GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
12 Eylül 2024 Perşembe

İzmir’de en yüce değer, tembelliktir

İzmir’in 8500 yıllık tarihinden her fırsatta gururla söz ediyoruz. Üstelik, 5000 yıldır kesintisiz yaşayan bir şehir.  

Gelin görün ki günümüzde, İzmir adeta dün kurulmuş şehir görüntüsü veriyor. Kentin tarihi ve belleği üzerine yazılanlar, söylenenler ve hamaset yüklü diskur, bu gerçeği değiştirmeğe yetmiyor.

Aslında İzmir tarih boyunca o kadar da önemli bir şehir olmamış, şehri çevreleyen tepeleri aşıp fethetmeğe değer bulunmamış.

Ancak deniz ticaret yolları önem kazandıktan sonra, Levant’ın üç büyük limanından biri olan İzmir’in parlak bir dönemi olmuş.

Yunanlılar iki kere gelmişler, birinci gelişlerinde İyon şehirlerine saldırmışlar, ikinci gelişlerinde İzmir’i işgal etmişler. Sonra da geldikleri gibi gitmişler.

İzmir’de hayat gerçekten çok yavaş akıyor. Kasaba eşrafından hallice İzmir eliti de ne yapsın, tembelliğin tarihini yazıyor.

Yürüyen gerçek; Körfezi kuşatan beton bloklarla şehri denizden koparan, denize paralel yollar yaparak şehri kıyı ile tepeler arasına hapseden, tarih ve kültür mirasını hoyratça yok eden İzmirli, boyoz, çiğdem, gevrekle avunuyor. Ve hayat devam ediyor, lağıma dönen körfezin çevresinde…

Bunları konuşmak gerek. İzmir’i bugünlere getiren yüzyıllık yanlışlar zinciri gözlerimizin önünde cereyan etti.  Yanlışları biriktire biriktire bugünlere geldik.

Kadifekale, Amfiteatr, Agora, Kemeraltı, Konak, Bayraklı hattında oluşan tarih ve kültür mirasını mezbeleliğe dönüştüren İzmirli…

Körfezi gerçek bir lağım çukuruna dönüştüren İzmirli…

Yollarını pislikten yürünemeyecek hale getiren İzmirli...

Şehri tüketip kuzey-güney ekseninde sahil yağmasına girişen İzmirli…

8500 yıllık tarihi olan bir şehre yapılmaması gerekenleri en iyi anlatan şehirdir, İzmir. Yapılmaması gerekenleri anlatmak için İzmir’i göstermek yeter.

Ne yazık ki İzmir, yetersiz kalan burjuvazisi, sosyo-ekonomik yapısı, siyasal, kültürel hayatıyla, Türkiye’nin üçüncü metropol kenti olmaktan hayli uzak.

İzmirli seçmenin yıllardır onca bedel ödeyerek desteklediği CHP’nin bu şehre reva gördüklerine gelince, ortaya çıkan tablo gerçekten içler acısı.

CHP yönetiminin, “Şuralara bakarak ol!” kafasıyla yerel seçimlerde atadığı başkanlar, Meclis’e seçtirdikleri vekiller o denli etkisiz ki Paris’te tanıtım organizasyonuna davet bile edilmiyorlar. İzmir temsile değer bulunmuyor.

Muhtemelen, siyasi kadroların yetersizliği yüzünden, İzmir Büyükşehir İstanbul’dan yönetilecek. Rivayet öyle… Bir de imzalanan protokoller…

Körfez kirliliğine ise Bakanlık el koyuyor. Bir komisyon oluşturulmuş. Mesaj açık; İzmir’de durum, yönetim İzmirlilere bırakılamayacak kadar vahim.  

CHP İzmir ise, 180 bin CHP’linin elleriyle çöp toplayacağını söyleyerek İktidara meydan okuyor. Çok ucuz bir polemik. İzmir zaten nicedir temiz bir şehir değil. Çöpüne, kokusuna, pisliğine, lağım gibi denizine alışalı yıllar oldu. Şimdi de körfezde kıyıya vuran binlerce ölü balığı seyrediyoruz.

Bu tembellikle başımıza gelecek var.