GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
8 Eylül 2014 Pazartesi

Ve söz, intifadayı başlatanda!

Önceki yazımı “Söz bugün benim, yarın sıra hukuk dilinde” diye anoslayıp Avukat Esen Yücel’in İzmir Büyükşehir ve Buca Belediyeleri’ne noterden çektiği ihtarnameye yer vermeye niyetlenmiştim ki… Yazıya gelen yorumlardan, sosyal medya ve mail yoluyla yağan; gerek sözü edilen sokaklardan, gerek kentin farklı bölgelerini konu alan şikayetler karşısında biraz durup beklemeyi tercih ettim.
Kendi kişisel tatminlerinin/kuyruk acılarının/kötü niyetlilerin peşinde olup da yazımı vesile kılanları (onlar kendilerini şıppadanak belli eder zaten) bir kenara ayırıp görmezden gelirsek… Bilahare, okuduğunu anlama kapasitesinden yoksun olanları muaf tutarsak eğer… Sadece 138, 159, 159/1, 159/2 sokakların derdi yok! Dert her yerden, kentin hemen hemen her ilçesinden, soğakından geliyor. Alsancak’tan Bornova’ya, Şemikler’den Bayraklı’ya, Hatay’dan Pınarbaşı’na, Urla’dan Alaçatı’ya, Çeşme’ye kadar hemen herkes benzer dertlerden muzdarip olduğunu, bir o kadar da çaresizliğini duyuruyor.

Ortak şikayet noktası ‘gürültü, trafik terörü, denetimsizlik, şikayetlere yeterince ilgi gösterilmemesi/gereğinin yapılmaması, arsız rantın insana/tüm canlılara saygısızlığı ve bu saygısızlığa karşı yerel idarecilerin duyarsızlığı’ diye kısaca özetleyebileceğim konuda yazacaklarımı saklı tutmak kaydıyla, Buca’da ‘doğal SİT kapsamındaki’ 138 sokak başta olmak üzere bu sokağa açılan tüm sokakları aynı biçimde etkileyen sorunlarla ilgili Avukat Yücel’in İzmir Büyükşehir ve Buca Belediyelerine çektiği, deyim yerindeyse hukuksal ‘intifada’yı (*) başlattığı ihtarnameden bir bölümle sürdürüyorum:

(…) Açıkçası sokağımız, 2-2.5 yıl gibi bir sürede, başta belediye ve emniyet olmak üzere, tüm yetkili ve görevli resmi kurumların gözleri önünde nitelik ve kabuk değiştirmiş, bambaşka bir hüviyete bürünmüştür. Beni bu ihtarnameyi yazmaya sevk eden asıl husus ise, bu iş yeri/eğlence yerlerinin bazılarının son zamanlarda canlı müzik faaliyetinin de başlamış olmasıdır. Yine burada belirtmek istediğim bir başka önemli husus da şudur: bu tür eğlence yerlerinin tümünde kaçak, izinsiz ve ruhsatsız eklenti ve inşaatlar yapılmış olduğu gerçeğidir.

Bilindiği gibi TCK 184. Maddesi “İmar Kirliliğine Neden Olma” suçunu ve bu suça karışanlara yaptırımı düzenlemiş, ayrıca ruhsatsız bu tür yapılara su, elektrik, telefon vs. gibi hizmetleri götüren resmi görevlileri de ceza kapsamına almış, 2 yıldan 5 yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı ön görmüştür.

(…) Gelindiği noktada; halkın huzuru ve halka hizmet için var olan, görevi ve yetkileri yasalarla belli olan belediyelerimiz nezdinde bu kaçak ve ruhsatsız, tadilatlı iş yerlerinin bir de canlı müzik ruhsatı alma (amiyane tabiri ile kitabına uydurma yöntemleri ile) çabası içinde oldukları duyumu tarafımca saptanmıştır. Her şeyden önce bir kamu kurumu ve resmi kurum olan belediyelerimizin yasa dışı işlemlere müsaade etmemeleri, yasa dışı işlem yapan iş yeri veya mülk sahiplerine gerekli cezai yaptırımların uygulanması gerekmektedir. Bunun aksi durum: TCK 278 ve 279 maddelerinde yazılı ‘Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi’ eyleminin yanı sıra TCK’da 257. Maddede yazılı görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarını oluşturmaktadır.

Buna göre; 138 sokakta yasal olarak canlı müzik ve içki ruhsatı alınmış bir işyeri olup olmadığının, kaçak yapılarla ilgili cezai işlem, mühürleme işlemi ve yaptırım uygulanıp uygulanmadığının iş bu ihtarnamenin tarafınıza tebliğini mütakip 3 gün içinde tarafıma bildirilmesi, bu tür bir uygulama var ise bunun yasa dışı olduğunun saptanarak gerekli cezai işlemlerin uygulanmasını keza kaçak yapılarla ilgili gerekli cezai işlemlerin uygulanmasını, halkın huzurunu bozan ve kaçak yapıldığı tartışmasız olan vs. ses ve gürültü çıkaran faaliyetlere son verdirilmesini, aksi taktirde tarafımdan hukuki ve cezai işlemler başlatılacağını, iş bu ihtarnamenin bir örneğini bilgi amaçlı olarak İzmir Valiliği, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü’ne ve Buca Kaymakamlığı’na da bildirildiğini, ayrıca sokakta asayiş, huzur ve sükunun sağlanması amacıyla Buca İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne de bir dilekçe ekinde iletildiğini bilgilerinize ihtar ve rica ederim.”
*
Vali Rahmi Bey Mahallesi’nda yaşanan sıkıntıları defalarca Buca ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yazılı olarak ileten, 155 polis ihbarına ve Buca Merkez Karakolu’na defalarca başvuruda bulunan, ancak bugüne kadar hiçbir sonuç alamayan mahalle sakinleri de başlatılan bir imza kampanyasıyla şikayet ve sorunlarını İzmir Valilik Makamı’na ulaştırmış bulunuyor. “Mahallede trafik düzeni, iki taraflı ve kaldırımlara park yapılmasının önlenerek asayişin sağlanmasını, yüksek sesle müzik yayını yapılmasının engellenmesini, özellikle Buca Belediye Başkanlığı’ndan kaçak/ruhsatsız yapılarla ilgili ne gibi bir işlem yapıldığı hususunun araştırılmasını, işlem yapmayan ilgili ve görevliler hakkında yasal işlem başlatılmasını” isteyen sakinlerin bir kısmının, muhtemel davalar için Avukat Esen Yücel’e vekalet verdiğini ekleyerek, ‘hukuki dili’ şimdilik noktalayalım. Bir sonraki yazımın gelen yorumlara cevap niteliğinde olduğunu ve Buca’nın diğer netameli sokaklarından yükselen çığlıklara yer vereceğimi de not düşerek…

* * *

HATIRLATMA:
Doğrudan ilişkisi yok ama yaklaşık bir yıl önce ülke gündemi yine böyle almış başını gidiyorken, şehirleşme üzerine bir iç daralması yaşamış, ‘Gömülmenin neresinden dönsek kârdır’ başlığıyla bir yazı paylaşmıştım. Bu vesileyle belki bir göz atılabilir…

- İŞTE O YAZI… TIKLAYINIZ…

*(İntifada: Hareketlenmek, silkinmek, harekete geçmek, ayağa kalkmak, baş kaldırmak)