Her yiğit kendi alanında belli derler...
Ve her yiğit yoğurt yiyişinden de bellidir!...’¶
Ama biliniz ki bizim yiğitlerimiz, kendi öz kimliklerini ortaya koymuş, kişiliklerini yaşamlarında bağlı bulundukları kurumlarla özdeşleştirmiş olanlardır...
Futbol alanında varolan değerlerin, oynadıkları futbolun yanısıra, takımlarına verdikleri katkı, isim olarak koydukları değer her şeyden önce farklı bir anlam taşıyor...
İzmir'de bakınız şöyle bir geçmişe, "Efsane Göztepe" diye rahmetli Ali Artuner'den başlayarak Nenzat Güselırmak ve Halal Kiraz'a varan onbiçr sayabiliyorsak bu bizim futbol kültürümüzün bir parçasıdır.
Bırakın Göztepe'yi; Altay'dan, İzmirspor'dan, Altınordu'dan, Karşıyaka'dan da sayacağımız çok değer vardır geçmişe dönük...
Şimdi o süreci değerlendirmek yerine, bugüne ilişkin birkaç söz etmemiz gerekiyor...
Bugünün "kahramanı" olması gereken isimlerden söz etmemiz gerekiyor...
Evet "her yiğidin yoğurt yiyişi"nden söz etmiştik ya; Hani her yiğit kendi alanında bellidir demiştik ya!
İşte o yiğit Zafer Bilgetay'dır...
Bir takımın içinden çıkan en değerli nefer olarak kendisini gösterip, hiçbir istemde de bulunmadan, ne yönetimin ne de kendi kafasında sorunlar yaratmadan öz be öz "Altaylılık" ruhuyla karşımıza çıkmış Bilgetay, şu an gösterdiği performansla Altay camiasına da önemli bir ders vermektedir.
Altay'ın başında üç maçta 7 puan almış bir görüntüsü var Bilgetay'ın.
Nereden bakarsanız bakın, yadsınamayacak gerçek Altay'ı hedefte bırakacak bir sonuç alındığıdır. Ders alınması gereken nokta da, Bilgetay'ın Altay'lılığı ve sahadaki futbolculara bu değeri taşımasıdır...
Şimdi Altay bir değer olarak Bank Asya'da üst sıralarda kalmayı başarıyor. Yönetimin ekonomik zorluklarına karşın bunu başarmış bir takımın "Altay aşkı"na bunu becerdiğini herkesin bilmesi gerek.
Zafer Bilgetay, bu takımda "Zagor" lakabını alırken boşuna almadı. Bugün takımın başında olmakla kimliğini, Altay'lılığını ortaya koyuyor...
İzmir'in Bilgetay gibi yiğitlere gereksinimi var...