GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
31 Ocak 2015 Cumartesi

Çemberli transfer!

CHP’deki ön seçim, eğilim yoklaması ve ‘fermuar’ gerginliğini kaleme aldık birkaç gündür… İzmir örgütünün emektar isimi Yücel Özen Genel Merkez’e ‘CHP’nin H’sini hatırlatarak, ‘eğilim yoklaması varsa ben yokum’ dedi.
Bir grup aday adayının da ‘eğilim yoklaması ve fermuar’ meselesi üzerine ortak hareket etme kararı aldığını öğrendim. Eğilim yoklaması ve fermuar uygulaması alanı daraltırsa yarışa girmeme kararından söz ediyorum.
Tabi ki tüm haberler olumsuz değil… Tabandan yükselen talep sanıyorum MYK’da karşılık bulmaya başladı. Tüm üyelerle ön seçimden kaçma eğilimi gösteren genel merkezin son MYK’da ‘hakim gözetiminde ve tüm üyelerle’ ön seçime doğru bir yöneldiği bilgisi düştü kulislere…
Başta Yücel Özen olmaz üzere birkaç gündür görüştüğüm onlarca aday adayının talebi de bu doğrultudaydı.
Adaylık için bir süre önce resmen sahaya inen Eski İl Başkanı Tacettin Bayır, ‘Yukarı ile görüştüm. Tüm üyelerle ön seçimde hiçbir sorun yok’ dese de Bayır’la çoğu zaman aynı platformu paylaşan iş dünyası aynı fikirde değil…
Son süreçte il başkanlığına da talip olan İzmir Ticaret Odası Meclisi’nden de tanıdığımız Yalçın Erdoğan, Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Yılmaz ve iş adamları…
Kendilerine ‘İzmir İş Dünyası Platformu’ adını veren yaklaşık 30 iş adamı, ‘tüm üyelerle ön seçim talebiyle’ Kılıçdaroğlu’ndan resmen randevu talebinde bulundu.
Partiyi tüm üyeleriyle birlikte mobilize edecek, hakkaniyetli bir ön seçimin şart olduğunu vurgulayan İş Dünyası Platformu üyeleri, “Biz aday falan değiliz. Ama hem ülke hem de partimiz için kaygılıyız. İzmir’in çantada keklik olmadığını genel merkezin anlaması gerekiyor” diyor.
Bir süre önce Kılıçdaroğlu’na mektup da yazan platform üyeleri, ‘Mektuba yanıt alamadık ama randevu talebinden umutluyuz’ diyor. İşadamlarının bu hamlesi de gösteriyor ki, ön seçim talebi sadece adaylar, örgüt kademeleri ve de parti üyeleriyle sınırlı değil…
Solun Yunanistan’daki başarısından da etkilenen iş dünyası, CHP’nin umut olması için, tabanı harekete geçirecek tek argümanın sağlıklı, hakim gözetiminde bir ön seçim olduğunu söylüyor.
*
AK Parti’de de sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Meclis üyelerinin aday olamayacağına dair MYK kararı, 2011’deki gibi yine İzmir üzerinden delinir mi bilinmez. Hatırlayacaksınız benzer bir karar o tarihte Buca Meclis Üyesi olan Rıfat Sait üzerinden delinmişti. Balkanlardan gelen özel bir rica üzerine verildiği iddia edilen bu karar, ‘istisnalar kaideyi bozmaz’ şeklinde açıklanmıştı. Başta Bilal Doğan olmak üzere çok sayıda potansiyel aday adayına geri adım attıran bu kararın bu kez de bozulma ihtimalini göz ardı etmemek gerekiyor bence...
 
