GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Nisan 2011 Salı

Listeler... Listeler...

Kılıçdaroğlu partinin yerleşik kadrolarına yönelik toplu bir temizlik yaptı. Örgütün önemsenmediği, parti içi iktidarı/koltuğu koruma içgüdüsünün hâkim olduğu, Demirel’in bile adam soktuğu ancak yarım asırlık partili Önder Sav’ın listeye bile alınmadığı bir süreç. Listelerin açıklanmasıyla birlikte akla gelen şey, bir süre önce adı telaffuz edilen Yeni CHP’nin tam manasıyla diş gösterdiği oldu.
Gitti Eski CHP, geldi Yeni CHP.
78 milletvekili çizildi. İronik olan Sav’la birlikte Kılıçdaroğlu’nun adaylığa jet destek veren, TBMM’de basın açıklaması düzenleyen 60 milletvekilinden 55’inin de ‘çizilenler’ listesinde olmasıydı. Baykal’ın dönüş planı yaptığı süreçte siyaseten kellerini koyarak Kılıçdaroğlu’nu aday çıkaranların neredeyse hiçbiri yeni dönemde yok. Aynı kritik günlerde Kılıçdaroğlu için tavır alan 78 il başkanından 55’i ya görevden alındı ya ‘adaylık vaadiyle’ istifa ettirildi. Büyük bölümü milletvekili adayı gösterilmedi. Demek ki ‘Besle kargayı, oysun gözünü’ sözü hayatın her alanında, siyasette bile geçerli.
*
Koskoca Deniz Baykal, tek başına bırakıldı. Savcı Sayan’ın deyimiyle Angora Aslanı…
Bildiğim kadarıyla Aslan sosyal bir hayvandır. Grup halinde avlanır, tundralarda geniş aileler halinde yaşarlar. Gruptan kovulmuş, aileden atılmış, yaşlı bir aslanlar gibi Baykal’ı kolu kanadı kırık vaziyette bırakmak Başbakan Erdoğan’ın bile vicdanını incitmiş olmalı…
Eski Genel Sekreteri ve rakibi Ertuğrul Günay’ın son dakika Antalya’dan İzmir’e çekilmesinin anlamı bu… Erdoğan bile Baykal’a hürmet ederken, kendi çocuklarının (siyaseten) bunu yapmaması, vicdanlarda tamir edilmesi güç bir yara açmış durumda. 
Diyeceksiniz ki, bunun adı değişim… Ya da devrim!
Her devrim gibi bazı sancıları olacak. Her değişim gibi her yeni doğum gibi sıkıntılar yaşanacak. Adı gerçekten değişim ve devrimse tabi ki. Amaçlanan buysa katılır, altına da imzamı atarım olan bitenin. Ama amaçlananın devrim olduğuna inanmıyorum. Sadece ben değil artık önemli bir kitle inanmıyor. Görünen o ki parti içi ekipleri tasfiye edenlerin amacı boşluklara kendi ekiplerini monte etmek, CHP’yi halkın değil, Kılıçdaroğlu ve adamlarının partisine dönüştürmek.
Ya da gerçek devrimcileri devirip AK Parti’nin ‘Yeni Anayasa ve Kürt sorunu konusundaki ‘özgün’ çözümlerine’ katkı sağlamak.
Şimdiden dillendirilen ‘genel af’ söylemi boşuna değil…
Listelere bakarsanız, bunu daha net görürsünüz. En az 75 milletvekilinin aday yapılmayacağı aylar öncesinden belliydi. İzmir listelerinin bile bu şekilde olacağı bile belliydi. Ön seçim sözü verilip tutulmayacağı belliydi. Diyeceksiniz ki 29 ilde önseçim yaptı ya… Daha ne istiyorsunuz, yetmedi mi? Yetmedi, yetmez. Doğu/güneydoğu dışında her yerde önseçim yapma sözünü ben değil Kılıçdaroğlu’nun kendisiydi. Reklâmlarla, yeni vitriniyle ve her daim şirin görünen ‘değişim’ sözcüğüyle seçmenin aklını çelebilir Kılıçdaroğlu… Zor görünüyor ama yüzde 30 hedefini de geçebilir belki. Ama örgütün gözünde samimiyet testinden çoktan çaktı. Bilesiniz. Örgüt gerçeğini inkar eden genel başkan CHP’de tutunamaz. Fethullah Hoca’nın, Demirel’in, Cindoruk’un hatta ‘BDP’nin bile’ adam soktuğu CHP listelerinde partinin temel taşlarının olmaması gerçekten ayıp!
Demek ki Kılıçdaroğlu’nun örgüte ihtiyacı yok! Demek ki birkaç televizyon reklâmıyla işi götüreceğine inanıyor.
 
