GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
10 Ekim 2018 Çarşamba

‘Canı isterse kendi arar’ ne demek?

Türk Siyasi hayatı…

Birbirinden renkli liderlerin…

Birbirinden renkli söylemleri ile anılır…

Kimileri “Vay be, ne laf etmiş!” der…

Bazıları da “güler” geçer…

Amma velakin “o veciz sözler”in sahipleri…

Hiç unutulmaz!

***

Mesela…

Bi’tanesi kadere bakın ki, bu yazının…

Özeti gibidir:

Görevinin son günlerinde…

Tarihten silinip gitmiş bir siyasi figür…

Şöyle demiş:

“Koltuğu artık bırakıyorum… Heveslileri gelsin, biz hevesimizi aldık!”

Absürt…

Ama, verdiği mesaj hala unutulmuyor!

***

Aziz Kocaoğlu’nu izledim CNN Türk’te…

Her “demir leblebi” soruya “oturaklı cevap”

Hepsi birbirinden anlamlı…

Al bi’kenara yaz, zamanı gelince işe yarar!

Mesela…

“Siyaseti bırakıyorum, partiyi bırakmıyorum…”

Aradım, taradım…

Siyasi hayatımızda “tersini söyleyen” var…

Lakin böyle bi’laf eden tek siyasetçi yok…

Meali şu:

“Ben başka partiye filan gitmem arkadaş!”

Demek ki…

Bundan sonra sadece “CHP seçmeni”

Mesela…

Aslanlar gibi bir laf daha:

“İsteseydim, CHP beni %99.9 aday gösterirdi!”

Belki “özgüven meselesi…” diyebilirsiniz…

Ancak, böylesi bir cümle ile kendini tarif eden…

İkinci bir siyasetçi de yok bu memlekette…

Buradan şu çıkabilir:

“Kocaoğlu’nun elini eteğini çekmesi doğru değil…”

Zaten o da bunu anlatmak istiyor ve diyor ki:

“Ben CHP’liyim… Partime bu seçimde de sonraki seçimde de elimden geldiğince destek olmaya çalışacağım…”

Yapar mı?

Allahı’na kadar yapar…

Neyse…

Geçelim bunları…

***

Asıl mesele Aziz Bey’in şu sözlerinde gizli:

“Bu partinin politika üreteceği bir mutfağı yok… Bilene sormadan, halka gitmeden çözüm üretemezsiniz… Aynı şeyleri söyleyerek, aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç beklemek bana göre doğru değil… Ben bunu iddia ediyorum…”

Taş gibi ağır bir eleştiri…

Gelgelelim…

CHP’ye gönül verenlerin çoğu…

An itibarıyla…

Aziz Bey’in bu sözlerinin altına imza atar!

Ama bunları söyleyen “Koca Başkan”ı izleyenler…

Merak etmez mi?

Ve dahi sormaz mı?

“Canım başkanım… Hem Baykal’la hem de Kılıçdaroğlu ile çalıştın… Madem bunları yüzlerine söyledin… Baktın, umursamıyorlar… Peki, neden o zaman, mutfaksız evde yemek yapacağım diye kendini yiyip bitirdin?”

***

Mesela…

2009 seçimleri öncesi…

Allah şifa versin, o dönemin CHP Lideri Baykal…

Sizin hemen yanı başınızda…

Dudaklarında müstehzi bir gülümseme ile…

“Bakalım kadın mı olacak erkek mi?” sözleriyle…

İzmir’in müstakbel Büyükşehir adayını tarif ederken…

Nasıl tuttunuz kendinizi efendice?

CHP’nin o günkü mutfağı…

Şikayet ettiğiniz bugünkü mutfağından pek mi farklıydı?

***

Mesela…

Altı yıl önce tam da bugünlerde…

Bugünkü lideriniz Kılıçdaroğlu…

Memleketiniz Tokat Erbaa’da otobüsün üstünde…

Sizin yanınızda, sizi göstererek:

“Başkanımızı 397 yılla yargıladılar… Peki Aziz Kocaoğlu korkar mı? O bir Erbaalı… Kuvayi milliyeci… Asla zalimin zulmüne teslim olmak yok… Çünkü o CHP’li…” derken de…

CHP “mutfaksız”dı…

Bugün de “mutfaksız”

Neden?

Mutfaksız CHP’yi belli bir “sertlikte” eleştirmek için…

24 Haziran sonrasını beklediniz?

***

Ve dahi 24 Haziran’ı beklerken…

Neden 14.5 yıla onca işi sığdırmak için kendinizi yiyip bitirdiniz?

Diyeceksiniz ki, “İzmir aşkı”…

Diyeceksiniz ki, “Bizim hamurumuz böyle”…

Diyeceksiniz ki, “İzmir’e borcum var!”

Hepsine okey…

Ama yine de merak ediyor insan…

“Mutfaksız CHP”nin Lideri Kılıçdaroğlu…

Neden size karşı birdenbire “dalgalı deniz” oluverdi?

***

Tarım’da İzmir Mucizesi…

Yerinde Kalkınma…

16 kat büyüyen raylı sistem, tramvay…

15 yolcu gemisi, 3 arabalı yolcu gemisi…

Türkiye'nin ilk elektrikli otobüs filosu…

Akıllı Trafik Sistemi…

Sosyal Yaşam Kampüsü…

İzmir ekonomisinin lokomotifi Fuar İzmir…

Ziyaretçi rekoru kıran Doğal Yaşam Parkı…

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi…

Aşık Veysel Rekreasyon Alanı ve Uluslararası Buz Spor Salonu…

Sanat mabedi Tarihi Havagazı Fabrikası…

Bornova ve Tire Statları…

Ve daha niceleri…

Kıymetini bilecek mi CHP bunların?

Merak ediyorum…

“Süt Kuzusu Projesi” devam eder mi 2019’da?

Bayındırlı çiçekçiler dünya pazarına mal verebilecek mi?

***

Demek ki…

“Şanlı bir gidiş”in son demlerini yaşıyoruz…

Bunu yaparken de…

İzmir’in bu serin sonbaharında…

Hiç olmadığı kadar sertlikte…

CHP’yi eleştirmek…

Bu “veda”ya…

Selam çakmayla eş değer zamana gelecekmiş!

***

Aziz Bey, kuşkusuz kendi dünyasında haklı olabilir…

Kırgın da olabilir ayrıca…

Birilerine dargındır, renk vermiyor da olabilir…

Belki de yorulmuştur…

Ancaaak…

Kılıçdaroğlu’nun kendisini aramadığını hatırlatan gazeteciye…

“Aramasına gerek yok, benim de aramama gerek yok!”

Sözleri manidardır!

Bi’tık ötesi can yakan bi’cümlesi daha var:

“Aday olmayacağımı bilen genel başkana aday olmayacağımı açıklayacağım demek ne demek? Canı isterse kendi arar…”

İşte bu olmadı…

Aziz Bey, son derece zarif ve saygılı bir siyasetçi olarak bilinir…

Tamam politikayı bırakabilir ama…

“Canı isterse kendi arar!” lafı…

Oturmadı!

Herkes bilir ve söylendiğinde damarlarında bile hisseder ki…

“Canı isterse kendi arar!”

Final cümlesi…

Sessiz bir kavganın…

“Boşver arkadaş; ip inceldiği yerden kopar!”

Anlamını taşıyan son raundudur…

Nokta…

Sonsöz: “Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana… / Hz. Mevlana…”