İl kongresine dönersek… Bülent Delican ve ekibi günlerdir titiz bir çalışma yürütüyordu. Klasik müzikten mehtere hatta Rock müziğe kadar en ince detaylar düşünülmüştü. Kürsü konuşmaları da fena sayılmazdı.
Liste belirli bir kesim için hayal kırıklığı yaratsa da kenti bir önceden gelen Süleyman Soylu’nun listeyi titizlikle hazırladığına dair kanaat kongre salonunda da yaygındı. Genel anlamda bir denge ve uzlaşma listesi gibi görünen yeni yönetimin performansını görmek için önümüzde çok zaman var.
Ama partiye Buca gibi önemli bir kentte kongre yaptırmaya, adaylık kararından geri dönmeyen hatta ‘il başkanlığına da adayım arkadaş’ diyerek demokrasi havariliğine soyunan MHP kökenli Cafer Büyükalmus’un yönetim kurulu üyeliğine fit olması üzerinde durulması gereken bir durum…
Burada meseleye Büyükalmus’un zaferi olarak da bakılabilir elbette… Ama genel merkezin açık bir geri adımı olduğu muhakkaktır. Sanıyorum Yozgat Kongresi’nde olanlar yüzünden sütten ağzı yanan Süleyman Soylu, yoğurdu üfleyerek yemek zorunda kaldı.
Bir hayal kırıklığını da yine bir MHP kökenlinin transferinde yaşadım. Nihayet Kiraz’ın ‘Çemberli Efesi’ kararını verdi ve AK Parti’ye geçti. Kente ‘başbakan’ sıfatı ile ilk kez gelen Davutoğlu, MHP’den seçilen Saliha Özçınar Şengül’e ‘hoş geldiniz’ dedi.
 
Siyasetteki ‘kubileri’ ezelden beri sevmem…
Kubi olmak için bir dönemde 5 parti değiştirmek gerekmez. Seçildiği partiyi yüzüstü bırakan herkes benim nazarımda ‘kubi’dir.
Bazı istisnalar olabilir tabi ki… Bir siyasetçinin siyaset yaptığı parti ile ayrılması için sağlam nedenleri olmalıdır. Bu nedenleri kamuoyu ile mütemadiyen paylaşmalıdır. Kamuoyunun desteğini arkasına almalıdır. Kendinden önce kentini ikna etmelidir.
Henüz başkanlıkta birinci yılını bile doldurmayan, çiçeği burnunda Çemberli Saliha Efe’nin partisini terk etmesi için ne gibi nedeni olabilir ki!
Kaldı ki neredeyse mazbatayı aldığı günden bu yana transfer piyasasında adı geçiyor Çemberli Efe’nin… Papatya falına dönmüştü iş. CHP’ye mi geçecek AK Partiye mi?
Demek ki ateş olmayan yerden gerçekten de duman çıkmıyormuş.
Gerekçesini bilemem…
Muhtemelen ‘Kiraz’a daha çok hizmet almak’ diyecektir soranlara…
Ama ben iktidar yüzü görmeyip de ilini, ilçesini abat eden çok sayıda belediye başkanı tanıyorum. Kaldı ki CHP’li Aziz Kocaoğlu da Saliha Hanıma ayrı değer veriyordu. Yani hizmet noktasında daima pozitif ayrımcılığa sahipti. MHP gibi İzmir’de çok da iddialı olmayan bir partiden seçilmesi Saliha Hanım’a ayrı bir saygınlık kazandırmıştı. ‘Helal olsun kadına… AK Parti’yi de CHP’yi de silip süpürdü’ dedik hep birlikte…
Lakin o tüm bu saygınlığı elinin tersiyle itti…
Benim standartlarımda bir çeşit ‘Siyasi Kubi’ oldu.
Çemberli Efe’ymiş… MHP’li bir arkadaşlarla görüştüm.
- ‘Ne istediniz bu kadından… İş mi ihale mi? Bunalttınız mı yoksa?’ diye sordum.
- Transfer nedeniyle üzgünlerdi. ‘Hiçbir talebimiz olmadı. Nadide bir çiçek gibiydi bizim için…’ dediler.
Ve artık ona Çemberli Efe denmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü Efe sadece zeybek oynar. Orası burası oynamaz. Efe diktir, omurgalıdır. Bir partiden seçilip daha bir yılını doldurmadan seçmenini, partisini yarı yolda bırakmaz. Sonuna kadar savaşır, gerekirse savaş meydanında kalır.
Diyeceksiniz ki, gencecik bir kadın için biraz ağır değil mi?
Bence de ağır…
Sanıyorum en ağırı Çemberli Efe sıfatıymış.
Efelik Saliha Hanım’a biraz ağır kaçmış.
 
2014’te 900 küsur ilçenin 609’unu AK Parti kazanmış. Saliha Hanım’la bu rakam 610 oldu. MHP’nin ilçe belediye sayısı ise 113’tan 112’ye düştü. Yani Saliha Hanım’ın transferi ne MHP için büyük bir kayıptır ne de AK Parti için büyük bir kazanç… Hepsi bu…