GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
11 Eylül 2024 Çarşamba

Gazzeli çocuklara mektuplar (3) Umudun adı var

Mohammed El-Kurd, Arap-İsrail savaşının başlangıcı olarak anılan El-Nakba savaşının (Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre 750.000’e yakın Filistinlinin ata topraklarından edildiği, İslamicRelief adlı web sayfasına göre 530 Filistinli köyün yakılıp yıkıldığı ve yaklaşık 15 bin Filistinlinin katledildiği İsrail mezalimi- Kelime, köken olarak, Arapça felaket/yıkım/afet anlamına geliyor) 50. yıldönümü,15 Mayıs 1998’de, Batı Şeria’nın Doğu Kudüs topraklarında dünyaya geldi.

Mohammed El-Kurd, şöhretinin büyük bir kısmını, Doğu Kudüs’te, İsrail işgali altında yaşayan Filistinlilerin yaşam koşullarını tasvir eden şiir ve yazılarıyla kazanmış bir şair, yazar, sanatçı ve aktivist.

Ananesinin adı olan Rifqa (Arapça mutluluk, refah) adını verdiği ve 2021 yılında yayımlanan şiir kitabının başlangıç kısmında, kitaba yazılan övgülerde, bakın neler diyorlar:

“El-Kurd, Filistinli ya da gerçeğin kendisinden korkmayan harika bir şair. Büyükannesi Rifqa’nın mirası bu şiirlerde uçuşur. Bu şiirlerle birlikte bilgelik, umut ve en önemlisi hatıralar da uçuşur. El-Kurd, şiirlerinde, İsrail işgaliyle gelen şiddet ve ölüm karşısında çekincesizdir. Onun şiirleri tam da bu nedenle, meydan okumayı bilen mücadeleci insanların şiirleridir.” (HALA ALYAN, TheArsonists’ City adlı kitabın yazarı)

“Muhammed El-Kurd’un keskin dik bakışlarıyla, ejderhaları kestiğine tanık olmak, neslimize bir armağan oldu. Onu okumak, zulmün, mantıksız kayıpların, duyulmayan ve dinmeyen çığlıkların, bize ‘öfkenin bile bir lüks olduğunu’ söylediği acının kolektif çukuruna bir yolculuktur. El Kurd’un ilk şiir kitabı, nükleer destekli işgalciler tarafından kuşatılmış bir evde, büyükannesi Rifqa’nın, bir gün Filistin halkının galip geleceğine yılmaz inancıyla büyüyen, Filistinli bir çocuğun oto portresidir. Rifqa; en mahrem şiddetin ve iyileşmesi kadar açığa çıkarılması da zor olan yaraların, hayatı ve hayatın üzerinde sürdüğü toprağı koruması için, güneşe yalvaran şarkı ve dansla bir araya gelerek oluşturduğu, bir karışımdır. Rifqa, El-KurdMohammed'de yaşıyor ve Mohammed bize ateş ve yasemin çiçekleriyle kokulu bir hayatı anlatırken; Rifqa’yı tanıyor, onun inancında somutlaşan zafer umuduna da tanık oluyoruz.” (NOURA EREKAT, JusticeforSome: LawandtheQuestion of Palestine adlı kitabın yazarı)

Sevgili Gazzeli çocuklar, şimdilerde 26 yaşında olan Filistinli şair, sizin içinizden biri. Sizin geçtiğiniz yollardan ve acılardan geçen, sıkıntılarınızı/üzüntülerinizi/yaralarınızı bilen ve tüm bunları paylaşmak için, web sitesindeki haber yorumlarla, yazdığı yazı ve şiirlerle, mücadelenizi bütün dünyaya duyurmaya çalışan, yılmaz bir savaşçı. Onun silahları, sözcükleri ile yükselttiği ve çoğaltmaya çalıştığı sesi.

Bakın, Türkçeye benim çevirdiğim, “Neden Dans Ederiz” şiirindeki şu mısralara, ne söylüyor:

“Eğer kendi dünyanız dışındaki

Başka bir dünya, rahatsız ederse sizi

İçin denizi

Kesin kulaklarınızı

Yıkmak için önyargılı kanılarınızı

Yıkın başka önyargılı kanıları

Patlatın korkunun ceset yığınlarını.

İşte bu yüzden dans etmiyor muyuz sanki?

Babamın, öfke duyma lüksümüz yok dediği;

Sana soru sorarlarsa konuşma, gülümse

Onlara, gülerek öğret her şeyi…”

“Nakba gününde doğmak” adlı şiirindeki, vecize gibi şu mısraya ne dersiniz?

 “Doğum ölümden daha uzun sürer!”

Sevgili Gazzeli çocuklar, bilmem bu mektubum size bir nebze dahi olsa ümit verir mi? Umuyorum ki, Mohammed El-Kurd’un mücadelesi size umut olsun. Ananesi Rifqa’nın bütün olumsuz şartlara ve yıllardır süren savaşlara rağmen, bir gün Filistinlilere ve Filistin topraklarına barış geleceğine dair bitmeyen inancı, size de bulaşsın.

Bu inanç ve ümidinizi hiç yitirmeyin. Tıpkı Mohammed el-Kurd’un şiirindeki gibi, öfke duymadan, gülümseyerek anlatın dünyaya, söylemek istediklerinizi; silahınız, top, tüfek, bomba, taş değil, silahınız sözleriniz, sözlerinizin gücü, sözlerinizi söylemekten sakınmayan, sessiz kalmayan cesaretiniz; tüm insanlara ırk, dil, din gözetmeden duyduğunuz sevgi; barışa ve kardeşliğe olan bağlılığınız olsun.

Mademki “Doğum ölümden uzundur” diyor şair, öyleyse, yaşam da ölümden uzundur. Yaşamı her şeyden üstün kılmak için ise evvela, ölümü değil, doğumu kutsamayı öğrenmeli ve öğretmeli…

Bir gün hep beraber barış şiirleri söylemek dileği ile, gözlerinizden öperim…