GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
3 Ocak 2016 Pazar

İslâmcıların gelecek beklentisi

İslâmcılık; bazı Müslüman alim ve bürokratın Avrupa’nın karşısına “eski” ilimler, yönetim ve teknolojiler ile çıkılamayacağını gördükten sonra ortaya koydukları bir düşünce akımıdır. Doğduğu beşik de “mason locaları”dır!  
 
Yan kuruluşları ile masonluk; modernleşmeyi yaratan ve dünyaya yayanların kulübüdür de denebilir. Aklı başında bir Müslüman, önü alınamayan yenilgilerden sonra localarda “çıkış yolu” aramışsa yanlış olan ne?!
İslâmcılar localarda önce “Sorular”, sonra da “Yanıtlar”la tanıştılar. Kısa süre sonra tartışma loca dışına taştı. İş bu düzeyde de kalmadı, localar “çözüm”ün kararlaştırıldığı yerler oldu.
 
16.yüzyılda matematikle bağını koparan ulemanın 19.yüzyıldaki durumu bu! Hala gerçeği görmek istemeyenler var! Bu ülkede masonluk çare olmuşsa, bunun üzerinde düşünmek lazım! Bir de “masonlar olmasaydı ne olurdu”, sorusunun üzerinde düşünmek lazım!
***
İslâmcılar localarda umduklarını bulamayınca “ne yapmalı” sorusunu aralarında çekiştirirken kendilerini bu kez de “gizli servis”lerin beşiğinde buldular. Yerli veya yabancı servislerden birinin, bazen de ikisinin birlikte salladığı beşikte!
Bu nasıl olur?!” demeyin. Aynen böyle oldu! Zaten başka türlüsü de olamazdı!
Dinin ne kadar keskin bir bıçak olduğunu biz bilmeyebiliriz! En azından birileri dinin “Uğruna ölünen bir değer!” olduğunu biliyor!
Din bu kadar ciddiye alınıyor ise o zaman dini kullanmak en mantıklı seçenek olmalı!
 
Müslümanım diyen kara cahil, aç ve öfkeli insanlar, küçük akıllarıyla dini basit amaçları için kullanıyorlarsa “Öyle kullanılmaz; asıl böyle kullanılır!” diyen kökü içeride veya dışarıda, her lobi veya servis devreye girecektir. Buna şaşırmamak gerekir.
 
Bu tür konuları yazınca morali bozulanlar oluyor ve “Bir ümidimiz vardı onu da sen yıkıyorsun” diyorlar!
Kimsenin alınmasına gerek yok, ben de hayatımın her döneminde İslâmcı oldum. Bunu kimseden gizlemedim! En zor zamanlarda bile!
 
İkincisi, Müslüman adam Allah’a inanır; insanlara takılmaz!
Bilelim ki, hepimiz birer zavallıyız! Allah’a cahil, öfkeli ve aç biri aracılığıyla inanıyorsak ve İslâm’a da cahil, öfkeli ve aç insanlar aracılığı ile hizmet edilebileceğimizi düşünüyorsak bilelim ki, kimse bize yardımcı olamayacaktır!  
 
Çıkış yolu arayan Müslümanlara gelince;
 
-İçinde akli ve nakli bilimlerin en tutarlı metodolojilerinin bulunduğu “bilim”,
-En ileri teknolojilerin kullanıldığı sanayi,
-Dünyanın en bakir alanlarına ulaşabilen ticaret,
-Yüksek matematiğin ve yetkin dini bilgilerin kullanıldığı felsefe, edebiyat, sanat ve kültür ile uğraşıp insanlığa hizmet etmek için bu büyük yarışın içinde isek o zaman;
Demokrasi, laiklik, liberalizm, insan hakları, düşünce ve inanç özgürlüğü, adalet, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, kanun önünde eşitlik, kadın hakları, emeğin hakkı… konularında defosu olmayan bir siyasete soyunabiliriz.
İsviçre’den daha ileri bir devlet yönetimi kurmayı asgari hedef yapabiliyorsak o zaman siyaset yapabiliriz.
 
Eğer bu altyapı yoksa yapacağımız siyasetin sonu utanç ve hüsran olacaktır. Cahil, aç ve öfkeli Müslümanlar; varsa yoksa siyaset, her şeyin çözümü siyaset, ya siyaset ya ölüm… diyerek yola çıkıyorlarsa varacakları yer her zaman birilerinin “beşiği” de olmayabilir.
Büyük çoğunluğun payına düşen,  hiç kimsenin kuşkusu olmasın ya rezillik ve sefalet, ya da ölüm tarlası olacaktır!
İslâmcılar arasından “beşiğe” alınanların sayısı bin kişide bir bile olmayabilir. Sayı topluluğun kolay tava gelmesi veya inadı ile ilgili. Müslümanlar kolay tava geliyorsa beş binde bir de fazla! 
Müslümanlık ayağa düşürüldüğünden midir yoksa masonluk üstü kuruluşların masonluğu ayağa düşürmesinden midir; son zamanlarda sayısal değerlerde ilginç değişiklikler var!
***
2016’dan ne beklediğimi soruyorlar! Madem ısrar var, ne beklediğimi özetleyeyim:
 
-Nasıl olsa, “Önce ilim!” diyen Müslüman yok!
-İlim denince de sarf-nahivden başkasını ilimden sayan yok!
-Yüksek matematiği ve analitik Arapçayı öğreten biricik dernek bile yok!
-Kur’an ya bin yıllık tefsirlerle okunuyor ya da meallerle Batı Uygarlığı ile yarışa giriliyor!
-Konu iş ahlakı olunca, “Yeni teknoloji” ve “Müslüman” kelimeleri; nedense bir arada bulunamıyor!
-Müslüman tüccar, Yahudi tüccar kadar dürüst ve güvenilir olamıyor ve bu da kimseyi rahatsız etmiyor!
-Ne filozof ne sanatçı ne de edebiyatçı yetişiyor; çünkü yaratamıyor. Yaratamadığı için de zorluklarla az buçuk öğrendiğini ancak tekrar edebiliyor.
 
Bu durum uzun yıllar değişmeyecek gibi. Çünkü siyaset ilk ve tek amaç olarak yapılıyor. Tıpkı İbn Haldun’un Mukaddime’sinde anlatıldığı gibi. Hayatın tek amacı iktidarı ele geçirmek, geçirdikten sonra da her şeyin sahibi olmak!
Rahmetli bunu da “Bedevilik” ile açıklıyor.
Böyle olunca da dişe dokunur bir şeyler olmuyor!