GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
5 Kasım 2013 Salı

Odunlar sizin gavurlar benim olsun!

Her ulustan belediyeci çıkar ama Türklerden çok zor.
Kürtlerden ise hiç çıkmaz! Şimdiye kadar çıkmayan bundan sonra çıkar mı, bilemem!
O kadar da karamsar olmaya gerek yok, diyeceksiniz. Haklı olabilirsiniz. Ama durum gerçekten vahim!
Az değil; çok çok vahim!
Sorunun ciddiyetini kavrayamayanlar bu sözüme kızacaklar!
Kızsınlar!
Ben de onlara kızıyorum!  
Ben söylediğim sözün doğru olup olmadığına bakarım!
Gerisini, gocunanlar düşünsün!
 
Yakın tarihte 7 ülkeyi gezdim. Kentleşme Tarihi ve Modelleri konusundaki araştırmalarımı ve geçmiş yıllardaki yurt dışı araştırma gezilerimi de katarak diyorum ki“Biz Türkler, adam gibi bir belde/ilçe/il kuramayız!
Kimse alınmasın!
 
Bu konuda Ruslar bizden çok iyiler!
Bunu kabul edelim!
Çarlık rejimini yıkan Bolşevikler, devrimin kendine özgü mimarisini yaratmak için çok çabalamış ama geniş yollar ve meydanlardan fazlasını yapamamışlar! Bütün süslemelerde Çarlık Rusyasının ezici etkisi var. 
 
Dünyada bu konuda başka yetenekli uluslar da var. Amsterdam, Roterdam, Hamburg, Paris, Londra, Viyana… Bu kentlerin tarihi Venedik, Genova, Floransa, Barselona… kadar değil!
 
Bizler bin yıl önce kurulan bir Venedik’i ancak cennette düşleyebiliriz! Bir Floransa’yı da…
 
Millet olarak birbirimizi övmeye; rakiplerimizi yermeye çok yatkınız. Ama iş yanlışımızı, eksiğimizi görmeye gelince tavrımız birden değişiyor:
Kabul etmiyoruz ve her birimiz her şeyden anlayan, her şeyi hemencecik çözenlerden oluyoruz.
Sahi biz neden böyleyiz!?
 
Gerçeği, sadece gerçeği görelim:
Bu ülkenin kahir ekseriyetini oluşturan Müslüman unsurlar, gayrimüslimlerden yardım almadan mühendislik çağında bir eser inşa edemedi, bir belde dahi kuramadı.
Hakikaten bu konuda Osmanlı’dan geriyiz!
Arada bir “Projem var!” diyenler olduysa da bir kısmını kabul edelim anlayamadık; kolay anladıklarımız da “rantçı” çıktı!  
 
Osmanlı Devleti, hatta ondan öncekiler de, önemli eserlerini insanların dinine ve ırkına bakmadan işi ehline yaptırdılar. Tarihte “Müslüman mimar” olarak bilinenlerin çoğu mesleği ya Müslüman olmayan çevrelerden öğrendiler yada sonradan Müslüman oldular.  
Bazı eserler ise yabancılara yaptırıldı. Atatürk ve Demokrat Parti’nin tercihi de yabancılardan yanaydı.
 
Geçen yazımda “aday mı, odun mu!” demiştim. Örneği CHP üzerinden vermem, bazı dostlarımı üzmüş olabilir. Haksız da sayılmazlar. Bir kusur milletin tamamında var ise bunu CHP üzerinden örneklemek pek insafa sığmaz!
Nasıl olduysa benim insafa sığdı!
 
Görüşümü netleştirerek diyorum ki:
Kim ki; “Çöpü bir şekilde toplatırız; biz imar işine bakalım!” diye düşünüyorsa…  
Kim ki; “Kat karşılığı inşaatçılığı kentsel dönüşüm!” sanıyorsa…
Kim ki; “Belediyeciliğin okulu yoktur; binaen aleyh seçildikten sonra öğrenilir!” düşüncesindeyse…
Kim ki; “Bilgisiz ve görgüsüz olmayı eksiklik görmüyorsa!”… bu ve benzeri nice kabak gibi kusurları sırıtarak geçiştiriyorsa…
Bizden değildir!”
 
