GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
25 Ağustos 2024 Pazar

Manzara

Eski Çalışma Bakanı ve eski Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Önder Sav… Ankara Milletvekili ve CHP Genel Sekreteriydi. Kimi partililer tarafından Parti aleyhine çokça hukuk davaları açılıyordu İzmir’de…

Bu işleri takip etmek üzere, ricasıyla Genel Merkez Avukatlığını üstlenmiştik. Aynı zamanda da İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesiydik. Bu itibarla da Önder Beyle sık sık görüşme olanağımız vardı. Hukukun yanında elbette siyasette konuşurduk...

2010 yılında Deniz Baykal, kaset olayı nedeniyle CHP Genel Başkanlığından ayrılmıştı… Partiye bir Genel Başkan lazımdı. Yavaş yavaş adlar ortaya çıkmaya başladı… Bir konuşmamızda özellikle biri hakkında görüşlerimizi açıkça da aktardık…

Bir kaç gün sonra da Önder Bey makamında elini havaya da kaldırarak “Genel Başkan adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur” dedi.

Dedi de, hani ‘devrim önce kendi evlatlarını yer’ ya. Kural değişmedi, ilk tasfiye edilen de Önder Bey oldu… Son sözlere bakınca, bu olay artık nasıl nitelendirilirse!

***

CHP’nin geçmiş Genel Başkanları, bir daha geri dönmek istemedi, bunun için delegeye selam göndermedi!

Oysa, bir de son Hacıbektaş’a dönelim;

Genel Başkan Özgür Özel "Türkiye’ye söylemek isterim ki, bu partinin ilk genel başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de, tüm genel başkanlara da, benden önceki genel başkanı çok kıymetli Kemal Kılıçdaroğlu’na da vefamızı göstermenin en önemli yolu, onların partisini iktidar yapmaktır" dedi. Ki, bizce bu sözleri ‘önce parti sonra ben’ diyenleri etkileyebilir de, “ben” diyenleri etkileyebilir mi, yakınlarda onu görebileceğiz!

Genel Başkanın vefanın iktidara gelmekle gösterileceği ifadesi çarpıcıydı. Önceki Genel Başkan da ; “unutmayın Hacı Bektaş sadece ruhsal arınmanın değil, toplumsal arınmanın da izdüşümüdür. İhaneti görenlerin, yarı yolda bırakanların, kötülüğe uğrayanların son sığınağıdır” diyordu.

Diyeceğimiz o ki, bir kurultaya birden fazla aday katılır, biri kazanır diğerleri doğal olarak kaybederse ihanet bunun neresinde ? Aynı şekilde ‘Yarı yolda bırakmak’, ‘kötülük’ de neresinde ? Kurultayın kazananlarını, hala ip üstünde yürünmeye zorlamanın faydası kime?

Saraysız Başkan Jose Mujica ne güzel söylemiş: “Daha iyi bir toplumu, kendimizi iyileştirmeden yaratamayız.” O yüzden de önce kendimize bir bakmamız, iyi bir toplum yaratmak istiyorsak… iyileşmemiz gerek!

Sonra da ev ziyaretleri. Yapılan, yapılması da olası ziyaretler... İyi güzel de, sonuçta baş nereye giderse ayaklar da oraya gider. Hele de halkın önemli ve acil sorunları da dururken!

Zaten Jean-Paul Sartre de kestirip atmış sanki : “İnsan eylemlerinin toplamıdır.” diye.

***

Neyse…

Olimpiyatlar için Paris’e, anma için Hacıbektaş’a ve diğer kimi etkinliklere katılamayan bir Büyükşehir Belediye Başkanı var : Dr. Cemil Tugay… Cemil Başkan, İstanbul, Ankara ve diğer kimi büyükşehir başkanları gibi, belediyeyi kendisinden teslim almadı ki!

Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak / Kurtardım ceylanı avcının elinden / Ama daha baygın yatar, ayılamadı / Kopardım portakalı dalından / Ama kabuğu soyulamadı…

Nazım, arkadaşıyla bestelediği bu giderayak şarkısında kendi eksikliğini buluyor ama, Cemil Başkan daha seçilir seçilmez giderayak İzmir’ini…. Dengelerine oturtmaya çalışıyor. Üstelik de bunu sabırla, sessiz ve derinden yapıyor.

Görümümüz o ki… İzmir’in saçacağı ışığa yine koşulacak, değişim kurultayındaki gibi, ilerici politikaların belirleyicisi… yine İzmir olacak !

İyi Pazarlar…