GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Işıl Öztürk BULUT
YAZARLAR
6 Kasım 2020 Cuma

Deprem ve lakin…

İhmal ve hata…

Hayat ve ölüm…

Korku ve acı…

Sonra umut…

Hepsi bir arada.

Aslında en kötüsü ve anlamsızı dahepsinin bir arada olması…

Gerçi dünya dediğimiz şu yer kürede “Hayat ve ölüm, korku, acı, kaza, ihmal ve umut hep yan yana…

Fakat…

Depremin faturası çok ağır oluyor.Bile bile ölüme ve acıya kucak açmak bu.

Bilmek…

Elbette biliyoruz. Elbette biliniyor. Türkiye, birden fazla deprem kuşağının içinde… Fay hatlarımız ülkemizin neredeyse her tarafını sarmış durumda.

O sebeple biliyoruz.Biliyoruz çünkü daha önce “deprem acısını” çok yaşadık.

Erzurum, Erzincan, Van, Sakarya, Kocaeli,Yalova, Manisa ve daha niceleri…

Yaşadık, yaşadık ama hiç değişmedik.

İhmallerimiz, hatalarımız, bananelerimiz, sananelerimiz, kanun tanımazlıklarımız ve boşverci tavrımız hiç değişmedi…

***

Şimdi şimdi ortaya çıkıyor; Depremde yıkılan binalar için belediyeler ve yetkili kurumlar zaten “tehlikeli-dayanıksız” yani “çürük” raporlarını vereli yıllar olmuş.

Olmuş da, dinleyen hani?

Önlem alan nerede ve binasını değiştirme girişiminde bulunanlar kim-kimler?

Tabii ki hiç kimse…

Yani bu fatura hepimize…

Tamam suçlu biziz de…

Kurumların, belediyelerin ve hükümetlerin hiç mi suçu yok!

Biz insanlar tarım arazilerine, yumuşak zeminli akarsu deltalarına ev yaparken, bu kurumlar neredeydi?

Neden kimse bize“DURUN, YAPAMAZSINIZ”demedi.

Bizim dizginlenemez ve sınır tanımayan konut yapma dürtümüze neden büyük büyük kurumlarımız daha en baştan engel olmadı.

O sebeple hepimiz suçluyuz, hepimiz hatalıyız…

***

80’li yıllardan 90’lı yılların ortalarına kadar İzmir’de Belediye Başkanı Burhan Özfatura başarılı bir konut yapım politikası ve uygulaması geliştirmişti… Evka’lar, Egekentler ve diğerleri. Egekoop da bu başarının altına imzasını atan güçlü bir İzmir kurumu…Egekoop Başkanı Hüseyin Aslan’ın da ekibiyle birlikte tarım arazisi olmayan alanlarda konut yaptığını biliyoruz. Haklarını teslim etmek gerek.

Ne yapıldı peki o dönemler?

Söyleyeyim;

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Egekoop hiçbir projesini tarım alanlarına yapmadı. Yükseklere, güçlü zeminlere yapılan konutlarla; konutlaşma tarihimizin belki de en özge projeleri gerçekleştirildi.

Ama sonra…

Unutuldu bu yapılanlar.

Çünkü 2000’li yıllardan sonra ülkemizde yepyeni bir ‘yapılaşma furyası’esti, politikası oluştu…

İnşaat sektörü ekonomimizin en güçlü ve en etkili payının sahibi oldu.

“Yap-sat” a dayalı yeni müteahhitlik dönemi banka kredilerinin konut alımına uyarlanmasıyla roket gibi hızlı bir sistem oluşturdu.

Bu yoldaki sınırsız isteklerimiz de ne tarım arazisi bıraktı, ne sokak ve mahalle…

Hepsi kurban oldu gitti.

Sonra…

Yıkılan binalarda umut aramak bize kaldı…

‘Acaba sağ çıkacaklar mı’ sorusunu tekrarladık durduk günlerdir.

Acımız gerçekten çok fazla…

Günlerdir gözyaşı döküyor ve acılarımızı sarmak için şehir ve ülke olarak çırpınıyoruz.

Kaybettiklerimize rahmet, kalanlarımıza sabır, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Canla başla kurtarma mücadelesinde yer alan, emeği geçen tüm ekipleri yürekten kutluyorum.

Deprem sonrası yardım için koşturan, el veren, destek veren herkese de teşekkür ediyorum.

Lakin ve lakin mutlaka ‘Ders alalım’ diyorum…

Hiç değilse 114 canımızı yitirdiğimiz bu depremden sonra.