GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
3 Şubat 2016 Çarşamba

Her gün zehir tüketiyoruz! Farkında mısınız?

Gıda ve gerçek gıda üzerine yazmanın bir “yurttaşlık görevi” haline geldiği günlerden geçiyoruz. Son dönemdeki yazılarımıza gelen tepkilerden anladığım bu. Son yazılarımızın sosyal medyadaki paylaşım oranları yazının altındaki kutucuklarda okunuyor. Öyleyse yazmaya devam…

Yurttaşın duyarlılığına karşın siyasetin duyarlılığı ne diye soruyorsanız… Maalesef -ayırt etmeden söylüyorum- parlamentoda temsil edilen siyasi parti yönetimlerinin gerçek gıda üzerine herhangi bir politikaları yok.

Ben Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam,  hazır “değişim, değişim” diyerek yola çıkmışken CHP içinde “Gıdadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı” olarak atardım bir MYK üyesini.  CHP Bilim Yönetim ve Kültür Platformu adına Parti Meclisi üyelerini araştırıyorum. “Tuzluk” niyetine bile bir gıda uzmanı yok! Hekim var, avukat var, sosyolog var, iktisatçı var ama gıda uzmanı yok! CHP ve meşhur bir yoğurtlu meze arasında ilişki kuranlara kızarım ama galiba kızmamak gerekecek… Genel Sekreter Kamil Okyay Sındır, Ziraat Mühendisi olarak ne kadar uğraşırsa CHP o kadar uğraşır gıda ile…

***

Gerçek gıdanın peşinde koşmak gibi, gerçek bilim adamı olmak da zor… Çok şükür entelektüel dünyada gıdanın kahramanı olarak ilan edebileceğimiz hocalarımız var. Nadir rastlanan bu türün kıymetli isimlerinden biri de 1974 yılından bu yana Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünde çalışan Tayfun Özkaya hocamız. 1990 yılında kurdukları Tarım Ekonomisi Derneğinin başkanlığı görevini sürdürüyor. Tarım politikası, tarımsal yayım ve kırsal kalkınma konularında çalışmaları sürüyor. Son yıllarda yerel tohumlar, biyoçeşitlilik ile çevre ve çiftçi dostu tarım sistemleri üzerinde yoğunlaşan hocamızdan siyasetçiler neden yararlanmaz bilmem...

Tayfun Hoca, başlattığı son kampanyada “Kendi paramızla her gün zehir tüketiyoruz. Farkında mısınız?” diye soruyor.

Söz Prof. Dr. Tayfun Özkaya’da:

Temel gıda fiyatlarının arttığı, artan fiyatların üreticiye yansımadığı ortamda Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan araştırma, tükettiğimiz gıdaların bedelini sadece paramızla değil sağlığımızla da ödediğimizi göstermiştir.

Araştırma sonuçlarına göre 2014 yılında semt pazarlarından tesadüfi olarak toplanan ve en çok tüketilen domates, kabak, portakal gibi değişik sebze ve meyvelerden alınan örnekler laboratuvarlarda pestisit (tarımsal ilaç) analizine tabi tutulmuş ve maksimum kalıntı limitlerini aşan gıdaların oranı yüzde 25 olarak bulunmuştur. Bu limitleri (pestisit düzeylerini) aşan gıdalar resmi kuruluşlarca da tüketilemez kabul edilmektedir. Ayrıca araştırmada analiz edilen örneklerin yüzde 85’inde birden çok pestisit kalıntısı tespit edilmiştir. Bazı ürünlerde on üçe kadar çıkan pestisit saptanabilmiştir. Tek başına bakıldığında kalıntı limitinin altında kalmakla birlikte toksik kimyasalların bir arada olduğu bir durumda ne tür sağlık riskleri yaratacağının belirsizliğini koruması nedeniyle ürünlerde kalıntı limitlerini aşmasa bile birden fazla sayıda pestisit çıkması ayrı bir tehdit oluşturmaktadır. Bu araştırma aslında malumun ilanı niteliğindedir. Zira kamuoyunda, tükettiğimiz gıdaların sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olduğuna dair uzun zamandır yaygın bir kanı bulunmaktadır.

Gıdalarımızın üzerindeki bu zehirlerin çok çeşitli sağlık etkileri vardır. Kanserler başta olmak üzere, hormon sistemimizi ve doğurganlığımızı, kalp-damar, sinir ve bağışıklık sistemlerimizi olumsuz etkilemektedir. Üstelik birçok sayıda kimyasalın birleşik etkisi bu sağlık sorunlarının şiddetini ve çeşitliliğini artırmaktadır.

Tayfun Hoca, “Zehirli gıda istemiyoruz, Belediyeler hallerde laboratuvar kurmalı” diyor. Change.org sitesinde başlattığı kampanyayı ben imzaladım.

Belediyeler göreve!

Kampanya’da şöyle deniliyor:

Temel insan hakları kapsamında bulunan sağlıklı yaşam ve gıdaya ulaşma hakkı çerçevesinde bu metinde imzası bulunanlar olarak halk sağlığı adına merkezi ve yerel yönetimlerden aşağıda belirtilen temel uygulamaları öncelikle ve ivedilikle hayata geçirmelerini talep ediyoruz.

*    2012 yılında çıkarılan Yeni Hal Yasası ülkemizdeki meyve ve sebze hallerinde kalıntı analizleri yapmaya muktedir laboratuvarlar kurulmasını ve hale giren ürünlerde kalıntı kontrolü yapılmasını şart koşuyordu. Toptancı hallerine kalıntı analiz laboratuvarlarının kurularak, maksimum kalıntı limitlerinin üzerinde kalıntı tespit edilen ürünlerin satışının engellenmesi ve yasal mevzuatta belirtilen cezai hükümlerin uygulanması gerekir..

*    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile İl ve İlçe belediyelerinin pestisit kullanmadığını bildiren köylülerin ürünlerinde periyodik analizler yaparak-yaptırarak sıfır kalıntı durumunda belge vermesi, bu üreticilere semt pazarlarında ayrı bir bölüm ayırması, kira almama vb. gibi uygun görülecek destekler verilerek ekolojik üretimin daha köklü bir şekilde desteklenmesi.

*    Kamu adına yapılan kalıntı analizlerinde görev alan özel laboratuvarların kalıntı analizi işini doğru ve güvenilir bir şekilde yapıp yapmadıkları dikkatle denetlenmelidir. Bu amaçla yapılan denetimlerin sonuçları kamu ile paylaşılmalıdır.  

*    Pestisitler üretilirken çeşitli yardımcı kimyasal maddeler de kullanılmaktadır. Bu maddelerin kalıntı analizleri yapılmamaktadır. Dolayısıyla sadece pestisitlerin değil pestisitlerin bileşiminde yer alan ve hormonal sistem üzerinde etkisi olduğundan şüphelenilen alkilfenol etoksilatlar gibi yardımcı maddelerin de kalıntı izleme çalışmaları yapılmalıdır.

Siz de böyle düşünüyorsanız. Hemen change.org sitesine girin ve  imzalayın… https://www.change.org/p/zehirli-sebze-ve-meyve-istemiyoruz-belediyeler-hallerde-laboratuvar-kursun