GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
19 Aralık 2020 Cumartesi

Ne kendisi eskiyor ne de ‘o şarkı’sı…

20 gün sonra…

63 yaşını kutlayacak…

Büyük olasılıkla…

Çeşme’de…

Sıcak pozlar vermekten çekinmiyor…

Çünkü…

Hala genç kız gibi…

***

Dönelim 60 küsur yıl öncesine…

Yedi Tepeli İstanbul’dayız…

50’li yılların sonu gibi…

O sırada her mahalleyi bi’kaç gün dolaşan minik sirkler…

Daha doğrusu…

O zamanki adıyla “cambazhaneler” pek moda…

O ufak-tefek sevimli kızın ailesi de…

Dededen akrobat…

Ne yapıyorlar?

Çadırda boydan boya gerili telin üstünde…

Bisiklet sürüyorlar…

Bir uçtan bir uca adeta havada uçup birbirlerini tutuyorlar…

Bu hikayenin kızı da…

Babasının ayakları ile tuttuğu merdivenin basamakları arasından…

Yılan gibi kıvrılarak çıkıyor…

Ve…

Tekrar aynı merdivenin basamaklarından…

Kıvrıla kıvrıla aşağı inerek büyük alkış topluyordu…

Daha parmak kadarken…

Tel üstünde perende atıyor, izleyenlerin yüreklerini hoplatıyordu…

***

Bir akşam…

En “acı akşam” oldu o dev çadırda…

Seyircilerin çığlıkları arasında…

Ağabeyi yere çakıldı…

Kurtaramadılar…

***

Cambazlık tek başına karın doyurmuyordu…

Eve daha fazla para girmesi gerekiyordu…

Sesini herkes beğeniyordu…

Başladı ufak ufak gazinolarda şarkı söylemeye…

Alkol duvarının aşıldığı…

Sigara dumanından genizlerin yandığı…

Bir mekandan diğerine nefes nefese yetişiyordu…

Şarkısını söylüyor, 75 lira yevmiyesini mendilin içine koyuyor…

Şanslıysa son otobüsle…

Değilse…

Katran karası geceleri aydınlatan…

Cılız sokak lambası ışıklarının yardımıyla yürüyerek evine gidiyordu…

Şaşırırsınız…

Bunları yapan kız henüz 14 yaşındaydı…

Araya dostlar girdi…

Dönemin en büyük plakçısı Yaşar Kekeva için…

Orhan Gencebay’ın arabesk şarkısını okudu ilk 45’liğine…

Tutmadı…

Ha’di bi’tane daha dediler…

Bu kez aranjman okudu…

Hayat biraz da “kader/kısmet” diyenler haklı çıktı…

Bi’gün sabahın köründe telefon çaldı…

Söz yazarı Ülkü Aker’di arayan…

Besteci Kemal Ebcioğlu

Eurovision’a katılacak bestesini seslendirecek birini arıyordu…

“Seninle Bir Dakika” adlı şarkının sözleri…

Tam da kalbe dokunan cinstendi…

Hemen kayıt yapıldı…

Başvurunun son dakikalarında TRT’ye yetiştirildi…

***

İşte Semiha Yankı’nın…

Tek başına verdiği amansız şöhret mücadelesinin…

İlk adımlarını oluşturur o şarkı…

Çünkü…

Takvimler 1975’i göstermektedir ve…

Türkiye ilk kez “Eurovision Şarkı Yarışması”na katılacaktır…

Ve ülkemizi Semiha adında…

Gencecik bir kız temsil edecektir!

Farkındasınız, değil mi?

