Hiç yazmadıysam, iki yılda dört kez…
Hep kalemimin ucunda kaldı Suriyeli kardeşlerimiz(!)
İzmir’in sokaklarında çöp toplama işinde nasıl tröst olduklarını…
Suriyeliler yüzünden hortlayan hastalıkları…
Kırmızı ışıkta titreyerek mendil satan Suriyeli yavruları…
Arapça tabela cenneti olan Basmane’yi…
En son…
Torbalı’da ruhsatsız bakkal dükkanı açıp…
Yerel esnafın soluğunu kesen Suriyeli mültecileri…
***
28 Nisan 2011’den beri geliyorlar akın akın…
Şefkatli Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Bu arkadaşlar için…
Bugüne kadar kaç para harcadı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı, iki ay önce…
Dudağımız uçuklayacak neredeyse…
Tamı tamına…
“37 milyar dolar!”
Aşağı yukarı 200 milyar Türk Lirası…
Eski parayla “200 Katrilyon”…
Bu para ile bu millet için neler yapılmaz ki?
Ardından masumane sordum:
“Nasıl başa çıkacak Türkiye bu misafirlerle?”
Öyle ya…
An itibarıyla Türkiye’de kayıtlı(!)
Suriyeli sayısı 3 milyon 500’dan fazla…
Dikkat!
Bunların yarısına yakını…
“0-18 yaş arasında”…
Çalışabilir mi çocuklar?
Çalışamaz…
Ne yapar bu garibanlar?
Sadece tüketir…
Ve bunların yalnızca 100 bini kamplarda yaşıyor…
Diğerleri, kardeş kardeş bizimle birlikte…
82 milyonluk Türkiye’de…
Neredeyse 100 kişiden 5’i Suriyeli…
Sonra…
Sordum: “Mecbur muyuz bu arkadaşları beslemeye?”
Sonunda…
İçişleri Bakanı’ndan resmi açıklama geldi:
“Onlara bir ay süre verdik... Kayıtsız Suriyelileri yakalayınca kamplara gönderiyoruz… Gitmiyorum dese de gidecek…”
***
Allah var, Türkiye’nin yaptığını başka ülke yapmaz…
Ölümün elinden alıyoruz; besliyoruz…
Doğumu bedava… İlacı bedava… Okulu bedava…
Bu yüzden habire çoğalıyorlar!
Dünyanın beceremediği meseleyi “Türk Usulü” yürütüyoruz!
Yeter ki…
“İnsanlık bizde kalsın…”
***
İçişleri Bakanı Soylu diyor ki:
“Bize karşı eleştiriler var... Aklınız başınıza bugün mü geldi, diye… Yanlış… 2011 yılından beri bu stratejiyi uyguluyoruz...”
İyi de, o kayıt altındakiler rahat duruyorlar mı bari?
Ne gezer…
Suriyeliler’in karıştığı suçlarda patlama yaşıyoruz!
Sadece 2016 ve 2017’de 90 bine yakın Suriyeli…
Polisiye olayın “kahramanı” olmuş…
Ve yine sadece geçen yıl…
Kasten yaralama suçundan 7 bin Suriyeli…
Ev ve işyeri soygunundan 4 bin Suriyeli…
Bisiklet-motosiklet çalma suçundan 2 bin 250 Suriyeli…
Tehdit suçundan bin 250 Suriyeli…
Resmi belge sahteciliğinden bin 270 Suriyeli…
Çocuklara cinsel istismar suçundan bin 700 Suriyeli…
Hakkında işlem yapılmış…
Dikkatinizi çekerim…
Suriyeliler’in karıştığı olaylarda…
En büyük oranlı artış “çocuğa cinsel istismar”da yaşanıyor…
2017’de bu suç…
2016’ya göre 1.5 kat…
2018’de ise 2017’ye göre 2.5 kat artış göstermiş…
Hangi atasözünü hatırlatıyor size?
“Besle kargayı oysun gözünü…”
***
Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış…
Üç buçuk milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz var…
Bunların 110 bini kamplarda yaşıyor…
Ekmek elden, su gölden!
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların sayısı…
Sadece “80 bin”…
Neden bu kadar az?
“TC Vatandaşı” olan Suriyeli kardeş?
Şundan…
TC vatandaşı olursa…
Avantajlı Suriye vatandaşlığını kaybedecek…
Ayrıca…
Her ay PTT’ye Kızılay Kart ile paraları yatıyor…
Ne kadar?
Kişi başına 120 TL.
(Temel ihtiyaçlarını onurlu biçimde karşılamak için…)
Vergisiz kazanç…
Bi’tek, evi, arabası, dükkanı olan Suriyeli’ye verilmiyor bu para…
2 milyona yakın Suriyeli…
Bu parayı her ay cebine indiriyor…
Ne kadar tutuyor ayda?
Ha’di küçük dilinizi yutun, bu sefer…
Helalinden, tam 32.5 milyon dolar…
(Çarpın bugünkü dolar kuruyla bakın karşınıza nasıl bir rakam çıkacak…)
Sözde bu para Avrupa Birliği Fonu’ndan…
Yav, Avrupalı’nın sekiz yılda “destek” diye yolladığı para…
Topu topu 2 milyar Euro…
Yemekten sonra, “kürdan” niyetine…
Üniversite yaşı gelen Suriyeli gence…
En güzel üniversitelerden en güzel kontenjanlar ise cabası…
Hastanelerde sıra bile beklemiyorlar?
***
Son sekiz yılda…
Bu topraklarda yarım milyon Suriyeli bebek doğdu…
Çalışma izni alanların sayısı 30 bin…
Türkiye’de 15 binden fazla şirket kurmuşlar!
Döner mi o arkadaş artık Suriye’ye?
***
Bitiriyoruz…
Neyle?
Güzel İzmir’deki Suriyeliler ile…
Sayıları 145 bini buldu…
Bu rakam…
İzmir’in 30 ilçesinin 21 tanesinin nüfusundan fazla…
Normal mi sizce?
Nokta!
Sonsöz: “Ben bir mülteciyim… Kendi yüreğimden başka sığınacak yerim yok, yurdum yok… / Şebnem Ferah’ın şarkısından…”