GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
4 Mart 2021 Perşembe

Dirençli şehir!

15 gün sonra…

154 yaşındaki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin…

34’üncü “Koca Başkan”ı olarak…

O koltukta “ikinci yılı”nı tamamlayacak…

Baktım…

Geride kalan 730 günü…

8 bin 500 yaşındaki bu kentin tarihine geçecek biçimde özetleyiverdi:

“İki sene içinde, 100 senede yaşanacak ne varsa yaşandı... İzmir tarihinin en büyük orman yangınlarından biri, ardından pandemi sonra deprem sonra yeniden pandemi, sonrasında sel, sonrasında dolu, arkasından hortum… Son olarak Çiğli'ye düştüğü belirlenen bir göktaşı var…”

***

Şimdi, soruyorlar…

Ne oldu da?

Tunç Başkan İstanbul’a gidip…

Toplam 18 saat içinde üç ulusal TV’nin canlı yayınına katılarak…

Her telden soruya cevap yetiştirdi…

Amacı şuydu?

“Orada bir İzmir var, tek kelime ile Türkiye’nin incisidir… Pek uğramasanız da yaşadıklarımızı görmenizde yarar var…”

İşe yarar mı?

Hem de nasıl…

***

Tunç Soyer, canlı yayın maratonunda…

Türkiye’ye…

(Ankara, İstanbul, Eskişehir filan alınmasın ama…)

En azından…

İzmir’in yeni unvanını öğretti:

“Dirençli Kent”

Yani…

“Her türlü etkiye karşı koymayı bilen şehir…”

Ya da…

Daha güzel tarifi:

“Dayanma gücü olan şehir…”

Bayraklı depreminde 114 hemşehrimizi kaybettik…

1000’den fazla yaralı taşıdık hastanelere…

İzmir’de 11 bina çöktü; 172 daire yerle bir oldu…

İzmir’in bütün ilçe belediyeleri…

24 saat mutfak çalıştırdı, depremzedeler için…

Acılarla yoğrulurken İzmir gibi bir kentte…

Bi’kişi çıkıp da “Bana çorba veren olmadı” demedi…

İzmir Büyükşehir Belediyesi…

Depremin 30’uncu günü son çadırı söktü…

Çaresizleri başlarını sokacak bir ev ile buluşturdu…

Bir kısım aile Hilton Oteli’nin odalarına yerleştirildi…

Sonra…

Kıyamet gibi sel yaşadık…

Geçen yıl İzmir’e yağan yağmurun dörtte biri…

Sadece bir günde yağdı…

Bunca kahırlı saatlere rağmen…

Yine de İzmir dimdik ayakta durdu…

Herkes birbirine destek oldu…

***

Bazen…

Sığ tartışmaların Allah’ını yapıyoruz…

Bu yüzden…

Mehter Takımı gibi “iki ileri bir geri” yürüyoruz…

Mesela…

Deprem Konutları Temel Atma Töreni'nin anonsu yapılırken…

Katılımcıların hepsi “sayın” diye çağrılırken…

Tunç Soyer için…

Sadece “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı” diye seslenilmiş…

Eeee, n’olacak?

Adının önüne “sayın” koymadılar(!) diye…

İzmir’in Reisi karalar bağlasın mı isteniyor?

Belki, atladılar…

Belki bilerek yaptılar…

Ama…

İzmirli Başkan’ın cevabı…

Latif bir şamar gibi:

“Siyaset çok sığlaştı, klişelere sıkıştı… Bunun üzerinden bir şey yapmamız mümkün değil… Klişe siyasetten vazgeçmeliyiz... Oysa siyaset hayatı değiştirme sanatıysa ben aslında siyasetin alasını yapıyorum…”

***

Tunç Soyer…

Daha önceki TV programlarında…

İki yıl boyunca…

Önce yapmak istediklerini…

Ardından da…

Yapacaklarını anlatmak için çırpındı…

Sadece son 18 saat içinde…

Bu kez…

Ayrı ayrı televizyonlarda “yaptıklarını” anlattı…

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin…

Dünya ölçeğindeki kredibiletisinin ne denli yüksek olduğunu…

Bütçe disiplini ile…

Bu kadim şehrin Türkiye’ye örnek teşkil ettiğini…

Yaşanan onca doğal felakette…

Büyükşehir'in nasıl bir rol üstlendiğini…

Ders verir gibi…

Bir güzel anlattı…

30 bin çalışanıyla nasıl gurur duyduğunu dile getirdi…

***

Bitiriyoruz…

Tunç Soyer’in TV’de “hassas” bir soruya verdiği cevapla:

“Yerel’den sonra sizi ulusal siyasette de görecek miyiz?”

Yani…

“Vekil filan olmak ister misiniz?” babında bir olta…

Başkan’ın karşılığı neşeli:

“Tam tersini söylüyorum... İzmir’de çok mutluyum vallahi… Ankara’dakiler başlarının çaresine baksınlar... İzmir’de yapacağımız çok şey var... Şanslıyım; hem İzmir gibi bir şehirde yaşıyorum hem belediye başkanı yapıp maaş veriyorlar… Üstüne bir de alkışlıyorlar... Daha ne isterim bu hayattan?”

Nokta…

Sonsöz: “Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı! / Hz. Mevlana…”