GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
23 Ağustos 2024 Cuma

İzmir Körfezi son nefesini verirken

Son günlerde medyada, sosyal medyada ne kadar çok karaya vurmuş ölü balık fotoğrafı gördük…

Kabul edelim bir zamanların düşleri süsleyen İzmir Körfezi son nefesini veriyor.

Balıkların topluca ölümü için rivayet muhtelif. Düzgün bir bilim insanı da çıkıp 1948’de Le Corbusier’in İzmir için söylediğini söyleyemiyor. Yazık.

Elbette İzmir Körfezi’nde son zamanlarda yaşanan balık ölümleri, bölgedeki çevre sorunlarının ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Bu ölümlerin ana nedenleri arasında, özellikle körfezdeki yüksek kirlilik seviyeleri ve artan sıcaklıkların yol açtığı oksijen eksikliği öne çıkıyor.

Bu yaz her zamankinden çok daha sıcak. Bizim temiz denizlerimizdeki balıklar bile nispeten serin-soğuk denizlere göç etmeye çalışıyor. İzmir’de ise sıcak hava ve su sıcaklığındaki artışlar, plankton patlamalarına neden olarak körfezdeki oksijen seviyesini ciddi şekilde düşürdü, bu da balık ölümlerine yol açtı.

İzmir’in Bayraklı sahilinde yoğunlaşan bu ölümler, çevrede kötü kokuya da sebep oluyor. Hem de bir haftadır. Uzmanlar, bu durumu önlemenin yolları arasında körfeze akan derelerin altındaki betonların kırılması ve sanayi atıklarının daha iyi arıtılması gerektiğini falan söylüyorlar da vahşi kapitalizm buna izin verir mi? Ancak, bu sorunların çözülmesi zaman alabilir ve bu süre zarfında körfezdeki ekosistemin daha fazla zarar görmesi muhtemel…

Gelelim ustaya… Le Corbusier, modern mimarinin öncülerinden biri olarak tanınan ünlü bir İsviçreli-Fransız mimar, İzmir ile ilgili bazı şehir planlama projeleri üzerinde çalışmış. Geçmiş yıllarda Le Corbusier’nin planları Konak Meydanı’nda da sergilenmişti.

Le Corbusier özellikle 1948 yılında İzmir’e yaptığı ziyaret sırasında, şehrin yeniden yapılandırılması ve modernleştirilmesi için önerilerde bulunmuştu. Le Corbusier’in İzmir için tasarladığı plan, şehri çağdaşlaştırmayı ve daha düzenli bir hale getirmeyi amaçlıyordu. Planları, İzmir Körfezi’nin çevresindeki alanları kapsıyor ve şehrin doğayla daha uyumlu bir şekilde gelişmesini hedefliyordu. Le Corbusier, İzmir’in tarihi dokusunu korumanın yanı sıra, yeni yapılar ve yollarla şehri geleceğe hazırlamak istiyordu. Özellikle yeşil alanların artırılması ve daha geniş caddelerin inşa edilmesi gibi önerilerde bulunmuştu.

O zamanlar sadece 200 bin olan İzmir nüfusunun 3 kat artsa bile en çok 600 bin olabileceğini ama İzmir’in asla 1 milyon kişilik bir nüfusu kaldıramayacağını söylemişti. Bugün İzmir’in nüfusu 4 milyon!

İşte bugün bilim insanlarının söylemesi gereken bu: İzmir daha da fazla nüfus artışını kaldıramaz!

Le Corbusier’in İzmir için önerdiği bu planlar hiçbir zaman hayata geçirilemedi.  Bunun nedeni, dönemin siyasi ve ekonomik koşulları ile birlikte, önerilen projelerin ölçeği ve radikalliği falan diye açıklanıyor.

Bugün Le Corbusier’in İzmir’e olan ilgisi ve şehir için yaptığı planlar, modern şehir planlaması açısından önemli bir referans noktası olarak kabul ediliyor ama dinleyen kim? Le Corbusier’in genel şehircilik prensiplerini ve modernist ideallerini yansıtan unsurlar içeren, kentin onun vizyoner yaklaşımına dair bir örnek olarak nasıl bir yeniden yapılandırma süreci geçirebileceğini gösteriyor.

İzmir neden bu kadar kalabalıklaştı? Bu on yılların sorusu. Cevabı da herkesin malumu…

***

Bu saatten sonra İzmir Körfezi’ndeki ekosistemi korumak ve balık ölümleri gibi olumsuz çevresel etkileri azaltmak için alınacak önlemler yok mu var.

Ama dediğim gibi vahşilerle bu işler zor.

Körfeze akan derelerin ve sanayi tesislerinden çıkan atık suların daha etkin bir şekilde arıtılması gerekiyor. Kirli su deşarjı önlenmeden, denizdeki oksijen seviyesi düşük kalmaya devam edecek, bu da deniz yaşamını olumsuz etkileyecek. Doğal Akıntıların ve Su Değişiminin Desteklenmesi şart. Körfeze akan derelerin altındaki betonların kırılması, doğal su akışını geri kazandırabilir. Bu, körfezin kendini temizlemesine yardımcı olabilir ve oksijen seviyelerini artırabilir. Zor tabii ki

Körfezde ani renk değişimlerine yol açan Plankton patlamaları kontrol edilebilir mi? Yine bu kafalarla zor görünüyor.

Körfezdeki su kalitesinin ve deniz yaşamının sürekli izlenmesi, potansiyel sorunların erken tespit edilmesine olanak tanıyabilir. Ekosistemi korumaya yönelik İzmir’deki cılız girişimlerden elbette vazgeçilmemeli. Dediğim gibi “cılız” işler bunlar. Maalesef.

21. Yüzyılın ilk çeyreğinde İzmir Körfezi can çekişiyor, son nefesini veriyor.

Ve ne yazık ki bizim nesil bunun tanığı oluyor.