GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
25 Ağustos 2020 Salı

Kendisi ‘ıssız’ yıldızı ‘parlak’

Hayata hiç “tül perde” arkasından bakmadı…

Şeffaflığı “ilke” edindi…

Müziğin şifalı tınıları eşliğinde…

Memleketine faydalı olmak için…

Minicik yüreklerinde fırtınaların patladığı İzmirli çocukları…

Hayata hazırladı…

Hala bunu yapıyor…

O, bir “istikbal fabrikatörü” ama…

Öylesine “ıssız” ki…

***

Baba devlet memuru olunca…

Genellikle çocukların doğum yeri…

“Seç/beğen…” misali…

Güzel yurdumun alakasız bir kenti oluveriyor…

Nitekim…

Bingöl – İzmir – Denizli üçgeni kısmetine çıkınca…

İzmir’in şahane terası…

Issız, sessiz, sakin…

Balçova’da dünyaya geliyor…

Halkla ilişkiler okuduğu için mutlu…

Amma velakin…

O müzik aşkı var ya, o müzik aşkı…

Başka hiçbir şeye benzemiyor…

Babası “usta işi” bağlama çaldığı için…

O da bağlamanın…

Yürekte iz bırakan sevdası ile büyüdü…

Balçovalı o “ıssız delikanlı”nın kimliği…

Deyişlerle… Türkülerle… Semahlarla yoğruldu…

Dolayısıyla…

Müzikle olan yolculuğu…

İşte o babadan kalma bağlamayı tıngırdatmasıyla başladı…

Ve hala…

O yürek titreten sesiyle…

Bağlamasını kimselere emanet etmiyor…

Notaların dünyasında gerçekleştirdiği profesyonel eğitim ise…

Balçovalı o delikanlıyı…

Müzikle “tatlandırılmış” bir siyaset kulvarının yolcusu yaptı…

Zaten ondan sonra…

“Sabırla koruk helva olur!” sözünü hiç unutmadı…

***

Henüz 20’li yaşlarında…

En sevdiği işi yapmaya başladı…

Kendi “müzik okulu”nu kurdu…

Balçova’da…

Yüzlerce öğrenciyi “notalarla arkadaş” yaptı…

Yetenekli gençleri…

Güzel Sanatlar liselerine ve konservatuvara kazandırdı…

Hiç reklam yapmadı…

Hep “ıssız” kaldı…

***

Yapacağı işin…

Aynı zamanda ulvi bir görev olmasını istiyordu…

Fazla düşünmedi; kararını verdi…

Hem ötekileştirilen hem de görmezden gelinen…

Yoksul vatandaşların çocuklarını…

Müziğin birleştirici dilini kullanarak topluma kazandıracaktı…

Bu ağır yükü taşırken…

CHP’nin çatısı altında politika yapmayı da…

Şiddetle arzu ediyordu…

Hiç zaman kaybetmedi…

20’li yaşların ortalarında…

CHP Balçova Gençlik Kolları’nda siyaseti öğrendi…

Semeresini gördü…

30 yaşına geldiğinde…

Balçova Belediyesi’nin en genç meclis üyesi seçildi…

CHP Parti Okulu’nda eğiticilik yaptı…

Son yerel seçimde…

Balçova Belediye Başkan Aday Adayı’ydı…

***

Hiç boş durmadı…

Durmaya da niyeti yoktu…

Son 10 yılda…

Kendisine inananlarla birlikte…

Birbirinden ilginç soysal projelere imza attı…

Mesela…

Cezaevindeki mahkum çocuklar için “Hiç Kimse Suçlu Doğmaz” projesini başlattı…

Ardından…

Bedensel ve görme engelli çocuklar için “Sanat Engel Tanımaz” projesini yarattı…

Altı yıl önce…

“Otistik Çocuklar Korosu”nu kurdu…   

Lösemili yavruları unutmadı…

Onlar için de “Müzik Umuttur” projesini hayata geçirdi…

Dünyanın ilk ve tek…

“Mülteci Çocuk Korosu”nu kurdu…

Mağdur kadınlar için “Notalar Şiddete Karşı” projesine imza attı…

Ve daha ses getiren onlarca proje…

O kenara çekildi…

Projeleri alkışlandı…

***

“Müzik, bir umuttur!” dedi…

Siyaset yapmayı da…

“Kalplerin ortak ritmi!” diye tarif etti…

Bunların arasına…

Sertifikalı dalgıçlığı…

Boksörlüğü…

Göz Göz’ün ve Altınordu’nun alt yapısında futbolu…

Keyifle bağlama çalmayı…

Dünyayı gezmeyi katıverdi, sessizce…

***

Dikkat!

Son projesi çok şaşırtıcı…

An itibarıyla…

İlk kez söz ediyor ve diyor ki:

“Türkiye’nin mutlaka Otizm Üniversitesi olmalı… Belki de dünyada bir ilk… Bünyesinde meslek okulları, müzik, tiyatro sinema bölümleriyle bir butik üniversite yaratmak çok mu zor?”

Öğrencileri gibi “özel” bir üniversite…

Hedefini şu cümleyle anlatıyor:

“Otistikler; öğrenebilir, çalışabilir hatta sosyal hayattan aldığı güçle liseyi bitirebilir, üniversiteye gidebilir… Buna mecburuz… Çünkü, Türkiye’de eğitim bekleyen 400 bin otizmli genç var…”

O proje şimdi…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun önünde…

***

Bitiriyoruz…

Sizlere bugün…

Hayli “enteresting” bir İzmirli’yi…

Mini mini yüreklerin müzik öğretmeni…

“Muharrem Dayanç”ı anlatmaya çalıştım…

“Sadece ikimiz için…” diyerek eşine beste yapan…

Kalbinin götürdüğü yere dünden razı…

Yeri geldiğinde Neşet Ertaş

Bazen Karacaoğlan

Kimi saatte Aşık Mahzuni Şerif

Belki de daha çok Fazıl Say olmaktan…

Her daim büyük gurur duyan…

“Işığım ve yol göstericim” dediği Atatürk’ün izinde…

Politika yapmayı onur kabul eden…

Veee…

Kader’i “zorlamaktan” hiç çekinmeyen…

İzmirli sanatçı ve siyaset adamı Muharrem Dayanç’ın…

Yaradan’dan tek dileği var:

Her sabah insanlık için “fırsatlarla dolu” bir güne uyanmak…”

Nokta…

Sonsöz: “Her şey vaktini bekler… Ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden önce doğar… Bekle, senin olan sana gelecektir… / Hz. Mevlana…”