GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
3 Ocak 2014 Cuma

Öcü kelimeler ya da zalimin gücü kelimeler

Çok eskilerde, öcü kelimeler vardı. Eskilerde dediysek eski olduğundan değil. Toplumun yarısı o tarihlerde doğmadığından, yarısı da balık hafızalılığımız nedeniyle unuttuğundan eskiden diyoruz.
            
Bunları duyanın tüyleri diken diken diken olurdu. Derhal saldırıya geçmek için yumruklar sıkılır, gücün yetmediği zamanlarda gücünü kelimelerin karşıtlığından alan zalimlere ihbarlar yapılır, sürüm sürüm süründürülürdü insanlar .
            
Ne iftiralar yapıldı ne masumlara..
            
Zamanı gelmişken şu şikayet ettiğimiz balık hafızasının aslında iyi bir şey olduğunu düşünmeye başladım. Her dönemde toplumun yarısı diğer yarısına düşmanken nasıl hala bir arada durduğumuzu düşününce bunun yüce cenaplıkla ilgili olmadığını, balık hafızamız nedeniyle unuttuğumuzu ve düşmanlığı sürdürmediğimizi düşünüyorum. Bu da iyi bir şey diyorum.
            
Neyse kelimelere gelelim.
            
Kominizm vardı bir zamanlar. Aman Allahım. Bırakın bir koministi görmeyi adını duysak kirpiden daha sert olurdu dikenlerimiz. Sonra şeriat. Namaz kıldın şeriat oruç tuttun şeriat, birde ayin yapmak vardı. Sahi müslümanın ayini var mı?
            
Her dönem bütün kelimetörlerin düşmanı olan faşizm vardı birde. Ama onun yasası yoktu. Yasak olmayan bir tek oydu. Çünkü bizde aslında herkes faşisttir. Her dönem birinin diğerini yok etme savaşı yaşanmıştır ki buna da faşizm denir her halde.
            
Neyse Özal 141, 142 ve 163 ü kaldırdı da biraz rahatlandı derken, iktidar değişti düşman kelimeler de değişti.
            
Kemalizm, baş düşman seçildi mesela. Ulusalcılık, milliyetçilik yerlerini aldı karşı saflarda. Örgüt torbasına koyup hapislere tıktılar ne kadar vatan sever varsa.
            
Topluma darbeci diye yutturdular. Ülkenin darbe geçmişi nedeniyle ses çıkarılmadı ehveni şerlere..
            
Ve devran döndü. Birbirlerine yaslanarak büyüyen güçler ayakta durabildiklerini hissettiler. (benim hissim şiirde) diğeri gereksizdi artık. Paylaşmak haram.
            
Yeni düşman cemaat…
            
Ve bu sıralar demokratların işi zor. Ya kırk katır ya kırk satır misali. Taraf olmayan bertaraf olurda denebilir. Ne kırk satır ne kırk katır da denilerek kenarda duramaz, laikler, demokratlar hukukun üstünlüğüne inananlar.
            
Terazinin kefesi oldular bir zamanlar. Hatta kefeye konuldular.
            
Kefede dara olmaktansa kolu tutmak en iyisi..
            
Buna da adalet denir adalet.
            
Bilmem anlatabil dim mi…
 
DEDİK DEDİK İNANMADINIZ NE OLDU
Son gelişmeler bana malum Temel fıkrasını hatırlattı. Temel hastayım diyormuş ama kimse inanmıyormuş. Ailesine vasiyet etmiş, ailesi de vasiyeti yerine getirmiş. Mezar taşına hastayım dedim inanmadınız şimdi ne oldi.” Diye yazmışlar.
            
Asker sivil bütün siyasi davalarda cemaat dedik durduk. İnanmadılar. Diyenlerin de canlarını yaktılar. Hapislere tıktılar. Hanefi Avcılar, Ahmet Şık’lar, Nedim Şener’ler.
            
Hükümet askerlere kumpas kuruldu dedi.
            
Bizde soralım. Şimdi ne oldi…..
 
 
HİSSETMİŞİM
beni artık tutamazlar
bıktığımı hissetmişim
fırtınayla yolculuğa
çıktığımı hissetmişim

acımam benden acını
benden alsın ilacını
gösterişsiz halk tacını
taktığımı hissetmişim

dursam bile tek tek gibi
mermi gibi fişek gibi
yıldız gibi şimşek gibi
çaktığımı hissetmişim

benim adım demokrasi
diktatöre oldum asi
kim kesecek bu gür sesi
aktığımı hissetmişim

durmak yoktur varılsa da
direncimiz kırılsa da
yüreğimiz yarılsa da
yaktığımı hissetmişim

yorulmam dert taşımaktan
dertlerimi kaşımaktan
ölmek değil yaşamaktan
korktuğumu hissetmişim