GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
12 Haziran 2020 Cuma

Basın hürdür

“Basın hürdür, sansür edilemez…” diye yazar…

Anayasa ve yasalar…

Yazmasına yazar da acaba durum öyle mi?

Şüphesiz öyle değil…

Yazıldığı gibi olsa, sayıları yüzleri aşan gazeteci tutuklu veya hükümlü olur muydu?

***

Niçin “muktedir”lerin, doğruya ve dolayısıyla doğruyu yazıp söyleyene tahammülleri yok?

Öncelikle “etraf” doğruyu sevmez…

Çünkü “doğru” muktediri yıkar…

“Muktedir yıkılınca, etraf da yıkılır…”

***

Genel olarak suçlamaların çoğuna bıkıldığında ortaya çıkan tablo şudur:

Öncelikle yönetenlere hakaret…

Sonra:

Devlet sırlarını ifşa…

Sonra casusluk…

Halkı kin ve garaze sevk etmek…

Dini duyguları rencide etmek…

Ve benzeri suçlamalar…

Şimdi:

Gazeteci yazı yazacak veya haber yapacak…

Konu bolluğu var ama yine de konuyu seçmek…

Ve esas zor bölüm başlıyor…

Şuna değmesin, buna değmesin, şunu ihlal etmesin, bunu ihlal etmesin…

Böyle yazılan bir haber haber olur mu?

Böyle yazılan bir yazıya yazı denebilir mi?

***

Şimdi:

Eğer devlet, Hukuk Devleti ise bütün bu kaygılara asla gerek de yoktur yer de yoktur…

Çünkü, hukuk “muktedirlerin ölçüleri” içinde değil, “evrensel hukuk kuralları” içinde hüküm vereceği için asla kaygıya yer yoktur…

Ve o zaman, “basın hürdür ve sansür edilemez”

Yok devlet, Hukuk Devleti değilse o zaman haber yapılacak veya yazı yazılacak ama…

Ömer Seyfettin’in “diyet” hikayesinde olduğu gibi “kol kesilip atılacak”tır…

***

Ve ne diyor İsmet Paşa:

“Alkış seslerini taraftarlarımızın alkış seslerinden değil de, bize muhalif olanların kin ve duygularından duyabiliyorsak, yolculuğumuz zor ama yaşanmaya değer geçecektir…”