GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
16 Ekim 2009 Cuma

Bravo Baykal!

CHP Lideri Deniz Baykal’’ı son dönemde daha da yakından izliyorum. Son yıllarda ’‘Cumhurbaşkanı’’ seçiminde meclisi terk etmesi, yine aynı süreçte e-muhtıraya davetiye çıkarması dışında benim cephemde kırık notu yok.’¶
Abdullah Gül’’ün Köşk’’e çıkış sürecinde koyduğu tavrı da AKP’’yi ’‘Siyasi mağdur’’ haline dönüştürdüğü, daha güçlü şekilde iktidara gelmesinde rol oynadığı için hatalı buluyorum. Yanlış değil’…
Her ne kadar Başbakan’’ın yarattığı gündeme takılan bir lider portresi çiziyorsa da
Türkiye’’nin içinde bulunduğu durumda adeta ’‘sigorta’’ görevi gören Baykal’’ın ülke politikasındaki hakkını teslim etmek gerekiyor.
Ancak parti içi politikada aynı başarıdan söz etmek ne yazık ki mümkün değil.
Başta parti içi demokrasi sınavından çakıyor Baykal! Önseçim gibi CHP’’nin demokrat kimliğini tamamlayan olmazsa olmaz koşulu neredeyse ortadan kaldırdı.
Partiye yönelik açıklamaları ve uygulamaları ciddi anlamda çakışıyor, çelişiyor.
İki yıl önce İzmir’’e gelip, ’‘Kongre değil, seçim kazanacak şekilde örgütlenmeliyiz’’ diyen arkasından geçen yıl tüzük değişikliği yapan Baykal, ne üye yapılanmasında ’‘Sandık bazlı’’ sisteme geçebildi ne de kurultayla kabul ettiği tüzüğü uygulayabildi.
Elbette kendisine göre haklı nedenleri vardır.
Ama Deniz Baykal’’a yönelik en büyük eleştiri, kendisini 20 yıllık liderliği boyunca destekleyen ekibine yönelik ihmalinden kaynaklanıyordu.
Parti içinde ’‘Baykalcılar’’ olarak tabir edilen ve tüm kırılma süreçlerinde Deniz Baykal’’dan yana açık tavır koyan ekibi, başta Genel Sekreter Önder Sav olmak üzere parti içindeki diğer yapılara teslim eden Baykal, son dönemde ekibini yalnız bırakmakla ciddi anlamda eleştiri alıyordu. Baykal’’ın bu tavrı o kadar hissediliyordu ki, hatta örgüt içinde, ’“Baykal artık Baykalcı değil’’ eleştirisi yüksek sesle duyulur, konuşulur olmuştu.
 
CHP Lideri’’nin yıllardır süregelen ’‘güçler dengesi’’ politikasından vazgeçip, tüm gücü tek noktada toplama siyaseti, bu tavır değişikliğinin en büyük dayanak noktasıydı. Ve 2007 genel seçimlerinde İzmir’’de milletvekili listelerinde yaşanan tablo bu yorumu sanki destekler nitelikteydi.
Kendisini ’‘Denizci’’ anlamına gelen ’‘Bahriyeli’’ olarak tanımlayan Milletvekili Bülent Baratalı, 2007 seçimlerinde ciddi bir darbe aldı. Baratalı, kendisiyle birlikte hareket eden 3 milletvekilinden ikisini sıralamaya sokamazken (Yılmaz Kaya, Türkan Miçooğulları) birini (Erdal Karademir) ancak 7. sıradan göstermeye gücü yetti.
Ve listede Önder Sav’’a yakın ekibin ağırlığı yine hissedilir derecede fazlaydı. En azından seçilecek sıralarda’…
 
Deniz Baykal acaba Baykalcı değil de Önder Sav’’cı mı? Şeklindeki soruların çoğaldığı bu dönemde İzmir’’de yakinen tanık olduğun iki örnek, bana yanılmış olabileceğimi ya da Baykal’’ın parti içi politikasında önemli değişiklikler yaptığını düşündürtmeye başladı.  
Gerçi ’‘Katıksız Baykalcı’’ Baratalı, geçtiğimiz günlerde yapılan ’‘Grup Başkanvekilliği’’ yarışında sınıfta kaldı. Ama aday olurken Baykal’’ın onayını alıp almadığı ya da parti içinde gücü fazlasıyla ’‘ikinci adamına’’ devreden Baykal’’ın devrettiği gücü bu gün ne kadar kullanıp kullanamadığı da soru işareti açıkçası’…
 
