GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Mart 2018 Pazartesi

CHP’den beklenen

2019 seçimlerinde ittifak yapacak AKP ve MHP’nin kazanmasına yönelik düzenlemeleri içeren ittifak yasası Parlamento’da kabul edildi.

Muhalefette oluşan genel kanaate göre, yapılan düzenlemelerden sonra, seçim güvenliği kalmadı.

Bu durumda, seküler toplum, büyük bir özveriyle seçim güvenliğini kendisi sağlayacak ya da “böyle seçim olmaz”, diyerek boykot edecek.

Şimdiki halde, yaygın eğilim, seçimlere katılmak… Seçim boykotu, bahane üreterek seçimlerden kaçmak gibi algılanıyor. Oysa seçimleri boykot etmenin çok farklı derinlikleri var.

Demokrasiyi ve seküler alanı savunan, adalet talep eden muhalefetin seçimlerde başarılı olmak için oluşturacağı birliğin öncülük görevi, CHP’nin omuzlarında... Muhalefetin amiral gemisi…

Ve biliyoruz ki CHP, AKP korkusuyla oy verenlerin partisi olmanın yanı sıra, sosyal demokrat ve Atatürkçü kimlikle de öne çıkıyor. Bu ahvalde, CHP’de olan bitene nasıl bakmak gerekiyor?

CHP, yüklendiği misyon itibarıyla topluma verdiği sözlerin gereğini yerine getiremezse, siyaseten iflas edecek. Kurucu misyondan sonra, ülkeyi siyasal islama teslim eden parti olarak tarihe geçecek.

Bir anlamda, Cumhuriyet devrimini gerçekleştiren partinin teslimiyetçi politikalarıyla Cumhuriyet devrimi son bulacak. Veya seküler toplumu ve demokrasiyi savunanların birliğini sağlayacak ve seçimleri kazanacak… Bıçak sırtı bir durum…

CHP’nin en büyük handikapı, AKP’nin politikalarından tedirgin olanların desteklediği parti olmayı aşıp ülkeye nefes aldıracak yeni bir dil kuramamış, yeni siyaset dili oluşturamamış olmasıdır.

CHP, değişim ihtiyacını saptayıp toplumu dönüştürecek yeni politikalar oluşturmak yerine pozisyonunu korumayı tercih etti ve toplumsal değişimi yönetme misyonunu AKP’ye bıraktı.

İkibinli yıllar boyunca CHP’nin kendine gelmesini bekleyen seküler toplumda bu durum büyük hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor.

Şimdi sona yaklaşıyoruz; Bir yıl içinde yönetim sistemi değişecek, ardından da rejim… Ya da Kılıçdaroğlu sözünü verdiği demokrasi ve adaletin yolunu açacak.

“Seksen sonrası lumpenleşen bir yapı vardı. O yapıyı yok edinceye kadar mücadele edeceğim.” Kılıçdaroğlu, Tüzük Kurultayı’nda böyle söyledi. Öyle görünüyor ki sözünü verdiği Türkiye’yi inşa edecek güçlü ve disiplinli bir örgüt arayışında…

CHP bu saatten sonra o denli radikal bir dönüşümü gerçekleştirebilir mi, orası benim meçhulüm. Ancak partideki iyi unsurları öne çıkarmak ve doğru politikalar oluşturmak suretiyle %49’un konsolidasyonuna öncülük yapma ihtimalinin kuvvetli olduğunu düşünüyorum. İsterse yapar.

Yeni toplumsal mutabakatın koşullarını en geniş katılımla belirlemek. Ortak program oluşturma seçeneğini gündemde tutmak. Seçim güvenliğini sağlayacak önlemleri almak. Yeni toplum ve demokrasi üstüne yeniden düşünmek. Değişimin kurucu aklını oluşturmak. Boykot seçeneğini yedekte tutmak. CHP bu meselelerde öncülük yapabilirse, Türkiye’nin önü açılır.

“CHP, toplumun arzuladığı muhalefeti yapacak da bir türlü gözünü AKP tabanından ayıramıyor.” “Her defasında, Erdoğan’ın bir şekilde önünü açıyor.” Başarı için bu algıların değişmesi gerek.

Cesur kararlar alarak yola çıkacak CHP’ye ihtiyaç var. Hele bir yola çıksın, millet zaten yolda…