GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Temmuz 2015 Perşembe

Ne dedik/ne demedik?

Manken ve orman uzmanı Müteahhit Erdal Acar’ın emlak uzmanı KSK Başkanı Ali Erten’le birlikte AK Partilileri de dahil ederek sahneye koydukları ‘biraz siyaset biraz ticaret’ oyununa dair yazdıklarımız ciddi yankı buldu. ‘Bu işin içinde bir çapanoğlu var’ tezimizi kuvvetlendirecek çok sayıda telefon/mesaj aldım.
Tabi ki her koldan bel-altı-üstü saldırılara da maruz kaldım.
Üstü açık ya da kapalı tehditler! Hakaretler…
Arı kovanına çomak sokmuşuz meğerse…
*
Sözüne ve de duruşuna güvendiğim bazı isimler; Acar’ın halis-muhlis niyetle KSK’ya geldiğini, verdiği paranın karşılığında temlik ya da borç senedi almadığını, sponsorluk anlaşması üzerinden verilecek paranın 20 trilyonu bulacağını, adamın tek derdinin kişisel/kurumsal reklam olduğunu falan söyledi.
Onlara şunu söyledim.
Tabi ki olabilir. Kaldı ki Erdal Acar ya da bir başkası…
KSK’ya sponsor da olabilir başkan da… Buradaki en büyük sorun emlak uzmanı KSK Başkanı Erten’in ya da müteahhit Acar’ın şu ana kadar bu durumu kamuoyuna doğru bir dille anlatmamış olmasıdır.
Yani sorun en basit tabirle halkla ilişkiler sorunudur.
Eğer Acar ya da Erten kamuoyuna dönük (gerekirse yazılı olarak) ‘Erdal Acar ile KSK arasında şu boyutta bir sponsorluk anlaşması imzalanmıştır. Acar’ın bu anlaşmadan muradı şudur. KSK markası ile ülke genelinde reklam ya da kentte ticaret yapmaktır vs…’ deseydi…
Hatta bir adım daha ileri giderek Erdal Acar İzmir’de siyasete bile soyunabilir.
Ticaret, siyaset yahut kişisel/kurumsal reklam…
Niyet en başından ortaya konulmadığından, ortaya çıkan fotoğraf kafa karıştırıcı olabiliyor.
Kaldı ki bu ailenin İstanbul geçmişi de ortada!
Basketbol kupasını Cumhurbaşkanı’na götüren uçakta Sedat Peker’in yakın arkadaşı, siyasetçiler de olunca o fotoğrafa çok farklı anlamlar yüklemek mümkün.
Hatta yazının ardından İstanbul merkezli kimi iddiaları gündeme getirenlerle de konuştum. ‘Denize düşen yılana sarılır’ diyen mi ararsınız ‘İstanbul’da yaklaşık 200 milyon dolarlık ekstra imar rantından söz eden’ mi? Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın ‘O uçakta ben de olmalıydım’ şeklinde yorumlanan sözlerinin ne anlama geldiğini sordum, soruşturdum. 
KSK camiasından birileriyle de konuşmak istedim. Ama kafaları hala kumda olduğundan hiçbirini göremedim.
Çarşı’dan üst düzey yöneticiler de aradı. KSK’nın başına konan devlet kuşunun ürkütülmemesi gerektiğini, ürkütenlerin ‘bedel ödeyeceğini’ nazikçe ifade edenler…
*
Karşıyaka siyasetinde yıllarca emek veren bir dostum Erdal Acar-Ali Erten birlikteliğini sorgulamadan önce KSK’nın bu duruma nasıl düştüğünün sorgulanmasının daha doğru olacağını söyledi. Mali kriz nedeniyle zor günler yaşayan Fatih Diniz yönetiminin içine düştüğü tablodan kurtulmak için başlattığı bir kampanyadan söz etti. Meğerse Diniz, kulübü borç yükünden çıkarmak için Karşıyaka camiasına bir çağrı yaparak “Bin kişi bin lira kampanyası” başlatmış.
Yani koskoca Karşıyaka’da bin lira verecek bin kişi aramış…
Ne mi bulmuş? Sadece 130 kişi!
Diyor ki dostum: Karşıyaka’da olan biteni kaygıyla, üzüntüyle izliyoruz. Kulüp üzerinden yapılan hesapları, KSK gibi armasında Türk bayrağı taşıma yetkisi bulunan bir kulübün adeta bir playboyun oyuncağına dönüşünü… Ama bu sonu biraz da biz Karşıyakalılar hazırladık. Koca kentte kulübe bin lira verecek bin kişi bulunamaz mı? Bulunmadı ne yazık ki!
*
Tabi ki işin o boyutu ayrı… Ve de son derece gerçek!
*
Dediğim gibi ortaya atılan iddiaların tamamı doğru olabilir. Ama tamamının asılsız olma ihtimali de var. İstanbullu müteahhitlerin yavaş yavaş İzmir’e dümen kırdığını biliyoruz.
Tabi ki gelsinler… İzmir’in yatırıma da yatırımcıya da ihtiyacı var.
Aynı zamanda KSK da reklam için iyi bir markadır. Eyvallah!
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez vs…
Ama o kazın yasal ve etik sınırlar içinde gelmesi gerekir.
En azından İzmir’de işler böyle yürür.
Şu noktada değiliz.
KSK’ya kimse yardım etmesin… Sponsor olmasın… Haşa!
Bilakis şu noktadayız!
Her iş adamının hatta ünlü bir playboyun da KSK’ya ya da başka bir kulübe sponsor hatta başkan olma hakkı vardır. Ama bir anda ortaya çıkan Karşıyaka sevdasının sebebini olabildiğince açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşmak durumundadır herkes. 
Spor tarihimiz bu şekilde ortaya çıkıp kulüpleri onlarca milyon liralık borçlarla bırakıp çekip giden yöneticilerle doludur.
*
Hüseyin Mutlu Akpınar’a gelince; dün yaptığı açıklamayı pek çok kişi, “AK Parti yöneticilerinin olduğu o uçakta ben niye yoktum” şeklinde yorumladı. Akpınar diyor ki; “Benim o uçağa binip binmemem ayrı bir konu… Kaldı ki İstanbul’daki şampiyonluk maçından sonra ben davet edilen özel uçakla değil taraftarlarla birlikte tarifeli uçakla döndüm. Ama benim altını çizdiğim nokta AK Partililerin olduğu o törene kentin belediye başkanı olarak neden davet edilmediğimdir.”
Akpınar bu konuda KSK Başkanı Ali Erten’i suçluyor. Erten’in iyi niyetli olmadığını, nezaket kurallarını bilmediğini savunuyor. KSK’ya destek meselesinde ‘yasal sınırlar’ içinde ellerinden geleni yaptıklarını/yapacaklarını sözlerine ekliyor.

