İzmirliler, Çeşmeliler olarak...
Bizim zerre kadar kabahatimiz yok...
Varsa bile...
Bunun adı...
“Komşu’nun(!) asırlık “kin”ini unutmuş olmamız!”
Cümlesiyle tarihte yerine alır...
***
Kısa geçelim...
Türk Eğitim Vakfı İzmir Şubesi...
Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda...
Eğitim yararına konser organize etmişti...
Milletçe “iyi niyetliyiz” ya...
Anlaşıverdik...
Komşu’nun dünyaca ünlü sesi Despina Vandi’yle...
Parası filan önemli değil...
Pamuk eller cebe...
Yeter ki...
“Türk Eğitim Vakfı” taçlansın...
Eğitim görmeyen genç kalmasın...
***
Çeşme güzel...
Konsere gelenler iki kez mutlu...
Hem eğitime destek veriyorlar hem de Komşu’nun Divası’nı izleyecekler...
Konser başlayacak ama...
İddiaya göre Despina Hanım’ın...
Tam sahneye çıkmak üzereyken...
Ortalığı “Gırgıriye” filminin havası kaplıyor...
İddialara göre...
Komşu’nun şarkıcısı Despina kardeş...
“Sahnede Atatürk posteri ve Türk Bayrağı var” diye sahneye çıkmıyor...
Abovvv!
“Şu çiğliğe bak...”
Demeye kalmadı ve Komşu’nun şarkıcısına...
En büyük dersi...
Çeşme’nin 32 yaşındaki Belediye Başkanı Lal Denizli...
Belki de...
Hayatının en heyecanlı...
Ama...
Bence yine hayatının en anlamlı konuşmasını yaptı:
“Türk bayrağı ve Atatürk'ün posterinin inmesini istiyormuş... (Tiyatrodan yuh sesleri yükseliyor...) Hiç yuhalamayın, bu güzel nefeslerinizi yoracağınız bir insan bile olmadığını düşünüyorum kendisinin... Biz bu toprakları kazanmak için çok fazla şehit verdik ve biz her zaman kardeşliğin ve ebedi dostluğun kazanacağına inanan ve bu inançta olan insanlarız...”
Başkan Lal Denizli de çok heyecanlanmıştı...
Sözlerine şöyle devam etti:
"Hiçbir güç ne bayrağımızı ne de Atatürk'ün posterini indirmeye yeltenemez... Bunu aklından da geçiremez... Hanımefendi ivedilikle bu kentin sınırlarını terk etsin... Sakinlikle, sükunetle... Ama dilerim bir daha gittiği hiçbir ülkede o ülkenin kanla elde edilmiş bayrağını, bir sürü vatan evladını gömdükleri ve onun sembolü yaptıkları bayraklarını indirmeyi aklından dahi geçirmez... Dilerim bu ona tarihi bir ders olur...”
***
Gece bitti ama bu yazı bitmedi...
İzninizle...
Zaman Tüneli’ne girelim ve bir asır öncesine giderek...
Noktayı şöyle koyalım:
***
Takvimler 9 Eylül 1922'yi gösterirken...
Şanlı Türk Ordusu...
26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz...
İzmir’de nihayet bulmuş...
Bu kadim şehir, düşmandan kurtulmuştu...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk de İzmir'e gelir...
Konaklaması için...
Karşıyaka'daki İplikçizade Köşkü ayrılmıştı...
Hatta...
İşgal döneminde Yunan komutan da burada kalmıştı...
Atatürk köşke geldiğinde...
Bir de ne görsün?
Mermer merdivenlere serilmiş kocaman Yunan bayrağı…
Gazi soruyor:
“Nedir bu?”
İzmirliler, açık ve net anlatıyor:
“Yunan Kralı bu eve girerken bu basamaklarda Türk bayrağını çiğnemişti, Paşam...”
Gazi Mustafa Kemal Paşa kaşlarını çatıyor ve emrediyor:
“Hata etmiş! Ben bu hatayı tekrar edemem...
Bayrak bir milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilmez ve çiğnenmez, hemen kaldırınız!”
Nasıl ders ama?
Keşke, bu satırları Yunan Diva okuyabilseydi...
Nokta...
Hamiş: Bir sanatçının adının önünde istediğiniz kadar “Diva”, “Kraliçe” ve “Yıldızların en büyüğü” gibi sıfatlar koysak bile... Kin’le yaşamak daima tehlikelidir... / Anonim...”
Sonsöz: Sezen Aksu İzmirli’dir ve dostumdur... Başı da burnu da diktir...
1993 yılında yarattığı “Kalbim Ege’de Kaldı” şarkısı son bir asır içinde İki komşu ülke (Türkiye ve Yunanistan) için yarattığı bir efsanedir... Ölümsüzdür ve bahse girerim, dün gece Çeşme’yi son dakikada dağıtmaya kalkan Despina Vandi o şarkıyı ezbere biliyor ama inat bu ya... O’nun yerine biz hatırlatalım ilk dörtlüğü:
“Cigaramı sardım karşı sahile... / Yaktım ucunda acıları... / Ağları attım, anılar doldu... / Ağlar hasretimin kıyıları...”
Ah, Despina... Ne yaptın sen?
Burası İzmir...
Hiç mi anlatmadılar sana?