*
Ve AK Parti!
Özal’ın 4 eğilim projesini geliştirip en az 8-10 eğilimi bir arada toplayan Başbakan Erdoğan, rüştünü ispatladı. Kendi deyimiyle ‘ustalık’ dönemine girdi.
AK Parti’yi lüks bir giyim mağazasına benzetiyorum ben.
Her sezonda (seçimde) vitrinini yenileyen, yeni modellerle dolduran bir mağaza…  İyi reklam yapan, marka değerini arttıran, içinde her çeşit ürünün bulunduğu, her yaş grubu, sosyal tabaka ve cinsiyetin alacak bir şeyler bulduğu bir dükkan! Her sezonda (seçimde) vitrin değişiyor. Sezona uygun çizimler/modeller ve cazip fiyat seçenekleri önünden geçenlerin aklını çeliyor. Herkes/her şey değişiyor. Çalışanlar, alınanlar/satılanlar… Sadece Müdüriyette oturanlar baki. O da partinin milli görüş çekirdeği…
Listelerin yarısı değişti. CHP gibi hesaplaşma mantığı yok! Onun yerine ‘helalleşme’ mantığı hâkim AK Parti’de. Kim kiminle nasıl ve neden hesaplaşsın ki? CHP gibi demokrasi hamurunda yoğrulmuş/beslenmiş bir parti değil ki! Tam aksine teslimiyet ve biat kültürünün hâkim olduğu bir parti. Modası geçen, müşterisi biten anında vitrinden indiriliyor. Kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor. Bu da gayet doğal karşılanıyor. Milletvekili listelerinin yarısı değişti. Kimseden ‘tık’ var mı? Vitrin düzenlemesi ve yeni modellerle birlikte AK Parti sanki yeni bir partiymiş izlenimi veriyor seçmene…
Son süreçte parti içi dizayn/operasyonu da tamamladı Sayın Başbakan. Hem de tereyağından kıl çekercesine… Başbakanlık sistemi yolunda önünde engel olması beklenen Gül yapısını önemli ölçüde temizledi. 2007 sürecinde Gül üzerinden yaratılan mağduriyeti kullanan ve parti içi diğer güç odaklarına yönelik budama operasyonu yapmasına karşın Gül ve ekibine dokunmayan Erdoğan bu kez o yapıyı da önemli ölçüde tıraşladı.
Ağır taşları da bulundukları illerden kaldırarak, parti tabanının nefes almasını sağladı.
Belki de Kılıçdaroğlu’nun da yapması gereken buydu. Bülent Arınç gibi milli görüş yapısının ağır ismini Bursa’ya kaydırmanın başka ne anlamı olabilir ki?
Ya da Hayati Yazı’nın Rize’ye, İdris Naim Şahin’in Ordu’ya kaydırılmasının…
İşte değişim böyle olur. Herkesin banko gözüyle baktığı Nükhet Hotar’ı kenara koyarsın, son ana kadar ihtimal bile verilmeyen İlknur Denizli’yi listeye yazar, CHP kalesine tam doksandan bir gol çakarsın.
Değişim budur işte!
CHP’de yaşanan ise değişim değil, dönüşüm… İzmir listelerine konulanların yarısı İzmir’de oturmuyor. Şu veya bu şekilde, ucundan kenarından İzmirlileri bir kenara koyarsak, bu kent ile ilgili hayali olan, çocuğunu/torununu bu kente emanet eden vekil sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yarısı teknokrat ya da profesör… Örgütün diyebileceğimiz aday sayısı 3 ya da en fazla 4.
Hiçbir isme itirazım yok. Her biri çok değerli, alanında süper isimlerden kurulu bir takım CHP İzmir listesi. Ama bu takımda herke 10 numara… Herkes komutan. Asker yok. Örgüt yok. İlçe belediyeler yok. Bölgesel dengeler yok!
Yok, yok, yok!