Ve meselenin AK Parti bölümü var bir de…
Bir grup aklı kıtlar, neredeyse ‘İzmir’in Susurluk’u başlığı atılabilecek bir yazıdan öyle garip sonuçlar çıkarmışlar ki, şaşırırsınız. Hatta yazı üzerine yazı yazıp uçuk senaryolar üretenler bile olmuş. Tabi ki onların sığ dünyasında boğulmaya niyetim yok.
Çünkü bu kentte onları da beni de herkes çok iyi tanır, bilir.
Kimin satılık kimin dansöz kimin satıcı olduğunu İzmir bilir.
Ama o yazıdan “Bilmem kimi görevden aldırmaya çalışıyor” yorumu çıkaranlara “Yuh!” diyorum sadece... Koskoca yazıdan onu anladıysanız, kişisel ayarlarınızı kontrol ettirin! O yazıdan 10 tane sonuç çıkarmak gerekse “falancıyı görevden aldırmak” ilk 10’a bile girmez. 
Kaldı ki köşesini, kalemini kiraya veren bir gazeteci hiçbir zaman olmadım. Allah da bana nasip etmesin böyle bir taşeronluğu…
AK Partililere naçizane tavsiyem şu… KSK üzerinden kente sıcak yapma girişimleri geride kalan 13 yılda hiçbir sonuç vermedi. 2004’de Kerem Ali Sürekli, belediye başkan adayı olduğunda KSK asbaşkanıydı.
2009’da bir adım daha ileri gidip KSK Başkanı Cenk Karace AK Parti adayı yapıldı.
Cihan Büyükoral ile Binali Yıldırım arasındaki aşk dillere destandı.
Ne oldu? KSK sandıklarından AK Parti’ye kaç oy çıktı?
Bence kulüple bu kadar yakınlaşmak Karşıyaka’da ters bile tepti…
Nokta!