GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
2 Ocak 2021 Cumartesi

Şehla gözlü kız Azrail’e nasıl çalım attı?

Türk Sineması’nın…

Taçsız Kraliçeler’den geçilmediği günlerdi…

Oysa…

Yeşilçam’ın…

Temiz yüzlü genç kızlara…

Liseli öğrenci rollerine…

Hepsinden önemlisi…

Doruklarda dolaşan kraliçelerin bir kız kardeşe…

Hasret kaldığı dönemlerden geçiyorduk…

O güzelim melodramlarda…

Ya esas kız vardı…

Ya da o kraliçenin sevdiği erkeği…

Elinden almaya çalışan vamp sarışınlar…

Liseli çıtı-pıtı kızları…

O siyah-beyaz filmlerde ara ki, bulasın…

***

Tam o sırada…

Eskişehir doğumlu ama İstanbul’da yaşayan…

Anasının – babasının bi’tanesi…

Dünya tatlısı bir genç kız…

Ses Dergisi’nin açtığı “Yüz Güzeli” yarışmasına katıldı…

O kadar şeker…

O kadar sevimliydi ki…

Bi’gören dönüp bi’daha bakıyordu…

Kahve rengi “şehla” gözleri vardı…

(Gözün yalancı kayma hali; kesinlikle şaşı değil ama…)

Tam…

52 yıl önceydi…

16 yaşında yarışmaya katıldı…

Hani, derler ya…

Tut yanağından kesme al, öpücüklere boğ…

İşte öyle bir kızdı…

Güzelliğinden öte, sevimliliği ile oyları topladı…

Üçüncü oldu…

Yapımcılar, “melek yüzlü şehla bakışlı” o kıza bayıldılar…

İlk filmi “Yakılacak Kitap”ta…

O dünya tatlısını…

Ekrem Bora gibi bir ustanın karşısına koydular…

Şahane bi’oyun çıkardı…

Allah vergisi bir yeteneği vardı…

Gerisi çorap söküğü gibi geldi…

O kızın adı…

Fatma Karanfil’di…

***

Hem filmlerde oynadı…

Hem de

Muhsin Ertuğrul, Haldun Taner ve Ayla-Beklan Algan gibi…

Ustalardan tiyatro dersleri aldı…

Yapımcılar melek yüzlü Fatma’yı çok sevmişlerdi…

Rüştü Asyalı ile birlikte…

Kamera karşısına geçtiği “Keloğlan” serisinde…

Şöhretini perçinledi…

70’li yılların başında…

“Kadın Yapar” filminden sonra…

Zirvedeyken…

İzmirli sanatçı Ali Kocatepe ile hayatını birleştirdi…

Uzun sürmedi; ayrıldılar…

O tarihlerde Yeşilçam’da “seks furyası” başlamıştı…

Fatma’cık…

Tası tarağı topladı…

Tekstil eğitimi almak için İngiltere’nin başkenti Londra’ya gitti…

Artık…

Sinema’dan ve Tiyatro’dan uzaklaşmıştı…

Yıllar akıp gidiyordu…

Tam tekstil işleri yoluna girmişti ki…

Hayatını karartan haberi aldı…

Meme Kanseri’ne yakalanmıştı…

O sırada 39 yaşındaydı…

Bir hafta kimseciklere tek kelime etmeden…

Doktorunun arkasından ağlayarak yürüdü…

Kanser sadece memedeydi, rahme sıçramamıştı…

Ameliyatı dört saat sürdü…

Bir hafta sonra taburcu oldu evine gitti…

Sabah uyanınca aynaya baktı…

Gözlerinden ateş çıkıyor, ayakları yere çivi gibi basıyordu…

İşte tam o an…

Yüksek sesle aynada görüntüsüne seslendi:

“Sen mi öleceksin Fatma? Kanser senden korksun!”

***

Saçını erkek gibi kestirdi; kelliğe ilk adımı attı…

Kanser şokunu / korkusunu…

İçinde böyle bitirdi…

Kel kafalı, ağzı maskeli kadın hali çevresini çok üzdü ama…

Fatma’yı etkilemedi…

Bir gün simsiyah giyindi, siyah makyaj yaptı, siyah ruj sürdü…

Kel kafasını örtmeden…

Taksim’den Tünel’e kadar yürüdü…

O’nu rock yıldızı zannettiler!

***

O kadın, bugün 68 yaşında bir genç kız…

Hala…

Çevirdiği 100’e yakın filmdeki dünya tatlısı haline koruyor…

İşte o gün…

Doktorlar O’na beklediği ilacı seslendirdi:

“Hayatta en çok sevdiğiniz şeyi, oyunculuğu terk etmişsiniz; sizin asıl ilacınız o... Seyircileriniz sizi özlemiş olmalı…”

*** 

O yaştan sonra…

Doktorların dediğini yaptı…

2002’de…

“Kınalı Kar” ve “Çocuklar Duymasın” ile…

Kameralara “merhaba” dedi…

O gün, bugündür…

Ya sinemada ya da TV’de…

Mesela…

“Çocuklar Duymasın”dan hatırlayacaksınız…

Son olarak…

Geçen yıl “Kimse Bilmez” dizisinde…

“Nilüfer” karakterini başarıyla canlandırdı…

Oynamaya devam edecek…

Çünkü O yıldız…

“Kansere çalım atmanın” dayanılmaz mutluluğunu yaşıyor…

Ne güzel di’mi?

Nokta…

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…”