Ama İzmir’’den iki örnek Baykal’’ın ’‘Baykal acaba Baykalcı değil mi?’” sorularını giderecek türden’…
İlk örnek Cevat Durak’… Durak da CHP’’deki katıksız Baykalcılardan biri olarak bilinir.  
Ve bir süredir Kent A.Ş’’den çıkardığı işçiler nedeniyle ciddi manada karnı ağrıyor.
Sürecin başında Baykal’’ın tavrı, ’‘Büyükşehir, Karşıyaka ve Bayraklı arasında sorunu çözün’’ yönündeydi.
Yani ’‘Çıkarılan 276 işçiyi bir şekilde geri alın’’ diyordu Baykal.
Ancak Karşıyaka’’da durum karışınca Baykal’’ın da tavrı da değişti. Oğlu gibi sevdiği Cevat Durak’’a yönelik saldırılar şiddetini arttırıp, siyasi linç hareketine dönüşünce üstüne bir de  İzmir’’de ’‘pet şişeyi’’ kafasına yiyince tavrı anında değişti.
Swiss Otel’’e gelip belediye ve ilçe başkanlarını toplayan Baykal, yine  ’“Bu sorunu çözün’’ dedi. Ancak bu kez ’‘işe alın’’ anlamında değil, ’“Şantiye önüne kurulan çadırları polis, savcı ve vali marifetiyle kaldırtın. Bu sorundan hukuksal zeminde de kurtulun’” diyordu bu kez.
Herkes kafaya isabet eden pet şişenin ardından Başkan Durak’’ın fırça yiyeceğini düşünürken o katıksız Baykalcı Cevat Durak’’a sahip çıkıyor, ’‘sendikadan kurtulun’’ diyordu sadece’…
 
İkinci olay da Bornova’’dan’… Kerim Özer, Bornova’’da ’‘Baykalcılar’’ denildiğinde Necati Yıldız, Ali Sözer gibi birkaç isimden sonra akla gelen ilk siyasetçi.
Yıldız partiden istifa etti, Sözer de AKP’’de şu anda. Tamamen Baykal’’ın Baykalcılara olan ilgisizliğinden’…
Ama o ikiliden sonra Baykalcı olarak nam yapan Kerim Özer hala CHP’’de direniyor.
Baykal’’ın kılıcını kimi zaman en sert şekilde sallayarak ’‘çakı’’ gibi arkasında duran ama Bornova’’da örgütün önemli bölümünü karşısına alan, Baykalcı olmanın bedelini siyaseten ödeyen bir isim Kerim Özer.
Baykalcı olmak onu başkan adaylığına taşımasa da Konak adaylığını aklına sokup Ankara düzeyinde önemli temaslarda bulunduğu Hakan Tartan’’ın ’‘Başkan yardımcılığı’’ teklifini değerlendirmek istedi aylar önce.
Ve karşısına yine Baykal’’ın kılıcını taşıdığı dönemde ayağına bastığı bir isimle bağlantılı olarak Kemal Karataş çıktı. Hakan Tartan’’ı açıktan tehdit ettiler. ’‘Burayı Buca’’ya çeviririz’’ tehdidi Tartan’’a geri adım attırdı.
Ve Özer’’e ’‘önce müdürlük’’, ’‘sonra başkan yardımcılığı’’ teklifi yapıldı.
21 yıllık devlet memuru CHP’’li Özer, Karataş baskısı nedeniyle geri adım atılmasına üzüldüğünden müdürlük teklifini kabul etmedi.
Bu durum hem Tartan’’ı hem de Özer’’i fazlasıyla üzdü. Ve birkaç ay sonra devreye bizzat Deniz Baykal girdi.
İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’’na ’‘Bu işi çöz, Konak’’ta olmazsa başka yerde’’ diye net bir talimat veren Baykal, Grup Başkanvekili Kemal Anadol’’u da bu sorunun çözümünde ’‘görevli’’ ilan etti.
Aynı görüşmede ’‘Kemal Karataş’’a da sert bir mesaj gönderdi Baykal. ’‘Kemal bu işlere karışmasın’’ dedi. Ve Kerim Özer, dün Konak Belediyesi’’nde ’‘Fen İşleri Müdürü’’ olarak başladı. Kemal Karataş ve siyaset arkadaşlarının ’‘Biz istemedik, hiçbir şey olamadı’’ tezinden sonra Baykal’’ın devreye girmesiyle sorun tatlıya bağlandı.
Hem Hakan Tartan bir ekip arkadaşını yeniden kazanmış olmanın mutluluğunu yaşadı hem de Kerim Özer, yıllarca emek verdiği partisi tarafından fazlasıyla hak ettiği bir koltuğun sonunda verilmiş olmasının keyfini’…
Anlaşılan Baykal, önümüzdeki süreçte Baykalcılar’’ı ezdirmeyecek. İki örnek de bunu gösteriyor’…