31 Mart seçimlerinin yerel ve uluslararası yorumlarında sonuçlardaki temel etkinin “emekliler” ve “tencere”olduğu iddiaları öne çıkıyor. Biz ömrümüz boyunca memlekette ters giden bir şeyler gördüğümüzde, “Ülkeyi gençler kurtaracak” derken; emekliler, “Durun hele, biz daha ölmedik” dedibence seçimde…
Elbette bu seçimden okunacak mesaj çok.
Emeklilere hemen iyi haber gelmesi zor görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gece yarısı konuşmasında verdiği “Ne iyi ki dört yıl seçim yok” mesajına bakarak emeklilere bugünden yarına bir fayda çıkacağını sanmıyorum.
Erdoğan ve ekibinin öncelikli mücadelesi elbette ekonomi alanında olacak. Faizler nereye gidecek, enflasyon nereye evrilecek göreceğiz.
***
Kazanan CHP kaybeden AkParti… Ama en önemlisi son yılların en düşük katılımlı seçimini geride bıraktık…Katılım oranı yüzde 74… Mayıs 2023’te bu oran yüzde 87 idi. Bu kez gitmeyen 8,5 milyon seçmen kim. Tüm siyasi partiler bu insanların kim olduğunu sıkı araştırmalılar.
CHP Ecevit döneminden sonra (1973) ilk kez bu oy oranını yakaladı. Genel seçimlerdeki 52-48 oranındaki iktidar lehine denge muhalefet lehine döndü.
Ve bu sonuçla CHP’de Özgür Özel’in hiçbir liderlik sorunu olmadığı ortaya çıkmıştır. 2028’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar da partide yeni bir arayış olmaz. Kılıçdaroğlu’nun yanında konuşlananlar için bu iyi bir haber değil tabii ki…
AK Parti ve CHP’den sonra sıralamada YRP geliyor. MHP ve DEM yönetimlerinin ise sonuçlardan mutlu olacağını hiç sanmıyorum.
İYİ Parti ve genel başkanı tarihe karışmak üzere. Akşener istifa etmez ise son daha da yakınlaşır. Anlaşıldı ki geçen yıl ittifakın kaybettiği 14 Mayıs seçimlerinin de birinci sorumlusu Akşener’dir…
Sonuçta sayısı azalsa da seçmenler siyaseti, siyasi iktidarı ve gücü 31 Mart’ta dengelemiştir…
***
Belediye başkanlıklarında ülkenin nüfus ve ekonomik gücünün yüzde 70’sini barındıran iller CHP yönetimlerine geçti. Hem bu kez belediye meclislerinde de sorun yok.
Dünya değişti. Bir yandan demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar, bu gelişmelerle birlikte özgürlükleri ve katılımı genişletecek yeni anlam ve içerik kazanırken diğer yandan dünyanın hemen her yerinde sağ-aşırı sağ düşünceli partiler seçim kazanıyorlar.
Öte yandan bilinçli toplumlar, temsili demokrasinin sınırlı özgürlüklerinden doğrudan demokrasinin katılımcı ortamına geçiyorlar. Çağdaş ülkeler demokrasi, insan hakları, hukuk ve ekonomi alanlarındaki gelişimlerini sürdürerek geleceğe güçlenerek ulaşacak; buna uyum sağlayamayan toplumlar ise edilgen ve zayıf bir rol üstlenecekler. Bu pencereden bakınca CHP’nin bu başarısını ülkemiz için de önemli bir fırsat olarak görüyorum.
***
Özgür Özel imzası ile yayımlanan “yerel seçim bildirgesini” seçilen başkanlar ve meclis üyeleri kesinlikle masalarının üzerinden ayırmamalı.
Başarının anahtarı bu bildirgede.
CHP bildirgesinde“Demokratik ve KatılımcıBelediyecilik” diyerek şu düşünceleri ortaya koymuştu: “Kentlerimizi halkla birlikte yöneteceğiz.Bunun için mümkün olan en geniş katılımmekanizmasını oluşturacağız. “PlanlamaAjansı” ve “Kent Konseyi” gibi kurumlarıtüm kentlerde hayata geçireceğiz.Katılımcı yönetim için yerel meclisleri vemuhtarlıkları etkin kılacağız. Ortak akılplatformlarını hayata geçireceğiz. Vekaletbelediyeciliği yapmayacağız. Kentlerimizitalimatlarla, emirlerle, güç odaklarıylayönetmeyeceğiz.Şehirlerin sorunlarını, ihtiyaçlarını,imkanlarını ve fırsatlarını konuşupkararlaştırmak üzere mahalle, semtve şehir forumlarının oluşmasınısağlayacağız. Böylece yerelin ihtiyaçlarınıo yerin sakinleriyle birlikte tespit edip,ihtiyaca göre icraat yapacağız.”
CHP’li başkanlar bu metne sadık kalırlarsa sürdürülebilir bir başarıyı da sağlayabilirler. Anahtar budur!
Seçim sonuçlarını değerlendirmeye devam edeceğiz.