GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
27 Mayıs 2018 Pazar

Ölmek unutulmak değil, asıl unutulmak ölmek!

Ömrü vefa etseydi…

Tam dört ay sonra 80’inci yaşını kutlayacaktı…

Türkiye’nin belki de “en özel” erkek sesi…

Tanju Okan’ın…

Dört gün önce (23 Mayıs) aramızdan ayrılışının…

22’inci yılıydı…

Ne televizyonlarda anıldı, ne de radyolarda…

“O davudi ses nasıl unutuldu?” diye içimden geçirdim…

“Kadınım” şarkısındaki…

Yaşamadan yazılması mümkün olmayan…

Bir erkeğin kaybettiği kadınına seslenişini…

 

“Eşyalar toplanmış seninle birlikte…

Anılar saçılmış odaya her yere…

Sevdiğim o koku yok artık bu evde…

Sen Kadınım…”

 

***

 

Aslında “Kadınım” şarkısı…

Film olacak kadar ilginç bir öyküye sahip…

Anlatmaya değer…

Tanju Okan, 30’lu yaşlarında…

İstanbul Tarabya’da yaşayan zengin bir ailenin kızına aşık olur…

Kız da O’na çılgınca bağlanır…

Ancak kızın ailesi bu aşk’a ne hikmetse karşı çıkar…

Sonunda kızı, “Tanju’yu unutsan” diye…

Amerika’ya yollamaya karar verirler…

Tanju Okan, bunu duyunca köşkün önünde nöbet tutmaya başlar…

Ancak nereden bilsin ki…

Köşkün bir de arka kapısı olduğunu?

Ailesi, kızlarını bir gece yarısı kaçırıp Amerika’ya yollar…

Ünlü sanatçı buna dayanaz…

O günden itibaren sadece alkolü dost kabul eder…

Derdini içki şişeleri arasında unutmaya çalışır…

 

***

 

Böyle duygu yüklü şarkı sözleri artık yazılamıyor…

Kimse de sebebini araştırmıyor…

Yetenekli “yıldızcıklar” var ama…

Kolay mı, bir Tanju Okan olabilmek?

Kolay mı?

Yıllarca dillerden düşmeyen…

“Hasret”… “Öyle Sarhoş Olsam Ki”… “Kime Ne”... “İki Yabancı”… “Hancı”… “Deniz ve Mehtep”… “Çal Çingene”“Şerefe” ve “Kemancı” gibi şarkılara imza atmak?

Eğer cevabınız…

“Tabii ki, kolay değil…” ise…

O zaman ben de haklı olarak sorarım…

“Bu kadar çabuk unutulmak reva mı?”

Madem söz bizim “çabuk unutan vefasız” yanımıza geldi…

Minik bir bilgi notu…

Rock’ın Roll’un kralı Elvis Presley

41 yıl önce…

42 yaşında iken öldü…

Amerika hala O’nu ölüm yıldönümünde…

Şarkıları ile yad ediyor…

Daha yeni “Elvis Belgeseli” yaptılar…

Haziran’da tüm ülkelerde gösterime girecek…

 

***

 

Biz dönelim Tanju Okan’a…

İzmir’in “Yeşil Cenneti” Tire de doğmuştu…

İzmir’in bir diğer Cennet’i Urla’da son nefesini verdi…

Babası müzik öğretmeni olmasaydı…

Acaba bir Tanju Okan olabilir miydi?

Olurdu…

Çünkü daha lisedeyken orkestra kurmuştu…

Manisa’nın antik çağdaki adından esinlenerek…

“Magnesia Orkestrası”nın lideriydi…

Manolya Çay Bahçesi’nde mızıka çalıp şarkı söylerken…

Henüz 17 yaşındaydı…

Askerliğini yaparken üç ay içinde Orduevi’nin assolisti oldu…

Sonra bi’daha…

Kimse O’nu tutamadı…

Sayısız plak yaptı…

Melankolik tarzı ve güçlü sesi ile…

Türk Pop Müziği’nin köşe taşlarından biri oldu…

Onlarca filmde kadınların kalbinde taht kurdu…

Unutulmaz bir “star hayatı” yaşadı…

Alkışa doydu…

Şöhretin zirvesinde…

Siroz’a yakalandı…

Daha 58 yaşındaydı bizlere veda ettiğinde…

Urla İskele’ye yolunuz düşerse…

Heykelini görün, İskele Kabristanı’ndaki kabrine…

Bir karanfilcik bırakın…

Bir fatihayı da esirgemeyin…

 

Sonsöz: “Ölmek unutulmak değil, unutulmak ölmektir…”