Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın eşi, Dr. Cihan Sedat’ın, “Piramit Yolu’nda Aşkın
ve Devrimin Hikayesi” adıyla çevrilen kitabını… yıllar önce okurken, bir yerinde şöyle yazıyordu ;
‘Bu kitabı okumayı bitirdiğinizde… Dünyanın çok güzel bir köşesi olan ülkemizi, daha iyi anlayıp ziyaret etmeye geleceğinizi… ümit ediyorum.’
Açımızdan ümit ettiği gibi oldu zaten de. Bir kaç gün önceki ölüm yıl dönümü nedeniyle Enver Sedat suikastını… Akademisyen de olan ve Temmuzda
vefat eden… Eşinin gözünden,
Ufak katkılarımızla yazalım istedik…
***
Cemal Abdünnasır... 1942’de Ordu içinde, ‘Hür Subaylar’ örgütünü… kurmuştu.
Enver Sedat’ta, bu örgütün içindeydi.
Hür Subaylar, rüşvet, sefahat ve acılara duyarsızlıkla suçlanan Kral Faruk’u devirip, ülkeden kaçırtınca… Cumhuriyet kurdular. Nasır’ı da… Cumhurbaşkanı seçtiler.
Nasır, Süveyş kanalı’da dahil, ulusallaştırma sürecini tamamlamıştı.
Artık, devrimci, milliyetçi ve sosyalist bir liderdi !
Ama, 5 Haziran 1967’de İsrail’e mağlup olunca... Araplarda bir mutsuzluk başladı.
İhvan da... Tesettürü zorunlu kılmasını , Kadınların sokakta başını örtmesini istedi.
Nasır’a karşı bir suikast teşebbüsü oldu.
Enver Sedat da... Mahkeme üyesiydi. Yargılama sonucunda... Müslüman Kardeşler’den 6 kişi idama mahkum edildi.
Enver Sedat için de… tehditler başladı !
Nasır 1970’de kalp krizinden ölünce,
Enver Sedat... Cumhurbaşkanı seçildi.
Mısır ordusu, 6 Ekim 1973 günü Süveyş Kanalını geçerek... İsrail’in işgali altındaki toprakları geri aldı.
O gün artık... Milli bayram oldu !
Camp David barış anlaşmasıyla,
Sina Dağını da… İsrail’den geri aldı.
Sina da… kutsal bir dağdı ;
Hz. Musa’ya On Emir, Sina Dağından gönderilmişti.
Kutsal ateşi… orada görmüştü.
Hz. İsa’da, Filistin Kralı Herod’dan kurtulmak için… oradan kaçmıştı.
Ne var ki, Sedat’ın İsrail parlamentosunda konuşması ve onlarla barış antlaşması imzalaması... radikal dincilerin ve kimi Arap ülkelerinin tepkisini çekmişti…
Cumhurbaşkanı Enver Sedat, her yıl yapılan yıl dönümü kutlamaları için o gün de tören yerine geldi... Öndeki yerine yerleşti. Önceden gelen, arka taraftaki
eşi ve torunlarını gördü. Onlara el salladı, mutlu mutlu… gülümsedi.
Tören başladı…
Jetlerin gürültüsü sırasında, tribünlerin tam önünde askeri bir kamyon durdu… Kamyondan atlayan biri subay, ikisi er,
üç asker, ellerinde makineli tüfeklerle trübünlere doğru koşmaya başladı…
Enver Sedat o anda… Korumalara ‘durdurun’ işareti verse de, aynı anda el bombaları patladı... Ortalığı toz duman kapladı. Çığlıklar arasında kurşunlar vızıldadı... Ortalık yerle bir oldu.
Eşinin ve küçücük torunlarının keskin çığlıkları duyuldu... Dedelerinin etrafa savrulan sandalyelere sıçramış... kanları görüldü ! O gün 6 Ekim 1981 günüydü…
Facebook sayfalarında da vardı.
Yargılama da Hakim katile sordu :
Sedat’ı neden öldürdün ?
Katil : Çünkü laikti.
Hakim : Laik ne demek ?
Katil : Bilmiyorum !
Eşine göre olay…
Örgüt değil, bir kaç akıl hastasının işiydi.
Ama 1988 Nobel Edebiyat ödüllü, Mısır’lı
Necib Mahfuz’a göre… olay öyle değildi.
Zafer günü… Kara günüydü !
İyi Pazarlar…