GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
5 Mart 2017 Pazar

Yunanistan’ın Megal-i İdea hayali hiç bitmez - Kıbrıs nereye?/2

Bir önceki "Yunanistan ve Rumların Enosis Hayali Bitmez. Kıbrıs Nereye?/1”adlı yazımı sonlarken; "13 Şubat 2017 tarihli gazete haberlerine göre “Kıbrıs Rum Parlamentosu, kilise önderliğinde 1950 yılında yapılan Enosis’i bütün okullarda kutlanması kararını almış" bulunuyor. Yine 17 Şubat 2017 tarihli gazetelerde  ise Kıbrıs Rum Lideri Nikos Anastasiadis’in KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile yaptığı görüşmede Enosis kararını savunduğu ve kapıyı çarparak masadan ayrıldığını bildiriliyor” demiş ve ayrıca “Her iki ülke ve halkların dostluktan başka çaresi de yoktur. Çünkü, Türkiye ve Yunanistan aynı enlem kuşağında iki ülke olması yanında Ege Denizi’ni de paylaşmaktadır” şeklindeki temel  düşüncemi de  dile getirmiştim.

Bu yazımda da konuya sadece Kıbrıs özelinde değil, Türkiye-Yunanistan ilişkileri bağlamında yaklaşmak istiyorum.

Kanımca temel sorun, Yunan algısındaki Türk imgesinin birçok açıdan sorunlu ve olumsuz bir görünümünden kaynaklanmakta.

Bu algılar arasında; Uygarlığın Beşiğinin Antik Yunan’a bağlanması, Filhellenitik(Yunanseverlik) ve Oryantalizm, Osmanlı Egemenliğine Karşı Gerçekleştirilen Bağımsızlık Savaşı, Megali-İdea Hayali, Yunan Kilisesi, Anadolu Bozgunu ya da Küçük Asya Felaketi, Pontus Soy Kırımı İddiası ve Kıbrıs Barış Hareketi” gibi birbiriyle bağlantılı konular sıralanabilir.

Bu konular arasında öncelikle “Filhellenitik (Yunanseverlik) ve Oryantalizm” ve  “Megali-İdea Hayali” konuları öne çıkmakta.

FİLHELLENİTİK(YUNANSEVERLİK) VE ORYANTALİZM NE?

Bunlardan birisi Filhellenitik (Yunanseverlik) ve Oryantalizm, ikincisi de  Megali-İdea Hayali’dir.

Filhellenitik (Yunanseverlik),genelde Batılılarca körüklenen ve Oryantalizm’le bağlantılı bir konudur. Aslında  Yunanseverlik, Batı’nın Doğu’yu etki altına alması ve denetlemesi için dahice meşrulaştırma ortamı yaratan Oryantalizm ideolojisinin bir sonucudur. Böylelikle bir yandan, emperyalizmin ve Doğu’nun boyun eğmesi için meşrulaştırıcı bir düşünce egemen kılınmış, bir yandan da Doğu’yu Batı’nın edilgen bir karşıtı olarak tanımlanması ya da düşünülmesi ve de ilerlemeci gelişmeyi yalnızca Batı’ya ait bir olgu olarak kabul ettirilmesine olanak sağlayan adımlar atılmıştır.

YUNANİSTAN’IN  MEGAL-İ İDEA HAYALİ HİÇ BİTMEZ

Megali-İdea Hayali ise  "Büyük Fikir, (Yunanca: Μεγάλη Ιδέα)”,Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alarak, Bizans İmparatorluğu’na son verdiği günden beri yürürlükte olan bir Yunan ülküsüdür . Megali-İdea; Yunan milletinin tam istiklâlinin sağlanması, Batı Trakya, Selanik, Ege Adaları, Batı Anadolu ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı, Pontus Rum Devleti’nin kurulması ve son aşamada İstanbul’un işgal edilerek Doğu Roma İmparatorluğu’nun yeniden kurulmasını gibi konuları içermekteydi .

Yunan milliyetçileri Bizans İmparatorluğu’nu bir Helen İmparatorluğu olarak kabul ediyorlardı.

Bu amaç için çalışan Rum milliyetçilere, Osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen İngiltere, Fransa ve Rusya gibi büyük devletler de destek vermişti. Anılan devletlerden destek alan Rumlar 1820 yılında ilk isyanlarını başlattılar ve 1829 yılında imzalanan Edirne Antlaşmasıyla bağımsız Yunanistan’ın kurulmasına karar verildi. Böylece Osmanlı Devleti’nden bağımsızlık elde eden ilk azınlık olan Rumlar ilk hedeflerine ulaşmıştı.

Ancak Megal-i İdea hedefi, Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Kurtuluş Savaşı ile yarım kalmış ve gerçekleşme olanağı bulamamıştır.

Bununla birlikte ırkçılığına değin dayanan Yunan milliyetçileri tarafından Megal-i İdea Hayali sürdürülmektedir.

Bunun sonucu olarak, Yunanistan  Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türkleri, Türk olarak kabul etmemekte, Türk” azınlıktan “Müslüman diye söz etmektedir. Yunanistan Türklerinin   eğitimden, imara, kültürel haklardan, kimlik sorununa, ekonomiden siyasal haklara varıncaya kadar birçok sorunu vardır. Ancak en önemlisi, uygulanan asimilasyon politikasıdır. Yunanların, Türkleri etnik ve kültürel olarak yok etmeyi hedef alan asimilasyon politikası, Türklere ait kültürel maddi ve manevi değerlere yönelik soykırımcı kültürel asimilasyonunu da içine almaktadır. Yunan resmi makamları Türk etnik azınlığının Osmanlı döneminden kalan mimari eserlerin onarımına da bilinçli olarak izin vermemektedirler.

Kısaca şu gözlemlenmektedir: Sorunlu ve olumsuz olan Yunan Algısındaki Türk İmgesi değişmediği süre, Türkiye-Yunanistan  ilişkilerinin  Kıbrıs dahil, kalıcı ve eşitlik temelinde bir dostluğun kurulması üzülerek söylemek zorundayız ki söz konusu ol(a)mayacaktır.