GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
29 Temmuz 2019 Pazartesi

Sevdim seni bir kere

O ateş gibi bir belediye başkanı iken…

Ben, tıfıl bir muhabirdim…

“Ege Ekspres” gazetesini her ziyaretinde…

Meslek büyüklerim, ağabeylerim etrafında halka olurdu…

Gencecik bir kız…

25 yaşında Buca Belediye Başkanı olmuş…

Koca ilçenin “güvenine” bakar mısınız?

***

Uzunca eteği, topuksuz ayakkabıları…

Azıcık sert bir yüz ifadesi…

Ama hep “gülmeye iştahlı” gözler…

Belediye Başkanı iken de aynı…

Milletvekili, Bakan olduğunda da aynı…

Siyaset arenasında O’nun kadar…

İşsizi “iş sahibi” yapan bir politikacı görmedim…

Hiç abartmıyorum…

40 yılda ekmek sahibi yaptıklarının…

Yeri geldi; çocuklarına bile iş buldu!

***

Hani, arada sırada derim ya…

Kader ağlarını bazen çok garip biçimde örüyor diye…

Gerçekten öyle…

Adalet Partisi’nin lideri Demirel…

25 yaşındaki o genç kızın…

Buca’ya belediye başkanı olmasını sağlıyor…

Türkiye, o kızı yıllarca…

“Demirel’in kızı” olarak tanıyor, seviyor, bağrına basıyor…

Ancak…

O yüksek mimar Bucalı kız…

16 yıl aralıksız milletvekilliği yapmasına karşın…

Ya Tansu Çiller’in…

Ya Necmettin Erbakan’ın…

Ya da Mesut Yılmaz’ın başbakanlıklarında…

Bakan oluyor; Türkiye’de parmakla gösteriliyor…

Siyaset’en Türkiye Cumhuriyeti’nde rekorlar kırıyor…

“Cumhuriyet Kadınları” için simge oluyor…

Örnek teşkil ediyor…

Hala, güzel ülkemin politika arenasına…

Özüyle… Sözüyle… Duruşuyla… Atatürkçü kimliği ile…

Bi’tanecik daha “Işılay Abla” gelmedi…

***

Nikahta, beni ve eşimi ilk kutlayan davetliydi…

Ne zaman görse, “Cahide mutlu di’mi?” diye sorardı…

Doğrusu hep merak ettim…

47 yıldır tanıdığım “Işılay Abla” neden hiç evlenmemişti?

Beni yetiştiren, meslek büyüğüm Tayfur Göçmenoğlu’na…

Bu soruyu sordum…

Dört kelime ile cevap verdi:

“Çok acıklı bir hikayedir…”

İşte, o yaşananların bi’parçasını ilk kez paylaşıyorum…

***

Yıl; 1974…

Işılay Saygın, Buca Belediye Başkanı…

Bir gün sabahtan Tayfur Göçmenoğlu’nu arıyor:

“Öğlen saat 12.00 gibi belediyeye gelebilir misin?”

Tayfur ağabey, hasta babasını ziyaret etmeden önce…

Işılay Başkan’ın makamına gidiyor…

Odasında hafif kızılla sarışın arası yakışıklı bir genç var…

Işılay Başkan, o genci tanıtıyor:

“Nişanlım…”

Tayfur ağabey şok!

Neden?

Çünkü, o bile başkan hanımın bir nişanlısı olduğunu bilmiyor…

Işılay Başkan, “Seninle bir şey konuşmak istiyoruz” diyor ve…

Sözü nişanlısına bırakıyor…

Yakışıklı genç, bir yılda yıldızı parlayan…

Türkiye'nin belki de en medyatik…

En karizmatik kadınları arasına giren nişanlısının…

Bu hızlı temposu karşısında…

Ortak yaşamları adına belli ki, kuşkular taşıyor:

“Ben Işılay'ın bu temposuna ayak uyduramam… Ya belediye başkanlığını bırakacak ya da bu evlilik suya düşecek…”

***

Işılay Başkan çok huzursuz…

Nişanlısı ondan cevap bekliyor ve o cevap o gün verilecek…

Genç adama dönüp…

“Bana izin ver… İki saat sonra kararımı bildireceğim” diyor…

Nişanlısı, sonra geleceğini söyleyerek ayrılıyor…

Işılay Başkan…

Tayfur ağabeye soruyor:

“Ne yapmalıyım?”

Gazeteci dostu, şunları söylüyor özetle:

“Sen başarılı bir belediye başkanısın… Daha bu yaşta Türkiye'nin gözü senin üzerinde… Bucalılar seni taparcasına seviyor... Yaşın küçük olsa da sen onların ablasısın… Bu fırsat bir daha eline geçmez… Ancak senin bu tempona ayak uyduracak, seni sevecek bir erkek elbet bulabilirsin…”

Tayfur Göçmenoğlu, gazete dönüyor…

Akşamüstü Işılay Başkan’ı telefonla arıyor…

İzmir’in tek bayan belediye başkanı…

Ağlamaklı bir sesle…

Sadece “Bitti…” diyebiliyor…

***

Gerisini Tayfur ağabey şöyle anlatıyor:

“Ertesi gün aynı saatte makamına uğradığımda yüzünü masasına yaslamış, ağlıyordu…

İlk ve tek aşkıydı…

Öyle bir ikilemde kalmıştı ki...

“Bir daha asla evlenmem…" dedi ve kesti attı…

Gerçekten öyle oldu…

Bir daha asla evlenmedi…

Ama önündeki parlak geleceği doyasıya yaşadı…

Milletvekili oldu, bakanlıklar yaptı, Türk insanının daha mutlu, daha güvenli ve huzurlu yaşaması adına pek çok kanunun çıkarılmasını sağladı, hizmete adanmış bir öbür sürdü...

O gün nişanlısına “Evet” deseydi, belki bunlar olmayacaktı…

Bir daha o yakışıklı gençten asla söz etmedi…

Ben de hala sakladığım birlikte çekilmiş fotoğrafını kimselere göstermedim…”

***

Film gibi…

Yazarken aklıma geldi…

Özdemir Erdoğan’ın ünlendirdiği…

Bir şarkı vardır, hatırlar mısınız?

“Sevdim Seni Bir Kere Başkasını Sevemem…” diye başlar…

Ve şöyle final yapar:

Daha yolun başındasın değişirsin diyorlar…

Oysa sana çıkıyor bildiğim bütün yollar…

Sevgi anlaşmak değildir…

Nedensiz de sevilir…

Bazen bir an için ömür bile verilir…

***

Bugün…

“Türkiye’nin Işılay Ablası”

Cumhuriyet’in ilk “Kadın Turizm Bakanı”

İzmir’in, Buca’nın gururu…

Işılay Saygın’ı ebediyete uğurluyoruz…

Ve bilir misiniz ki?

72 yıllık ömründe…

Ve dahi ancak masallarda yaşanabilecek o büyük aşkın…

Diğer kahramanı…

Hayatta…

Belki, diyorum…

Yarım asır boyunca kalabalıklar içinde…

Hep yalnız yaşayan ilk aşkını…

Son kez sessizce uğurlamak için Buca’ya gelir…

Aşk o kadar büyükse neden olmasın?

Nokta!

Sonsöz: “Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar!”