GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
28 Ocak 2013 Pazartesi

Bölünme senaryosu ve CHP!

Aslında Türkiye, 90 yıllık tarihinde hiç olmadığı kadar kritik bir eşikten geçiyor.
İmralı’daki terörist başıyla yürütülen üçüncü açılım sürecinin ülkeyi nereye götüreceği meçhul…
Atılan adımlara bakarsak tünelin ucunda en azından özerklik var.
Kürt açılımı serisinin Habur ve Oslo’daki fiyaskosundan sonra İmralı perdesi açıldı.
Kan ve gözyaşı yeter ki dursun diye milletçe dişlerimizi sıkarak izlediğimiz hazmetmeye çalıştığımız bu süreç ciddi sabotajlara maruz kalıyor. Emniyet güçlerine dönük saldırı girişimlerinden ya da Paris’teki malum infazdan söz etmiyorum sadece…
Siyasetimizin içine düştüğü bölünmüşlükten de dem vuruyorum.
Hiç kuşku yok ki şu anda TBMM’de fiili ana muhalefet BDP’dir.
Sayısal olarak ana muhalefet CHP gibi gözükebilir.
Ama gündemi belirleyen ne yazık ki CHP değil BDP’dir.
30-35 vekille ülkenin neyi/ne kadar konuşması gerektiğine karar veriyorlar.
Kimi zaman kendilerinden 10 kat daha kalabalık iktidarı bile susturmayı başarıyorlar.
Tabi ki fiili ana muhalefet misyonunu BDP üstlenince CHP ister istemez oyunun dışına itiliyor. Resmi ana muhalefet partisi ülkenin gündemini belirleyemediği gibi bizatihi gündemin kendisi olabiliyor.
Uzağa gitmeye gerek yok.
İki hafta geriye gidin yeter.
Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP’sinde önce Hüseyin Aygün’ün çıkışları tartışıldı. Paris’te infaz edilen teröristin taziyesine BDP’lilerden bile önce koşan Aygün, resmi Twitter hesabından attığı ‘absürt’ bir tweet ile ulusalcı kanadın öfkesini kabarttı.
Dido Sotiriyu’nun Türkçe’ye ‘Benden selam söyle Anadolu’ya’ olarak çevrilen kitabını okuduğunu takipçileriyle paylaşan CHP Tunceli Milletvekili Aygün, Kurtuluş Savaşı’nın Anadolu’daki Rumlara dönük etnik bir temizlik amacı taşıdığını düşündüğünü söylüyordu.
Daha önce Dersim katliamını partisinin ve ülkenin kurucusu Atatürk’e mal eden ‘kendisini dağa kaldıran’ PKK’lıları neredeyse sevgi kelebeğine benzeten Aygün’ün baltayı bilmem kaçıncı kez taşa vurduğu son tweet’i Kılıçdaroğlu’nu da öfkelendirmişti.
Başbakan Erdoğan’ın da diline dolanan Aygün vakası Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısındaki uyarısı ile kapatılırken bu kez ‘Birgül Ayman Güler vakası’ patlak verdi.
 
İzmir Milletvekili, Profesör Güler’in ana dilde savunma görüşmeleri sırasında yaptığı o açıklamayı herkes farklı bir yere çekti. Hatta aylardır AK Parti’ye geçmek için fırsat kollayan Adıyaman Milletvekili’nin bile işine yaradı o sözler.
Hüseyin Aygün’ün sözleri, tweet mesajları İzmir’de, Ege’de, Karadeniz’de nasıl yankı bulduysa Güler’in sözleri de Doğu-Güneydoğu Anadolu’da öyle yankılandı.
Siyaset profesörü Güler, Yeni CHP sürecinde Kılıçdaroğlu’nun parti vitrininde değerlendirdiği bir isimdi oysa ki…
Hatta bir dönem parti sözcülüğü görevini de yürütmüştü.
Ulusalcı kanadın önde gelen isimlerinden biri olarak kabul ediliyordu.
Mümtaz Soysal’ın partisinde başlayan siyasi yolculuğu Cumhuriyet mitinglerinin organizasyon komitesinde farklı bir noktaya gelmiş, CHP’lilerin dikkatini de o süreçte çekmişti.
Netice itibariyle bugün CHP’nin bir yarısı Hüseyin Aygün’ü tefe koyarken öbür yarısı Güler’i topa tutuyor. Yani Yeni CHP sürecinde bizzat Kılıçdaroğlu tarafından partiye kazandırılan iki ismi tartışıyor Türkiye…
Kimin haklı olduğu apayrı bir tartışma konusu…
Lakin ‘Herkes için CHP’ diyerek Türkiye’nin partisi olma sevdasında acele eden Kılıçdaroğlu’nun kadrosunu kurarken ne denli büyük hatalara imza attığı şimdilerde ortaya çıkıyor. Parti kültüründen, siyaset tecrübesinden uzak kurmayları nedeniyle CHP gemisini yürütmekte zorlanan Kemal Kılıçdaroğlu, muhtemelen çok pişman bugün.

