GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
23 Eylül 2019 Pazartesi

Belediyeler nasıl 'CV bank' oldu?

Haberin başlığı şöyle:

CHP'den belediyelere yakın takip!”

Nasıl bir takip bu?

Şöyle bir takip bu…

CHP Genel Merkezi, ülke genelinde kazandığı…

11 büyükşehir, 10 il ve 191 ilçe belediyesinin…

Altı aylık performanslarını mercek altına alıyor…

Bütçe gerçekleşiyor mu?

Vaatler yerine getirildi mi?

Personele ne kadar harcama yapılmış?

Önceki başkandan kalan borçlar ne alemde?

Hepsinden önemlisi…

“Halk sizden memnun mu?”

İki ay sonra…

Sonuçlar, belediye başkanlarının önüne konulacak…

Güzel mi?

Güzel…

Hayırlı olsun; gerçekçi olsun…

***

Ancaaaak…

İzmir’deki belediye başkanlarının en temel baş ağrısı…

Bence…

Belediyelere “işsiz” hücumu!

Önüne geçilecek gibi değil…

Resmi rakamlara göre…

An itibarıyla Türkiye’de 4.5 milyon işsiz var…

Genç nüfustaki (15-24 yaş) işsizlik oranı ise dehşet verici…

Yüzde 30’lara dayandı…

İki, üç yıldır iş arayan üniversite mezunları var…

Vicdanlar sızlıyor…

Her işsiz önce…

İlçesindeki belediyenin kapısını çalıyor…

Tehlikeli yanı şu…

“Ben sana oy verdim, sen de bana ekmek ver!” diyorlar…

Önceki gün…

İsmi lazım değil bi’belediye başkanına misafir oldum…

Daha kahveler gelmeden…

Makamdaki masasının çekmecesini gösterdi…

O kilitsiz çekmece iş arayanların CV’leri ile doluydu…

Bana, karşıdaki dolabı işaret etti:

“Orada da en az 1.500 CV var; ne yapacağımı şaşırdım!”

İyi de…

Belediyeler “iş ve işçi bulma kurumu” değil ki!

Ayrıca…

Norm kadro diye bi’şi var…

Belediyelerin personel giderleri…

Bütçenin yüzde 30’unu geçemez…

Peki, n’oluyor o zaman?

Başkanlar çaresiz “belediye şirketi / şirketleri” üstünden personel alıyor…

Bu daha vahim…

O şirket n’apıyor?

Zarar ediyor…

O zaman da belediye o şirketin sermayesini arttırıyor!

Şirketi kurtarayım derken…

Belediye olarak planladığı gibi yatırım yapamıyor…

Matrak yanı şu…

Mesela, “kravatlı işçi” alıyorsun…

Çaresiz, o arkadaşı asfalt işine yolluyorsun…

Halbuki, iş için başvuran “kimya teknisyeni” aslında…

Araya o girmiş, bu girmiş…

Milletvekili selam yollamış, hatırlar kırılamamış ama…

Belediyenin beli kırılmış…

Aslında bu reçete…

“Kırmızı reçete”

***

Erdal İzgi, İzmirli meslektaşım…

Yetenekli gazeteci, esaslı kalemşor…

20 yıl önce…

Konak Belediye Başkanı seçildi…

Belediye muhabirliğinden geldiği için…

Samanın içinde “iğneyi bulabilen” bir özelliği vardı…

(Hatırlatırım, 20 yıl önce de belediyeler iş kapısıydı…)

Öyle bir anısını anlattı ki…

Vallahi, belediyeler tarihine geçer…

Günlerden bir gün…

Konak Belediyesi 77 temizlik işçisi almaya karar verir…

Aslında belediyenin o tarihlerde de…

“Merbel” ve “Konbel” adlarında…

Aslanlar gibi iki şirketi vardır…

Erdal Başkan istese…

O şirketler üstünden istihdam yapabilirdi…

Ama yapmadı…

Neden?

Şundan…

Tanıdık, arkadaş, eş-dost, akraba hatta milletvekilleri gelecek…

“Şu yakınımı işe alıver, n’olur… Sen Aslan Başkanımız’sın… İstersen yaparsın…” diyeceklerdi…

Erdal İzgi, “Aslan Başkan” olmak istemiyordu!

Hak yemeyen, gerçek işsize ekmek yaratmaya çalışan…

Ve dahi…

Ömrü boyunca öyle anılmak isteyen…

Bir belediye başkanı olarak hatırlanmayı kafasına koymuştu…

Ne yaptı, peki?

Şunu yaptı…

***

Devlet Baba’nın “İş ve İşçi Bulma Kurumu”na…

 “Şu kadar temizlik işçisine ihtiyacım var” diye yazdı…

Bugünkü adıyla İŞKUR…

Çok şaşırdı ama duyuruyu da yaptı…

Böylesi bir “ekmek kapısı formülü” örneği yoktu…

77 temizlik işçisi kadrosu için…

Tam 984 kişi, “Ben varım, o işi istiyorum” dedi…

(Dikkatinizi çekerim, 2000’li yılların başından söz ediyoruz…)

İş ve İşçi Bulma Kurumu…

Bu arkadaşların hepsine bir “başvuru numarası” verdi…

O numaralar, belediyede “kur’a numaraları” ile değiştirildi…

Yeni numara ile herkes kocaman bir salona davet edildi…

İzmir’in 16’ıncı Noteri çağrıldı…

Kur’ada kazananlar…

Sevinç gözyaşlarına boğuldu…

Kaybedenler, belediyeye tek kelime etmedi!

Erdal Başkan, Reis’lik görevini tamamlayıncaya kadar…

Hep bu yöntemi uyguladı…

Bir yakını için iş isteyenlere…

Daima aynı cümle ile karşılık verdi:

“Şansı varsa işe girer…”

Hiç düşman kazanmadı…

Aksine adaletli davrandığı için…

Ve dahi…

Konak Belediyesi’nde böylesi bir yöntem uyguladığı için…

Dönemin Devlet Bakanı Hasan Gemici’den plaket aldı…

Karar verirken “elini vicdanına koyan” belediye başkanı…

Daima kazanıyordu…

***

Bitiriyoruz…

Neyle?

Erdal İzgi’nin, bugünün belediye başkanlarına…

Ders gibi bir “tavsiyesi” ile…

Diyor ki, eski başkan – gazeteci İzgi:

“Ayakkabı, giysi, çanta, forma filan dağıtacaksanız, bunu kimselere göstermeyin… Yaptığınız iyiliği kendinize siyasi prim olarak kullanırsanız, o insanların gururu ile oynarsınız…”

Nokta…

Sonsöz: “Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay’da ara… Gözlerindeki perdeyi arala… / Hz. Mevlana…”