GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
20 Temmuz 2016 Çarşamba

Türkiye kadınlar cumhuriyeti

Türkiye’de neden ‘darbelere dayanıklı’ bir düzen inşa edilemiyor sorusunun cevabını, darbeden tutuklananların resimlerine bakarken buldum. Bu buluşumun hikayesi,  Arşimet’in ‘evraka evraka’ (buldum, buldum)  diye bağırarak keşfettiği, kitlenin hacim yasasını bulma öyküsüne benziyor biraz.

Medyada yer alan fotoğraflara göz gezdiriken aklıma bir şey takıldı; darbe teşebbüsünde bulunanlar ya da tutuklananlar arasında bir tek kadının bile ismi geçmiyor.

TBMM’ni bombalayan ya da sivil vatandaşın üzerine ateş açanlar arasında da kadın figürüne şimdiye kadar rastlamadık.

Ümit ediyorum ki darbeyi planlayanlar arasında da bir kadın yoktur!

Öyleyse diyorum; Türkiyede’de hukukun üstünlüğü, demokratik bir anayasa, insan haklarına saygılı bir toplumsal örgütlenme gibi konular tartışılmadan önce yapılması gereken daha önemli bir konu var: Türkiye’de kadınlara, bu günden itibaren bütün bürokratik, askeri ve sivil yönetim kadamelerinde, erkeklerle bire bir oranda yetki ve iş imkanı verilmesi.

Örneğin, komuta kademesinde kadın subayları olan bir ordu, kolay kolay sivil vatandaşların üstüne ateş açma emri vermezdi diye düşünüyorum... Keza havadan uçaklarla, kendi evlatlarının üzerine bomba atılmasına da razı olmazdı. Darbe emrini veren komutanlarına, ilk karşı çıkan erler de kadınlar olurdu muhtemelen...

Bu zamana kadar, bu ülkenin erkekleri tarafından yönetildik. Cuntaları yapanlar, tecavüz edenler, boğaz kesenler, kendi evlatlarının kanını içenler hep erkekler değil mi?

Kurtuluş savaşımızda, zor geçen tüm yokluk ve sıkınıtılı günlerimizde, kadınlarımız özveri, mücadele ve dayanışmalarıyla tarihe geçen destanlar yazmışlardır. Kadınlarımızın onurlu ve övülesi dik duruşları olmasaydı, bu toplumun erkekleri şimdiye kadar bin kere birbirlerini boğazlamış, bin kere bu ülke parçalanmıştı.

Şurası bir gerçek ki; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Laz, Alevi, Sünni, Şafi her türden etnik köken, mezhep ve dinden kadınların birbirlerinin çocuğuna meme vermesi, birbirlerine mantı açmayı ya da dolma sarmayı öğretmesi, biri pazara giderken diğerinin pazara gidenin bebeğine bakması, Hiristiyan olanın Müslüman olanın mevlüdüne gitmesi, eşarplı olan ile eşarpsız olanın yan yana kilim dokuması, Kuran okuyan ile okumayanın çocukları askere giderken beraberce uğurlayıp dua etmesi, ölümde birbirinin omuzuna yaslanarak göz yaşı döküp, düğünde beraberce kına yakması sayesinde, bu ülke bunca savaş ve şiddete rağmen, hala Anadolu coğrafyasındaki varlığını sürdürmektedir...

Bu nedenle, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi reformlarla yeniden dizayn edilmesi falan gibi terminolojilerle uğraşmaya gerek yok. En basit çözüm, en somut şekilde elle tutulan ve gözle görülen çözümdür. Ben derim ki şimdi sıra; cumhuriyeti Türkiyenin kadınlarına teslim etme zamanıdır!