GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
29 Ekim 2014 Çarşamba

Fıtrat Cumhuriyeti…

“Ateş de su da toprak da hava da onları vurdu” diyordu dün akşam vakti internete düşen sayısız haberden birinin başlığı.
“Ağır çalışma koşullarında geceyi gündüze katarak çalışan madenciler alınmayan önlemler yüzünden her koşulda hayatını kaybediyor... Havasız ortamlarda boğuluyor. Soma'da alevler içinde can veriyor. Ermenek'te su içinde boğulma tehlikesiyle karşılaşıyor. Karadon'da göçük altında kalıyor...” yazıyordu haberin spotunda.
1992’de Zonguldak Kozlu’da grizu patlaması sonucu havasızlıktan 263 madencinin, Zonguldak’ta toprak göçmesi sonucu 30 işçinin, 5.5 ay önce Soma’da 301 madencinin yanarak can verdiğini, dizi dizi sıralanan tabutlara, bir gecede açılan mezarlara koyuverdiğimiz canlara rağmen, al(a)madığımız dersleri anlatıyordu.
 
Aslında anlatılanların seri cinayetler; ölenlerin belli, faillerininse meçhul olmasa da dillendirilmediği, dillendirilse de cezasız kaldığı bir dizi benzer cinayetler olduğunu ifade etmesek bile hangimiz düşünmüyor?
Hiç değilse birer istatistik olarak kalmasınlar diye yazalım yerin 350 metre altında su içinde kalmış ‘kanlı ve kârlı’ sektörün son maktullerini. 
Osman Çoksöyler, Hüsnü Çolak, Ali Haznedar, Kerim Haznedar, Mehmet Tokat, Hüseyin Çolak, İsa Gözbaşı, Bahri Üzer, Kamil Yaman, Tezcan Gökçe, Uğur İlhan, Hüseyin Gültekin, İsmail Gürses, Mehmet Baha, Mehmet Özcan, Hasan Tuncer, Recep Çiloğlu , Ömer Cansu’nun adlarını.
Çocuklarının doğduğunu ve büyüdüğünü göremeyecek olanlara, hiç değilse bunu yapalım…
*
Türkiye’nin en zorlu kömür havzalarından biri olarak tariflenen Karaman Ermenek’te yaşanan felaketin nedenleri ne Kozlu’dan, ne Soma’dan, ne de (yer üstündeki) Torunlar’daki asansör faciasından farklı değil yazık ki.
Taşeronlaşma, özelleştirme, kuralsız ve güvencesiz çalışma rejimiyle işçi cehennemine dönüştürülmüş madenlerden sadece biri Ermenek.
Her zamanki gibi madenin sahibi devlet.
Her zamanki gibi işletmeciliği rödovans (kiralama) usulü ile verilmiş.
Her zamanki gibi madenin kiralanması ve denetlenmesinden birinci derecede sorumlu olan kuruluş Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın madencilikten sorumlu birimi Maden İşleri Genel Müdürlüğü.
Ve çoğu zaman olduğu gibi, işletmede ve bölgede sendika ve toplu sözleşme yok.
10 yıl önce Ermenek’te yaşanan kazanın ve 10 ölümün sebepleri neyse, bugünkü felaketin sebepleri de aynı. Organize suç!
Bir tarafında özelleştirme ve taşeron politikalarını sistemli olarak uygulayan, üstüne bir de etkin/gerçek denetim yapmayan siyasi irade;
Öte tarafında da (bir kap öğle yemeğini bile işçisine çok gören) işveren olan organize suç.
Anayasa Profesörü Kuzu’nun dediği gibi ‘sel felaketi’ değil; ‘fıtrat’ hiç değil!
19. yüzyıl vahşi kapitalizminin cehennemlerine benzer koşullarda düşük ücretlerle, uzun çalışma saatleriyle ölümüne çalıştırılan insanların ölümüne ‘doğal felaket’ ya da ‘fıtrat’ diyebilenlerin, ölümlü iş kazalarında niye Avrupa’nın birincisi, dünyanın üçüncüsü olduğumuzu da izah etmeleri gerekir.
“Yeni Türkiye denilen 2002 sonrası dönemde 14 bin 700 işçi iş cinayetlerinde ölürken,
2011 yılı itibariyle iş kazası oranı AB ortalamasının 8.5 katıyken,
Almanya, İsveç ve Finlandiya söz konusu olduğunda bu oran 13 kata kadar yükseliyorken;
bu nasıl “fıtrat” ki AB ülkelerinde başka Türkiye’de başka sonuçlar doğuruyor” sorusuna cevap vermeleri gerekir. Diyeceğim ama…
Soma katliamıyla doğrudan bağlantılı, 7 yıllık döneminde iş cinayetleri sonucu ölen işçi sayısının 10 bine yaklaştığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görevden alınmak veya istifa bir yana yeni kabineye alınarak ödüllendirilmişken, bunu söylemek/yazmak, biliyorum ki, havaya/suya yazmak misali… Boşuna.
 
Yeni Türkiye, yeraltında ve yer üstünde yeni iş cinayetleriyle inşa edilirken… İşçisi toprak altında ve üstünde bu kadar kolay can veren bir cumhuriyet kimseyi mutlu edemez, ‘insanca yaşanacak bir cumhuriyet özlemi’ giderek büyür de büyür anca…

Varlığımızı borçlu olduğumuz Atatürk’ü ve bu topraklar uğruna can vermiş her canı minnet ve şükranla anarken, “eşitlik, özgürlük ve dayanışma temelinde yeniden var edilecek insanca bir cumhuriyet” umuduyla kutluyorum bayramınızı…