GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
7 Kasım 2009 Cumartesi

Benim naylonum, senin naylonunu’…

CHP Lideri Deniz Baykal, takriben 3 yıl önce İzmir’’deki konuşmasında şöyle diyordu.
’“Kongre kazanmak için değil, seçim kazanmak için örgütlenin. Sandık bazında örgütlenin. Koltuk, makam ve mevki hesabıyla sahte üye ve delegelere pirim vermeyin.’”’¶
Kurultay’’da da benzer bir konuşma yapmıştı Baykal’…
Dönemin İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan bu sözleri talimat olarak algılamış ve sandık bazlı örgütlenmek üzere kolları sıvamıştı. Ama başarılı olamadı’…           
Bu konuşmadan bir yıl sonra 2007 genel seçimleri yapıldı. CHP kalesi İzmir’’den yüzde 35 oy aldı. Ancak kentin göbeğinde Konak İlçe’’de tam 19 sandıkta ’‘sıfır’’ çekti. Hem de sıfır çektiği sandıklarda 35-40 civarında üyesi ve çok sayıda delegesi varken.
Bu tablonun anlamı şuydu’…
Ya CHP üyeleri kayıtlı olduğu mahallelerde oturmuyordu ya da CHP’’liler kendi partilerine bile oy vermemişlerdi.  Her açıdan da acı bir gerçeği ortaya çıkaran bu durum, ’‘naylon’’ üye ’‘naylon’’ delege tartışmalarıyla da birebir örtüşüyordu. Sadece Konak’’ta değil, pek çok ilçede onlarca sandıkta ’‘sıfır’’ çeken CHP, ’‘naylon’’ üye hastalığının bedelini ağır ödüyordu.
Üç yıl önce ’‘Kongre-kurultay hesabıyla değil, seçim kazanmak için örgütlenin’’ diyen CHP Lideri Baykal bugün ne yapıyor?
Her an yapılması olası bir genel seçime göre mi örgütleniyor yoksa 2010’’daki kurultaya göre mi? Bir süredir yazdığımız-çizdiğimiz her şeyin kökeninde bu sorunun yanıtı saklı.
Evet, Sayın Baykal ne yazık ki kendi sözünün tersini yapıyor. Şu sıralar İzmir’’e yığma-naylon üyeler göndererek kongre-kurultay hesabı yapıyor.
 
***
’‘Rakibin silahıyla silahlanmak’’ diye bir söz vardır ya’… Baykal’’ın Genel Sekreteri Önder Sav’’ı by-pass ederek doğrudan MYK kararıyla tüzüğün 12. maddesinden yaptığı naylon üyeler ne yapacak. Tabi ki önce mahallerinden delege olacaklar ya da delegeleri seçecek.
Sonrasında bu naylonlar ilçe başkanını seçecek. Aynı naylonlar, İzmir İl Başkanı’’nı seçecek ve de en sonunda da Genel Başkanı’…
Yani Türkiye’’nin Ana Muhalefet Partisi’’nin Genel Başkanı’’nı. İzmir’’in yerel iktidarının liderini’… Ne kadar acı’… Ama bir o kadar gerçek.
Ve tepede genel sekreter ile genel başkan arasında yaşananın adı da ’‘Senin naylonun, benim naylonumu dövemez’’ kavgasından başka bir şey değil. Genel Sekreter Sav, örgütsel bazda güçlü olduğu, delegasyon yapısına hakim olduğu İzmir’’e çok sayıda yığma-naylon üye gönderdi bir ay önce. İzmir’’i genel sekreterine bırakmak istemeyen Başkal da Sav’’ı dengelemek için aynı yolu izliyor.
Bunu da Sav’’ı by-pass ederek yapıyor.
Konak İlçe’’nin bizzat Baykal tarafından görevden alınmasıyla alevlenen tartışmaların kökeninde de bu var. İzmir’’de dengeyi sağlama görevini MYK Üyesi Susam ile Milletvekili Selçuk Ayhan’’a veren Baykal, itiraz sürelerini uzattı, mahalle-sandık bazında naylon üye yığmasını hızlandırdı.
Oysa ki yapılması gereken yeni naylonlarla karşılık vermek değil, eski naylonları yakıp, yırtıp atmaktı belki de. Yanlışa yanlışla karşılık veriliyor, iki yanlıştan bir doğru bulunmaya çalışılıyor..
Savaş dönemi her şey mubahtır anlayışı o kadar açık ve net ortada ki’… Önemli olan kongreyi kazanmak, bunu sağlayanların CHP’’li olması hatta CHP’’ye oy vermesi bile önemli değil. Önemli olan Genel Başkan’’ın ya da Genel Sekreter’’in adayına oy vermesi’…
Hatta PKK’’lı bile olabilir’…
Mevlana’’nın ’‘Kim olursan ol gel’’ mantığı burada ’‘kim olursan ol bana ver’’e dönüşmüş durumda. Bugünlerde CHP’’liler dünyayı siyah-beyaz görüyor. Senin adamın-benim adamım şeklindeki ayrım, çok sayıda küskün/kızgın ve de inançsız sosyal demokrat bırakıyor arkasında.
Ve aportta ağzı açık bekleyen Mustafa Sarıgül unutuluyor.
 