Kadrosunu adeta deneme/yanılma yoluyla kuran ve bu nedenle başı çok ağrıyan Kılıçdaroğlu, gelinen noktada ciddi manada köşeye sıkışmış görünüyor. CHP’ye yönelik bölünme senaryoları konuşuluyor her köşe başında…
Ulusalcı kanattan İşçi Partisi’ne transfer senaryosu mu ararsınız yerel seçim sonrası Ulusalcı-Kemalist çizgide yeni bir parti kurulması ihtimali mi?
Şurası kesin ki ülkenin içinde bulunduğu bölünme psikolojisinden en fazla etkilenen kurum ana muhalefet partisi CHP olacak.
 
Partisinde her renkten ismi ahenkle taşımayı isteyen ancak gelinen noktada uç noktaların arasında kalan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi kolay değil. Hemşerisi kimilerine göre akrabası Hüseyin Aygün’ü tutsa ulusalcılar kopacak Birgül Ayman Güler’i desteklese Kürt kökenliler…
Güler’in sözlerine gelirsek…
Akademisyen olarak Türk ulusu ile Kürt milliyeti ifadesinin altında bir şey aranmaması gerektiğini düşünüyorum. Hatta o açıklamanın bu bölümünde kast edilenin ‘üst kimlik, alt kimlik’ olduğunu anlamak için akademisyen olmak da gerekmiyor âlim olmak da…
Açıklamanın bu bölümünü kaşıyanların bir amacı da Hüseyin Aygün vakasını unutturmak sanıyorum. Yani Güler üzerinden Aygün’ü temize çıkarmak.
Ancak Güler’in sonraki cümlelerinde sorun var esasen.  
“Şimdiye kadar savunmadaydık şimdiyse müdafaa için saldırıda olacağız”
İşin içine savunma/saldırı gibi kelimeler girdi mi orada durup düşünmek gerekir. Açıklamanın bu bölümü bana Prof. Necmettin Erbakan’ın TBMM’den yaptığı ‘Bu ülkeye Milli Görüş, adil düzen çok yakında gelecek. Ama değişim kanlı mı olacak yoksa kansız mı?’ sözünü hatırlattı.
Doğrusu Prof. Güler’e benim yakıştıramadığım bu kısımdı. Yoksa o sözlerden birileri gibi ‘Bir Türk’le Kürt eşit olamaz’ şeklinde ırkçılık okumadım. Ya da sırf bu yüzden Prof. Güler’e karşı başlatılan maksatlı siyasi linç kampanyasının tarafı olmak istemedim.  
Ama Kılıçdaroğlu’nun işi gerçekten zor. Yan yana durması artık imkânsız olan ve giderek birbirinden uzaklaşan kadroların, anlayışların arasında kaldı.
Ya Güler’i tercih edecek ya Aygün’ü…
Ya da her ikisini silecek.
Veya hiçbir şey olmamış gibi yapıp yerel seçime yönelik beklentileri yönetip kontrolü ele geçirecek yeniden.
İkisinin arasını bulmak hem zor hem de çözüm değil artık. Çünkü CHP şemsiyesi artık bu iki yapıya dar gelir. Zaten PM’deki ulusalcı yapı dişlerini göstermeye başladı bir süredir. İzmir’den, Ege’den homurtular yükseliyor. Siyaset Bilimci Prof. Tanju Tosun da geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüğü Yeni CHP isimli kitabında uyarıyor Kılıçdaroğlu’nu…
‘CHP örgütünün değilse de seçmeninin önemli bölümü ulusalcı… Ona göre…’
 
Ülkenin maruz kaldığı bölünme psikozundan en fazla etkilenen hatta bölünmenin eşiğine gelen CHP, içine düştüğü son badireyi atlatabilirse ne ala…
Öyle tehlikeli bir virüs ki bu; ırkçılık, mezhep tartışması…
Bir bulaştı mı uzun süre bünyede kalır.
Ve ara ara bir yerlerden patlak verir.
Tıpkı bugünlerde olduğu gibi...