GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Hakan Tartan
YAZARLAR
25 Mart 2022 Cuma

Tarımda ve elbette bütçede zor hesap!

Şöyle bir değerlendirme vardır; “Çok gelişmiş ülkeler, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, az gelişmiş ülkeler…”

Aç - sefil- yoksul ülkeler demekten de kaçınırız nedense…

Oysa durum buysa, gerçeği ortaya koymaktan neden korkulur ki!

Dünyadaki ekonomik, iklimsel ve sosyal gelişmeler bu “kategorize sistem”de  önemli değişiklikler yapacak kuşkusuz… Açla tok, zenginle fakir arasındaki uçurum büyüyecek en basit anlatımla…

Göçler ciddi sorun. Gıdaya erişimde büyük sıkıntılar yaşanıyor. Kaynaklar hızla tükeniyor. Susuzluk, kuraklık bu yüzyılın baş belası… “Hoyratça tükettiğimiz dünyamız”dan gelecek kuşaklara “acı armağanımız” her anlamda kıtlık.. Her boyutta sancı!

Bir de savaşlar körükleniyor “bunca acıya, yokluğa rağmen”. Savaş olsun da silah sanayi kazansın, süper güçler “extra - ultra süper güç” olsun..

Dünya kaybedecek, gelecek kaybedecek!

Kimin umurunda!

Diriliş NATO! Diriliş savaş!

Öyleyse yıkıl dünya!

Beslenme sorunu da büyüyor. Afrika ve Asya kıtalarında tablo vahim..

Bize de eskiden okul kitaplarında öğretilirdi; “Türkiye’miz kendi kendine yeten 7 ülkeden biri”

Çocuktuk, “Hocam diğer 6 ülke kimler?” diye sormadık… Öğretmenlerimiz de söylemedi.
Bu kendi kendine yeten ülkeleri de merak etmiyorum. Ben kendi önüme bakıyorum; bizim durumumuz ne?

Kendi kendimize yetmediğimiz ortada. 100’den fazla ülkeden ithalat yapıyoruz; muzu, kajuyu, hurmayı, goji beriyi(!) geçtim; buğday, arpa, ceviz, elma alıyoruz elma!

Ekonomik sorunlar, gıda milliyetçiliği, iklimsel kriz ve pandemi fırtınalarında üretimde, elbette tarımda yaşanan darboğaz ortada.

Rusya ve Ukrayna savaşının sadece ekmeğe yansıması bütçeleri sarstı. Ramazan pidesi 6 lira, ekmek de “5 lira yolculuğu”nda...

Akaryakıt, gübre, tohum ve ilaç da artış en az yüzde 100. Üç-beş kata yükselen girdiler de var.
Hal böyle olunca “fiyatlar malum”. Ateş pahası, astronomik.

Bu işi bilen biri olarak söylüyorum; kalıcı çözüm bulunmazsa mayıstan itibaren ette, sütte, meyve ve sebzede, şeker ve türevlerinde sürekli yükselen fiyatlarla karşılaşacağız.

Peki çözüm? Benim yazılara bir göz atsın “devlet büyüklerimiz”.. Sadece hal-i pür melali yok tarımın, çiftçinin, çözüm de var. Kısaca söyleyeyim; üreticiye doğrudan destek. Tohum, gübre ve enerji girdilerinde. Tarımsal planlama ve anlaşmalı üretim. Ne ekeceğini, kime hangi fiyattan satacağını bilmek. İthalata giden parayı üretici ve çiftçiye yansıtmak. Kooperatifleri ve kooperatifçilik sistemini geliştirip her kentte o yöreye üretim yapacak köykentler oluşturmak..

Zor mu? Bilen, liyakati olan ve toprağı seven insanlarla kısa sürede! Hem de büyük başarıyla..

Tarımda, üretimde zor günler kapıda. Bütçeler de çok zorlanacak çok!

Kimse Marie Antoinette şakalarına da takılmasın; “Kimsenin pasta yiyecek hali filan da yok”

“Bir şey yemesin efendiler” de denmeyeceğine göre!