İzmir’i son yarım asırda yöneten…
Belediye başkanlarından hiç biri…
Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın “hazin” halini…
“Kral Çıplak…” dercesine…
Dolaylı yoldan bu kadar “gerçekçi” anlatmadı…
Bi’tek Tunç Soyer…
Damardan girdi:
“Eğer Kemeraltı’nı temiz tutamazsak, ne aydınlatma, ne üstü kapama hepsi palavra! Pırıl pırıl yapmamız lazım… Bazılarımız yere atılan izmaritten, çöplerden, uçuşan plastiklerden rahatsız olmayabilir… Ama bir tık yukarıdaki segment (bölüm) rahatsız oluyor… Çok affedersiniz, (B.k götürüyor’…) diyor ardından çamur atıyor: (Gitmeyin berbat, pislik içinde…) diyorlar…”
Başkan yerden göğe haklı…
Ama…
Önemli bir ayrıntı var…
Çok zarif bir insan olduğu için “dolaylı” konuşuyor…
***
Normal her insan…
Pislikten, çöpten, yere atılan izmaritten, uçuşan plastikten…
Rahatsız olur!
Tarihi Kemeraltı’nda…
Sidik kokan bir duvarın önünden geçen herkes…
Burnunu kapatır…
Havra Sokağı’na çıkan köşede…
İki gündür toplanmayan çöp yığını…
Sizi tiksindirmez mi?
Rüzgarlı havada uçuşan plastik torbalar kimi rahatsız etmez?
Aslında…
“Çarşıyı b.k götürüyor, diyorlar…” lafının adresi…
Segment altı, segment üstü, filan değil…
Doğrudan Tarihi Çarşı’nın esnafını ve…
Kemeraltı’na alışverişe gelen herkesi işaret ediyor…
Şahsen ben…
Mennan’dan başka yerde dondurma yemiyorsam…
Doğal olarak Mennan’ı terk etmeyeceğim…
“Ya sabır…” diyerek, kaldırımdaki çöpün üstünden atlayacağım…
Bunu yaparken de…
Belediye’nin kulaklarını çınlatacağım…
Ondan sonra da…
Yeri geldiğinde Kemeraltı Çarşısı’nın pislikten geçilmediğini…
Eşe, dosta ballandıra ballandıra anlatacağım…
Yok, öyle hemşehrilik adabı…
Yanlış mı?
Değil…
Neden yanlış değil?
O da Başkan Soyer’in verdiği sözde kendini belli ediyor:
“Bu temizlik meselesi için Kemeraltı’na süpürgeciler alıyoruz… Haftaya göreve başlayacak o Kemeraltı’nın süpürgecileri… Biz Büyükşehir Belediyesi için alıp Konak Belediyesi’ne devredeceğiz… Bu arkadaşlar sadece Kemeraltı’nı süpürecek... Fakat onunla da bitmez… Çok affedersiniz ama Kemeraltı’nda ben gözlerime inanamıyorum bu kadar pislik nasıl olabilir?”
***
Tarihi Kemeraltı Çarşısı dediğin…
Şu yaşlı dünyanın…
Parmakla gösterilen sayılı “açık hava çarşıları”ndan…
Neredeyse 300 hektar…
Kimi tarihçilere göre 7.000 yaşında…
Fi tarihini bilmem ama…
En az 400 yıldır nefes alıp, veriyor…
200’den fazla işkolu ve mesleği bağrında yaşatıyor…
En az 5 bin esnaf ve taciri ekmeğini buradan çıkarıyor…
15 bine yakın işyeri vardı, neden şimdi yarısı boş?
***
Çok değil…
40 yıl öncesine kadar bu kentin insanları…
“Kemeraltı’na ineceğiz…” diyerek…
İki gün önceden düğüne gider gibi hazırlanırdı…
Büyük anneye manto bakılacak…
Çocuklar iskender döner yiyecek…
Okul önlükleri seçilecek…
Aşure malzemesi alınacak…
Gelinlik ve damatlıklara bakılacak…
Kuyumcular çarşısına gidilecek…
Hisar Camii’nin şadırvanında dibek kahvesi içilecek…
Öfff, bi’de bayram yaklaşırken görecektiniz çarşıyı…
Otur, anılarını kitap yap…
Başlığı da şu olsun:
“Kemeraltı şıngır mıngır…”
***
Yıllardır Kemeraltı’nın yerini almak için çırpınan…
Çok katlı mega mağaza AVM’lerde...
Yere tüküren, izmarit atan var mı?
Plastik torbaları sağa sola savuran gördünüz mü?
Çocuğuna…
Otopark’taki duvar dibine çişini yaptıran anne göremezsiniz…
Sesinizi yükseltmeye kalkın…
Zarif bir güvenlik görevlisi anında tepenizde…
Bunları yaşayan…
Temiz hava, bol gıda niyetine…
Sadece “üstü açık” diye Kemeraltı Çarşısı’na neden gitsin?
Sırf 100 gram “kına” almak için mi?
Yine de iyi dayanıyor garibim Kemeraltı!
***
Bitiriyoruz…
Neyle?
Tık nefes olmuş medarı iftiharımız çarşı için…
Bir doktor gibi “teşhis” koyan…
Başkan Tunç Soyer’in sözleriyle:
“Temiz olmayan bir mekanı aydınlatın, parlatın mümkün değil… Kemeraltı’nı temiz tutamazsak ağzımızla kuş tutsak bu iş olmaz!”
Eh, ha’di o zaman!
Nokta…
Sonsöz: “İzmir’i AVM’lere mahkum eden, Kemeraltı’nın ta kendisidir… / Bu kez Mevlana değil, bendeniz…”