Bu yazının başlığını…
Konuya “cuk” oturduğu için kullandım…
Acının, kahrın, duygusallığın dibine vurduğu için…
Ayrıca bu deyim…
Bizim memlekette…
Bitmeyen davalar…
Uzayıp giden mahkemeler için kullanılır…
Misal…
“Mahkemelerde süründürürüm seni…”
Gibilerinden…
***
Bugün yaşı 35’i bulanlar ancak hatırlar…
Tarih; 16 Temmuz 2005…
Aşağı yukarı 13 yıl önce…
Güneşin kavurduğu saatlerde…
Kuşadası korkunç bir patlama ile sarsıldı…
Kadınlar Plajı’na giden bir minibüse…
PKK’lı teröristler bomba yerleştirmişti…
Ortalık savaş alanına dönmüş…
Yaralıların çığlıkları ortalığı inletiyordu…
Ne yazık ki…
O hain bombalı saldırıda…
21 yaşındaki Deniz Tutum…
23 yaşındaki Ufuk Yücedeniz…
24 yaşındaki Eda Okyay…
17 yaşındaki İrlandalı Tana Whalen ve…
21 yaşındaki İngiliz vatandaşı Helyn Bennett yaşamlarını yitirdi…
13 masum vatandaş da yaralandı…
Minibüs metal yığını haline gelmişti…
Tam dokuz ay sonra…
Yürüyen Azrail bombacı Elazığ’da yakalandı…
İzmir’de yargılandı ve…
Beş kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı…
***
Allah kimseye vermesin…
Hain saldırıda evlatlarını daha 20’li yaşlarda kaybeden…
Tutum, Yücedeniz ve Okyay Aileleri perişan oldu…
Bir süre sonra…
Tazminat için Aydın Valiliği’ne başvurdular…
Sonuç çıkmayınca da…
Taaaa 13 yıl önce…
Aydın İdare Mahkemesi’nde dava açtılar…
Yerel mahkeme, ölenlerin ailelerine…
Devlet Baba’nın 70'er bin lira tazminat ödemesine karar verdi…
Acılı ailelere bu paralar ödendi…
Ancak inanılmaz bi’şi oldu…
Tazminat tutarını fazla bulan İçişleri Bakanlığı…
Danıştay'a itirazda bulundu…
Şimdi buna inanamayacaksınız!
Danıştay 10'uncu Dairesi, terör saldırısında…
“Devletin hizmet kusuru bulunmadığı” gerekçesiyle…
Kararı bozdu ve…
Tazminat ödenmesine gerek olmadığına hükmetti…
Davaya yeniden bakan Aydın İdare Mahkemesi…
Belki yine inanmayacaksınız ama…
Bu kez Danıştay'ın bozma gerekçesine uydu…
Tazminat ödenmemesi kararı verdi…
Şaka gibi, değil mi?
Yerel mahkemenin ilk kararının tam tersi yönde…
Yeni bir karar vermesiyle yıkılan aileler…
Bir kez daha Danıştay'a itiraz başvurusunda bulundu…
***
Asıl film şimdi başlıyor…
Terör kurbanı gençlerden Eda Okyay'ın ailesinin başvurusunu 10'uncu Hukuk Dairesi…
Ufuk Yücedeniz ile Deniz Tutum'un ailelerinin itirazlarını ise Danıştay 15'inci Hukuk Dairesi görüştü..
Her iki hukuk dairesi de ailelerin taleplerini reddetti…
Zaman su gibi akıp, gidiyor…
Evlatlarını kaybeden o ana-babaların acısı…
Yüreklerde katmerleniyordu…
O aileler…
Bu defa…
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kapısını…
Karar düzeltme başvurusu için çaldılar…
Ne ilginçtir ki…
O kurul…
Eda’nın babası Azmi Okyay’ın başvurusunu kabul etmedi…
Yıkılan baba Okyay…
Son çare olarak…
Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu…
Gelin görün ki…
Aynı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu…
Ne hikmetse…
Eda ile birlikte aynı olayda hayatlarını kaybeden…
Ufuk Yücedeniz ile Deniz Tutum'un ailelerinin…
Yaptıkları itirazları haklı buldu…
Ne kadar garip değil mi?
Böyle olunca da…
İçişleri Bakanlığı avukatları davanın tekrar görüldüğü Aydın İdare Mahkemesi'ne…
Eda Okyay hakkında verilen ret kararını gerekçe gösterip…
Davanın bir kez daha reddedilmesini istedi…
Aydın İdare Mahkemesi bakanlığın talebini yerinde buldu…
Ve…
Ufuk Yücedeniz ile Deniz Tutum'un ailelerini üzen kararı verdi…
Bu gelişme üzerine Ufuk Yücedeniz ile Deniz Tutum'un aileleri, yeniden Danıştay'a temyiz başvurusunda bulundu…
***
İçişleri Bakanlığı avukatları şimdi…
Deniz Tutum'un babası Şahin Tutum'dan…
2005 yılında ödenen 70 bin lira tazminatı…
Faiziyle birlikte geri istiyor…
***
Devlet Baba
Terör saldırılarında hayatını kaybedenlere…
Bugüne kadar çeşitli haklar verdi…
Ancak…
Aradan bunca zaman geçse de…
O tazminatların peşini bırakmadı…
Alacağına şahin Devlet Baba…
Ayrıca 13 yıllık da faiz istiyor!
Halbuki o fidanlar…
Plaja eğlenmek için giderken terör saldırısında can vermişti…
Hatırlatmakta yarar var…
Aynı kazada can veren…
İngiliz ve İrlandalı turistlere…
Kendi devletleri 1 milyon 200 bin Paund tazminat ödedi…
Evlat acısı hiç bitmez, biliyorum…
Ama o acıları hafifletmek…
Biraz da Devlet Baba’nın görevi değil mi?
Sonsöz: “Adalet’in yasalarında bile mutlaka adaletsiz bir taraf vardır… / J. J. Rousseau…”