Bu konuda çok netim; ülkeye daha fazla zarar vermeyelim, Osmanlı Padişahlarının, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Menderes’in yaptığı gibi ya devşirmelerden ya da yabancı mimar ve mühendislerden yararlanalım.
 
Anıtkabir’in mimarı bile Yunanlı ise durup düşünmemiz gerekmiyor mu?!
 
172 üniversitemizin şu kadar mimarlık ve mühendislik bölümü hocası ve mezunu ve dahi her biri bakanlık bütçesi büyüklüğündeki çok sayıdaki Oda yönetimi ve üyeleri ne olacak diye kaygılanan varsa tabii ki, hakları ve hukukları inkar edilecek değil!
 
Şu kadar tahsilden sonra hala bir belde kurulamamışsa bu ülkede demek ki, sorun bilgide değil; görgüde! Bu insanlar yabancı mimarların ve mühendislerin cennet vatanımızda yapacakları nazım imar planlarında, altyapı, konut, işyerleri ve kamu binalarında sergileyecekleri mimari ve mühendislik ve dahi müteahhitlik performansları ile belki bizleri bir nebze de olsa utandırırlar.
 
Utanırız da, şimdiye kadar bu cennet vatana yapamadığımız eserleri belki bundan sonra yapmaya çalışırız. Bu beldeleri yöneten adam akıllı başkanlar oluruz.
 
Ben bu konuda hakikaten çok ciddiyim:
Bizim bu ülkeyi terk edip giden Rum ve Ermeni mimarlara ihtiyacımız var!
90 yıl geçti, “Gelin, görün!” diyebileceğimiz bir belde dahi kuramadık!
Sizin anlayacağınız sevgili gavurlarım, biz geçen 90 yılda tam anlamıyla “sıfırı!” çektik.
Bu ülkenin kapılarını sizlere sonuna kadar açıyorum. Gelin kendinizi de kurtarın, dini ile gurur duyup ama dinine katkısı olmayan Müslüman okumuşları da!
 
Sevgili gavur dostlarım!
Geçen hafta Cumhuriyetimizin 90. yılını “Yüzyılın en büyük alt yapı yatırımı Marmaray”ı işletmeye açarak yaptık. Üç beş, en fazla on yıl sonra “Asrın!” diyebileceğimiz 8-10 yatırımı daha işletmeye açacağız. Belki 21. yüzyıl Türklerin yüzyılı olacak!
 
Bunları sizin yokluğunuzda, Avrupalı, Japon, Çin vs. işbirliği ile yapıyoruz. Kimsenin aklına yurt dışından bir belediye başkanı getirmek gelmiyor. O nedenle sizlerin bu işe ön ayak olmanız, eski vatanınıza avdet etmeniz, vatandaşlık hakkı alıp seçen ve seçilen olmanız gerekiyor.
 
90 yılda yaklaşık yap yıklarla 20 milyon konut, işyeri ve kamu binasını bilmem kaç kez değiştirilen veya tadil edilen kent nazım imar planlarına uygun veya değil, umursamadan inşa ettik. Ama bu kadar yapı arasından bir tanesini dünya turizmine tanıtamadık!
Tanıtım beceriksizliğimizden değil; tanıtmaya değer bulamadığımızdan!
 
Biliyorsunuz, Türkiye eski Türkiye olmadığı gibi Müslüman da eski Müslüman değil!
Sizden sonra bizlere bir şeyler oldu! Türk – Kürt diye bir mevzu çıktı, tutturduk gidiyoruz. Bunun ne Türke ne Kürde bir faydası oldu. Biz bu konuları kapatmak, herkesle yeni yeni ve pırıl pırıl sayfalar açmak istiyoruz.
Bırakalım eski basit dargınlıkları, bu cennet vatan sadece şimdiki değil, eski bizlerin de vatanı!
Yepyeni bir Türkiye’yi kurmak için vergi tabanında ve gönüllü askerlik hizmetinde buluşabiliriz!
Yeni Türkiye’nin, eski ve yeni bizlerle çok daha iyi olacağından eminim!
İnanın her şey daha güzel olacak!