Ne var. Biraz Kılıçdaroğlu, biraz Alaattin Yüksel ve biraz da Aziz Kocaoğlu.
Tüm İzmir’i ateşleyecek, tüm İzmir’i kucaklayacak bir listeden söz edemiyorum ne yazık ki
Bornova’dan kimse yok. Karşıyaka’dan yok. Bayraklı’dan yok. Karabağlar’dan, Buca’dan yok. Gaziemir’den yok.
Olanlar da yanlış bölgelere yazılmış durumda. Tam 7 ismin seçim bölgesi ters. Çiğli’de siyaset yapan Erbu Okay Balçova’ya, Balçova’nın ilçe başkanı Moroğlu Karşıyaka’ya gönderilmiş. Her bakımdan yanlışlarla dolu bir İzmir listesi…
İyi bir liste ile 8’leri zorlayacağını düşündüğüm CHP, bu liste ile 6’ları zor kotarır İzmir’de… Her şeye rağmen kentteki siyasal kutuplaşma iklimi devam ediyor. Her şeye rağmen AK Parti karşıtlığı sürüyor. Adaya bakmam partiye bakarım diyenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çok. İşte Yeni CHP’nin İzmir’deki tek şansı da bu…
*
AK Parti listelerine baktığımda İzmir’e daha çok basan, daha fazla İzmir’de oturanlardan, yarınlarında/hayallerinde daha fazla İzmir bulunanları görüyorsunuz.
Tam 5 tane il başkanı var listede. Küçük kırgınlıkları saymazsak ‘teşkilat motivasyonu’ tamam. Temayül şampiyonlarının neden/niçin konulmadığı ayrı bir soru işareti.
Ertuğrul Günay gibi turizm kenti İzmir vizyonuna uygun bir isim, Binali Yıldırım gibi geçmiş dönemde kent adına dev yatırımlara imza atmış bir bakan daha. Hadi ‘İlhan İşbilen’in Pensilvanya’dan, Tekelioğlu’nun Köşk’ten torpili var’ diyelim.
Ali Aşlık, Aydın Şengül, Nesrin Ulema ve Hamza Dağ gibi emeğiyle siyaset yapanları da görmezden gelemeyiz ya…
Ve İlknur Denizli gibi kente mal olmuş bir sivil toplumcu, halkla ilişkiler duayeni dördüncü sıra. Aziz Başkanın işi de zor. Düne kadar her fırsatta yere göğe sığdıramadığı Binali Yıldırım’a mı yoksa birlikte yol yürüğü, bugünlere gelişinde emeği olan İlknur Denizli’ye mi muhalefet yapacak? Ya Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Tacettin Bayır’a ne demeli? İZSİAD’da birlikte çalıştıkları, ‘daha yaşanabilir bir İzmir’ vizyonu için kafa yordukları İTO’da Demirtaş’a karşı yarıştıkları Denizli’ye mi ‘hayır’ diyecekler?
AK Parti’nin son dakikada siyasete ikna ettiği Denizli işte bu açıdan tam doksandan bir gol. 2004 yerel seçimlerinde ‘kara çarşaflı kadın fotoğrafı’ dağıtarak İzmirliyi AK Parti’ye karşı korkutan Yüksel, bu kez ne dağıtacak merak ediyorum?
*
MHP mi? Aynı tas, aynı hamam… Emektar İl Başkanı Dervişoğlu’nu bile ateşe attılar. Özgür Çakmak gibi Cengiz Bulut gibi Mehmet Toptaş gibi isimlerin kıymetini bilemediler. Kendileri bilir.
 
Not1: Mustafa Balbay ile Doğu Perinçek’in rakip olması manidar!
 
Not2: Ordulu Ertuğrul Günay’ın son anda İzmir’e çekilmesiyle Bülent Delican’ın liste dışı kalması, temayül şampiyonları Bilal Doğan’ın yedinci sıraya konulması, Mehmet Bayındır’ın hiç olmaması teşkilatı üzdü.
 
Not3: Doğu kökenli isimlerin olmaması AK Parti İzmir listelerinde ilk bakışta hissediliyor.
 
Not4: Hem AK Parti hem de CHP’de Roman depremi yaşanıyor. AK Parti’nin 8, CHP’nin 11. sıradan aday göstermesi İzmirli romanları tatmin etmedi.