‘model’ oluşturmuyor mu, ‘örnek’ olmuyor mu sanıyorsunuz?

O zaman çok yanılıyorsunuz!

Katillerin itiraf ve ifadelerini incelediğimizde “falanca diziden etkilendim, filanca haberden nasıl yaptığını öğrendim ve filanca roman kahramanından okudum” dediğini görüyoruz.

Diziler şiddeti normalleştiriyor”

Uzman Psikolog Ayça Türkyılmaz “şiddet içerikli diziler bu durumu daha da normalleştiriyor” diyor ve ekliyor; “Şiddetin, kadına yönelik şiddetin dizilerde bir tema olarak işlenmesi toplumun bu durumu sadece normalleştirmesini sağlıyor. Kadının davranışının bir erkek tarafından sürekli kontrol edilmeye çalışılması ve “kıskançlık” adı altında normalleştirilmesi “seven insan kıskanır” şeklinde tanımlanması kadına yönelik psikolojik şiddetin normalleştirilmesine önemli bir örnek. Bu algıyla şiddetin ilk basamağını toplumun bilinçaltına yerleştiriyoruz. Sonrasında erkek kısıtlayınca, kadını kontrol etmeye çalışıp tehditler yağdırınca toplum tarafından “seviyor” olarak algılanıyor. Bu durum da şiddeti doğuruyor…”

***

Çuvaldızı ele batırdık, şimdi sıra iğneyi kendimize batırmaya geldi.

Kadına Şiddet” konusunda medyanın da bazı hataları olduğunu düşünüyorum.

Şiddeti özendiren taraflardan biri de maalesef biziz.

Yol gösteriyoruz.

Nasıl mı yapıyoruz bu hatayı?

Hasta ruhları besleyerek!

Bu tür şiddet olayları haber bültenlerinde öyle işleniyor ki…

Ayrıntı üzerine ayrıntı vererek… “İşte şöyle yakaladı, böyle yumruk attı, buradan tekmeledi, bıçağı böyle sapladı, yerlerde böyle sürükledi, tetiğe şöyle bastı, kurşun yağdırdı, bidon içerisinde yaktı…”

Hem de bu vahşeti onlarca kanalda, radyoda, gazetede ve sosyal medyada yayınlayarak…

Caninin ‘nasıl yaptım’ hazzı duymasını sağlarken, diğer potansiyel canileri de psişik yönden besleyerek.

Biraz da biz çekici hale getiriyoruz bu vahşeti, biraz da biz özendiriyoruz.

Bazen amatör bir muhabirin nefes nefese, durmadan, duraksamadan aktarmasıyla bazen de canlandırma yaparak en ince detayına kadar verdiği sunum tekniğiyle…

Neredeyse tekrar yaşatılan, canlandırılan vahşi olaylar özendirecek üsluptan uzak durularak haber haline getirilmeli…

Hiç unutmuyorum Polis-Adliye Muhabirliği yaptığım dönemde, “katiller neden beslenir?” diye bir psikolog arkadaşıma danışmıştım. Bana, ‘hasta ruhların’ birçok besin kaynağı olduğundan bahsetmiş, en önemlisi de “haz” konusu olduğunu anlatmıştı.

Bu yazı için görüşlerine başvurduğum Uzman Psikolog Ayça Türkyılmaz’a göre de toplumda yaşanan şiddetin haber bültenlerine ve sosyal medyaya yansımasının hem avantajları hem de dezavantajları var. Psikolog Türkyılmaz, “Haber bültenleri, sosyal medya kanalları kadınların sesini duyurması ve farkındalığı arttırmak adına yararlı ve bireylerin vicdan muhakemesi yapmasına olanak sağlıyor aslında. Fakat toplumdaki herkes sağlıklı düşünce yapısına sahip değil. Şiddeti destekleyen, doğru bulan ve örnek alan yani bundan beslenen birçok kişi var. Haberlerde çok detaylara girilmesi ve sosyal medyada bu tarz vakaların sürekli paylaşılması bu kesim için negatif bir etki oluşturuyor…”

***

Ne yazık ki Ülkemizde ne kadar hasta kişilik yaşadığını bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim; bu nevi şiddet haberlerini yaydıkça, ayrıntılarını arttırdıkça ve defalarca verdikçe yani caniler için çekici hale getirdikçe vahşet körüklenmekte.

Öyle ise yazmayalım da gizleyelim mi, yayınlamayalım da saklayalım mı?

Hayır, öyle demiyorum.

Bu tür vahşet, cinayet ve şiddet haberlerini verirken, tüm detaylarını anlatırken ve en ince ayrıntısını metine dökerken aslında “hasta ruhları” besleyeceğini unutmayalım.

Bu konudaki dikkatimizi, haberin sunuş şekline verelim. Özendirmeden ve sorunlu kişiliklere çekici hale getirmeden…

Şiddetin önlenmesi adına önce ilk olarak kendimizden başlayalım ve ne dizilerde ne de haber bültenlerinde bu hasta ruhları eğitmeyelim, öğretmeyelim ve yol göstermeyelim…