GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Ekim 2009 Çarşamba

Ben olsaydım’…?

Aslında yazacak o kadar şey var ki’…Nasıl desem, nereden başlasam bilemiyorum bugün.
PKK’’lı ’‘turistlerin’’ ülkemize ’‘avdeti’’ yurtta ve dış temsilciliklerde hala kutlanıyor.’¶
Umarım ’‘PKK’’lı turistler’’ 1999’’daki Rahşan Affı benzeri bir sonuç vermez.
Hatırlarsanız Rahşan Affı olarak tanımlanan canilerin salıverilmesini yüzlerce masum vatandaşımız canıyla ödemişti.
Sözde eline kan bulaşmamış! PKK’’lılar, miting havasında, zafer kazanmış edasıyla, ellerini kollarını sallayarak yurda girdi.
Böylelikle 30 yıldır dökülen kanların hesabı sorulmuş, anaların gözyaşı dinmiş oldu!
Neyse bu konu etrafında daha çok dönmek niyetinde değilim. Açılım denen bana göre karın ağrısı Başbakan’’a göre ’‘Milli Birlik Projesi’’nin sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Umarım yanılan ben olurum.

***

Dün kaleme aldığım yazının ’‘asker zabıta’’ ara başlığı ile yayınlanan bölümüne yapılan yorumlarla devam etmek istiyorum.
Ve olası yanlış anlaşılmayı gidermek niyetindeyim. Çünkü Bornova’’dan yorum gönderen 68 yaşındaki Ömer Sağrı’’ya meramımı anlatamadığımı anladım.  
Ömer Sağrı’’nın yanı sıra birkaç yorum daha dikkat çekici’… Özellikle Ece Yıldız’’ın doğrudan muhatabını hedef alan değerlendirmeleri’…
Ömer Sağrı, Bornova Küçükpark’’taki zabıta operasyonlarını desteklediğini anlatıp, bölgenin kontrolden çıktığını söylüyor kısaca. Ve bu konu üzerinde durmamız gerektiğini salık veriyor haklı olarak.
Bornova Küçükpark Semti ne yazık ki kontrolden çıkmış, bizzat belediye eliyle çıkarılmıştır.
Bölgeyi üniversiteliler için cazip kılmanın tek yolu olarak önüne gelene içki ruhsatı vermek gibi kolaycı bir 'çözüm' yolu seçen Bornova Belediyesi, ne yazık ki Küçükpark’’ı yaşanılır olmaktan çıkarmış, her gün kavgaların, ölümlerin, bıçaklanmaların dahası kontrolden, zıvanadan çıkmış gençliği mekanına dönüştürmüştür.
Tabi ki altı aylık Kamil Sındır dönemine değil sözüm. Bildiğim kadarıyla Sındır döneminde henüz içki ruhsatı alıp açılan yeni bir mekan yok. Zabıta’’nın bu alandaki yaşayan nüfusu rahatlatmak için seyyar ve işgale karşı denetim yapması da son derece yerinde bir uygulama. Benim anlatmaya çalıştığım bu denetimleri yaparken asker gibi değil de zabıta gibi davranmalarıdır.
Çünkü bu tür denetimlerde ’‘kurunun yanında yaş da yanmakta’’, silah bırakıp belediyeye yatay geçiş yapan asker kökenli zabıtalar, denetimin dozunu biraz kaçırmaktadır. Yoksa Küçükpark’’taki zıvanadan çıkılmışlığın belediye tarafından derhal kalıcı bir çözüme kavuşması da elzemdir.
Bildiğim kadarıyla bölgede alkol ruhsatı olan işletme sayısı 50’’nin üzerinde. Ve sadece üniversitelilerin değil eğlence yeri mafyasının da kol gezdiği zaman zaman ölümlere varan olayların vuku bulduğu bir mekana dönüştü ne yazık ki Küçük Park.
Asker Zabıta meselesi de sadece Bornova’’nın değil Büyükşehir’’in de diğer ilçe belediyelerinin de sorunu.
Zabıta’’nın esnafa davranış biçimini gözden geçirmesi, TSK’’daki günlerini unutması ve yeni görevlerine adapte edilmeleri bence en az seyyar ve işgal kadar önemli.
Çünkü ’‘Kaş yaparken göz çıkarmaya başladıkları’’ yönünde eleştiriler gittikçe yükseliyor.
Umarım Ömer Amca’’ya meramımızı anlatabilmişizdir. Duyarlılığı için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ece Yıldız’’ın yorumları zaten üzerine yorum yapılamayacak kadar açık. Hedefi de belli. Onun yanıtı ancak muhatabından gelir.
 
***
Ve manşetten yayına koyduğumuz üniversiteli gençler haberi’…
 
İş bulamadıkları için Kordon’’da para karşılığı zenginin köpeğini gezdiren Türkiye’’nin geleceği gençler’…
İktisat Mezunu Dila Ertekin ve de Halkla İlişkiler üçüncü sınıftan ayrılan Eren Köse.
Türkiye’’de sayıları milyonlarla ifade edilen üniversite mezunu işsizler ordusunun iki ferdiydi  onlar aslında. Kordon’’da 'it dolaştırma' ya da köpek gezdirme işini meslek edinene kadar’…
Ve de Sayın Başbakan’’ın 30 Eylül’’de DEÜ’’nün akademik yıl açılışında İzmir’’de buyurdukları gibi, ’“Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kural da yok’” bu ülkede. Ne yazık ki her üniversite mezununun değil, pek çok üniversite mezununun iş bulması bile söz konusu değil bu ülkede.
İktisat mezunu Dila, Kordon’’da köpek dolaştırarak kendini kurtarmış. Çok sevimli bir iş bulmuş aslında’… İki genci de bir şekilde kendilerini kurtardıkları için tebrik etmek gerekiyor.
Ama tebriğiı büyüğünü Sayın Başbakan hak ediyor. Üniversite mezunu gençlerini ’‘zenginin kedisini-köpeğini’’ gezdirmeye mahkûm eden bir ülkeyi yönettiği için’…
***
egedesonsoz.com üzerinden Türkiye’’nin gündemine oturan bu haberin kahramanları Dila ve Eren izledikleri Cameron Diaz’’ın başrolünde yer aldığı ’‘Ben olsaydım’’ isimli Hollywood yapımından esinlenip köpek gezdirme projesine dalıyorlar.
Bir ülke düşünün. Başbakan’’ın oğlu gencecik yaşında ’‘gemicik’’ sahibi olabiliyor. Hatta Cumhurbaşkanı’’nın, bakanların, vekillerin oğulları, kızları, torunları, damatları ve bilcümle yakınları milyonlarca dolarlık şirketlerin başına geçip, kimi zaman ’‘kıyak’’ ithalat izniyle, kimi zaman ’‘devletlü’’ babalarının ’‘Yakinimdir’’ kartıyla ülkenin en girişimci gençleri listesinde top 10’’da yer alabiliyor.
Ama çocuklarımın akranı gençlerin ’‘köpek gezdirmek’’ dışında çözüm bulamadığı bir ülkeyi yönetiyor olsaydım, yani  ’‘Ben olsaydım’’ şapkamı önüme koyup, çekip gitmeyi bir an önce düşünürdüm.
Haksız mıyım?