Dün Sav-Baykal tartışmasının İzmir’’deki boyutunu kaleme almaya çalıştık. Ve de bugün Sav cephesinin yaşananlara nasıl tepki vereceğini ortaya koyacağımızı söyledik.
Bu cephenin önemli isimleri bir haftadır Çin’’de. Mobilyacılar Odası’’nın gittiği bir fuara katıldılar.  Malum Oda Başkanı Mustafa Kara da bu ekibin kalesi Karabağlar’’dan meclis üyesi’…
Ancak İzmir’’dekilerle konuştum. Onlar da Çin’’dekilerle konuşmuş. Dede’’lerini arayıp rapor vermişler’…Ekip şu anda ’‘itidalli’’ davranıp olan biteni izliyor. Ama bu olanlara her şekilde karşılık vermeye hazırlar.
Savaş için yeterli mühimmatları (üye/delege) var. ’‘Dedem sağ olsun, bir ay önce gereğini yaptı’’ diyen de var. ’‘Bu operasyon bizi biraz sarsar’’ diyen de.
Birkaç hafta önce ’‘ekip dimdik ayakta’’ yazısında da belirtmiştim. Kanlı geçmesi beklenen İzmir kongresinde ekip belki birkaç organını feda edebilir, ama kesinlikle yıkılmaz. Belki 40 olan kurultay delegesi sayısı 30’’a, 20’’ye düşer. Ama hepsi o kadar. Çünkü bu ekip yerel yönetimler destekli ciddi bir iktidar gücü tarafından destekleniyor.
Ve de Baykal’’ın Susam üzerinden kurguladığı yeni sistemde ekip ilginç yeni ittifaklara hazır.
Bazı belediye başkanları ve milletvekilleri, müstakbel vekiller Susam’’ın yıldız olmasındansa ’‘kayan yıldız’’ olmasını yeğleyebilir. Hatta ekip daha da ileriye giderek yaklaşan esnaf odası seçimlerini bile düşünüyor. Susam’’ı en büyük güç odağı esnaf odalarında yıkmak gibi bir hazırlığın temelleri dün hem de Buca’’da atılmış durumda.
Başarılı olurlar ya da olamazlar. Bunu bilemeyiz. Ama ekip kafayı Susam’’a takmış görünüyor.
Baykal’’ın prensi olması onu yeterince hedef tahtası yapıyor çünkü’…
Ekip özellikle Konak’’ta ısrarcı’… Bornova ve Bayraklı’’da ittifak kurarak Baykal’’ı aşma yolu tercih edilecek. Karşıyaka’’dan hala vazgeçilmiş değil. Ya Buca’…? Buca ekibin bu dakikadan sonra kıran kırana mücadele vereceği en önemli alanlardan biri olacak.
Kılıçlar feci halde çekilmiş durumda. Ve önemli bir kitle de gerginlikten tırsıp, köşesine çekilerek olan-biteni yorumlamaya çalışıyor.
Ve sağduyulu bir kitle de, ’“Baykal ve Sav kurultay hesabıyla İzmir’’i birbirine katıyor, olan İzmir’’e olacak’” yorumunda birleşiyor. Ben de aynen öyle düşünüyorum.