GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Kasım 2014 Cuma

Saray payı!

Gündem öyle hızlı değişiyor ki; ‘2015 hesapları’ dizisine bir kaç gün ara verip, ‘sıcak gündeme’ dair kalem oynatmak mecburiyetindeyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tanımlarken eskiden beri iki özelliğinin altını kalın bir çizgiyle çizmişizdir.
1 - Ne olursa olsun gündemi belirleyen olmak ister.
2 - Sadece kendi partisini değil ötekileri de yönetmeyi hedefler. Çoğu zaman da başarır.

Bazılarımız zannetti ki Erdoğan Cumhurbaşkanı olunca bu durum değişecek. Öyle olmayacağını, bilakis Erdoğan’ın her iki husustaki iddiasını daha da güçlü bir şekilde sürdüreceğini çoğunuz gibi ben de tahmin ediyordum.
Gelinen noktada yanılmadığımı/zı görmüş olduk.

Davutoğlu ne kadar çırpınırsa çırpınsın...
Erdoğan ipleri bırakmıyor.

Hiç bir şey yapamazsa ‘bin odalı sarayı ile’ gündeme oturmayı başarıyor.
Muhalefetin diliyle AK Saray...
Zaman zaman müdahil olsa da Erdoğan ‘AK Saray’ tartışmalarını belirli bir mesafeden takip ediyor.
Ve muhtemelen saha araştırmalarıyla durumun halk nazarındaki karşılığını ölçmeye çalışıyor.

Bu konuda iki görüş var.
Muhalefete göre AK Saray Erdoğan’ın sonu olacak.
Ekonomik göstergelerin S.O.S verdiği, enflasyon, büyüme oranlarının aleyhte seyrettiği, fiili ekonomik daralmanın hemen her sektörde hissedildiği süreçte 1,3 katrilyonluk saray, 300 trilyonluk uçak tabi ki göze batacaktır. Yakın zamana kadar malum sarayı sadece imar durumu açısından eleştiren muhalif kesim dudak uçuklatan maliyete ilişkin çıkışlarla AK Parti surlarında gedik açmaya çalışıyor.
Peki, dudak uçuklatan maliyet bu surlarda gedik açabilir mi?
İşte bu sorunun yanıtı da ikinci görüşü açığa çıkarıyor.
Benim de kişisel görüşüm üç aşağı beş yukarı böyle...
Bu sarayın Erdoğan’a ve de temsil ettiği yapıdan oy götürmek şöyle dursun oy getirme ihtimali var.
Hem de hiç tahmin etmeyeceğiniz kadar fazla...
Tek şartla...
Ekonomi takla atmazsa...
Ekonominin freni patlamazsa... 
Şu anda ülke ciddi bir ekonomik darboğazın içinde…
Ama yoksulun iktidarın sigortası olduğu güzel ülkemde o saray doğru bir halkla ilişkiler projesiyle AK Parti gemisinin yelkenine rüzgar taşıyabilir.
Ne yaptığınızın değil nasıl anlattığınızın önemli olduğu günümüz şartlarında Erdoğan, şu an ‘eksi gibi’ görünen tabloyu kendisi için artıya çevirebilir.
Hem de tereyağından kıl çekmek kadar zahmetsiz bir şekilde...
Çünkü Erdoğan çok iyi biliyor ki, biz imparatorluk mirasçısı bir ülkenin evlatlarıyız...
Şatafatı severiz.
Her ne kadar ecdadımız padişahlar İstanbul’daki sarayları ağırlıklı olarak devletin duraklama-gerileme-lale dönemlerinde yapmışlarsa da...
Milletin ekonomik açıdan inim inim inlediği dönemlerde dünyaya ‘yıkılmadık, ayaktayız’ mesajı vermek için gösterişli, çok odalı denize nazır saraylar inşa ettirmişlerse de ağırlıklı olarak...
Eleştirmek şöyle dursun, her biriyle ayrı ayrı gurur duyar, o şatafatlı geçmişin parçası olmakla övünürüz çoğu zaman...
Erdoğan yavaş yavaş milletin o bilindik damarına şırınga etmeye başladı.
-Babamın malı mı olacak, milletim kullanacak...
-Türk devletinin temsil makamı olacak...

Bu iki çıkış yarınlarda seçim meydanlarındaki savunun özeti aslında...
Diyecek ki Erdoğan,
-Denizin altından tüneller geçirdik, Marmaray’ı yaptık.
-Üçünçü köprü, üçüncü havalimanı...
-Bilmem kaç kilometre duble yol, otoyol...
-Bilmem ne kadar tesis, tünel vs...
Bu kadar işin üzerine Türk devletinin temsili için bir saray yapmışız çok mu?
Meydanlar ne mi yapacak?
(Ekonomi takla atmazsa... ) Avuçları acıyana kadar alkışlayacak.
İçinde imparatorluk ruhunu taşıyan, ABD, AB gibi emperyal yapıların gölgesinde yılardır ezilen, mandadan hallice durumuyla içten içe ‘beyaz saraya’ gıcık olan, anti emperyal ruhunu içinde yaşattığı eziklik duygusuyla sarmayan bu millet bin odalı sarayı bağrına basarsa kimse şaşırmasın.
Efendim sarayın elektrik faturası 700 bin liraymış...
Nasıl ödenecekmiş?
Düşündüğünüz şeye bakın Allah aşkına...
Memleketten ziyaretime gelen babamın basit bir önerisi var bu konuda.
Elektrik faturalarına ‘saray payı’ olarak ilave edilsin.
‘Saray payı’ yazmaktan imtina edilirse ‘küçük harfle’ S yazsınlar yeter...
Nasılsa elektrik faturasıyla neleri ödemiyoruz ki...
Koca TRT’yı taşıyoruz TRT payıyla...
Kayıp kaçak payıyla bütün hırsızların yükünü sırtlıyoruz.
100 liralık faturadan 9 kalemde 40 lira vergi ödüyoruz.
Saray payı da eklenmiş çok mu?
*
Şaka bir yana hiç de fena bir öneri sayılmaz bu.
Patenti babam Sezai Yaldız’a aittir ha!