Tamı tamına 45 yıl önceden söz ediyoruz…

Ve…

O günlerde bu öykünün şanssız “Külkedisi”nin…

Artık…

Masaldaki gibi “camdan ayakkabı”yı giyme zamanı gelmiştir…

***

O sırada 17 yaşındaydı ve…

Yarışmanın yapılacağı İsveç’in başkenti Stockholm’a gidebilmesi için…

Babası yazılı izin vermek zorunda kaldı…

O gece Türkiye için çok talihsiz bir geceydi…

19 ülke arasında sonuncu olduk…

Bize “dalga geçer” gibi…

Sadece Monako “3 puan” verdi…

Avrupa, sanki bizden intikam alıyordu…

Oysa şarkımız da şarkıcımız da ortalamanın üstündeydi…

Göğsünde ay-yıldız taşıyan o küçük solist…

Yarışma sona erdiğinde kahroldu…

***

Her şeye rağmen…

Türkiye’nin Eurovision kapısını aralayan ilk şarkıcı olarak…

Tarihe geçti…

Denemesi basit…

Bugün kapıdan geçen orta yaşta 100 kişiye…

Sadece “Eurovision” deyin…

Size iki kelime ile karşılık verecektir:

“Semiha Yankı”

***

Bir yıl sonra

Bulgaristan’ın “Altın Orfe Yarışması”nda…

Birinci oldu; morali yerine geldi…

***

Şarkıcılığı hiç bırakmadı…

25 yaşında evlendi; iki yıl sonra boşandı…

Kızının adını “Tebessüm” koydu…

***

Eskilerden biri ama aslında “dişi” sırtlan…

Bi’örnek vereceğim…

Semiha Yankı

Geçen yıl TV’de magazin programlarından birine katıldı…

45 yıl önce…

Eurovision’da cebinde “kuruş” olmadan yarıştığını söyledi…

Ardından gururla ekledi:

“Ama bir şekilde bugün de hatırlanıyoruz…”

Taşı kime attı?

11 yıl önce Türkiye’yi “Düm Tek Tek” şarkısı ile…

Eurovision'da temsil edip dördüncü olan Hadise’ye attı…

Diline pranga vuramadı:

“Hadise 40 yıl sonra Eurovision'a katılmasıyla hatırlanır mı bilmem!”

***

Yaşınız yetiyorsa bana hak verirsiniz…

45 yıl önce Stokholm’de alınan tatsız sonuç…

“Seninle Bir Dakika” şarkısının…

Sevilmesine ve beğenilmesine engel olmadı…

Avrupa bizi “lig sonuncusu” gibi gösterip, ezmeye çalıştı…

Sonunda kaybeden onlar oldu…

Bi’düşünsenize…

Neredeyse yarım asır önce sonuncu olduğumuz…

Eurovision Yarışması’nın komitesi…

Semiha Yankı’nın seslendirdiği o şarkıyı…

Eurovision’un gelmiş geçmiş en iyi 20 parçası arasında gösterdi…

Aradan bunca yıl geçti…

“Seninle Bir Dakika”

Hala dinlenen ve sevilen bir şarkı olmayı sürdürüyor…

***

Bitiriyoruz…

Semiha Yankı, İzmir’in gözbebeği Çeşme’ye hayran…

Koronavirüs yüzünden…

Uzun zamandır Çeşme’deki evinde kalıyor…

Bikinili pozlarını Instagram hesabından paylaşıyor…

60’ını çoktan geride bırakmasına karşın…

Genç kız görüntüsüyle takipçilerini büyülüyor…

Sanki…

O’nu dünyaya tanıtan…

Hepsinden önemlisi…

Uluslararası bir yarışmanın sonuncusu olsa da…

“Gönlümüzün birincisi” yapan…

Unutulmaz şarkısının sözlerinde olduğu gibi…

Hayatın ne kadar güzel…

Ancak bir o kadar kısa olduğunu anlatırcasına:

“Seninle bir dakika umutlandırıyor beni…

Bir dakika siliyor, canım, yılların özlemini…”

Nokta…

Sonsöz: “Bir gün geriye dönüp baktığınızda, mücadelelerle geçen yılların en güzel anlarınız olduğunu göreceksiniz… / Sigmund Freud – Avusturyalı nörolog, psikanaliz biliminin kurucusu…”