GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Abdi KARAGÖZOĞLU
YAZARLAR
13 Haziran 2019 Perşembe

Mum dibine ışık verir mi

Sığır süt yemi çuvalı (50 kilo) 92 TL.

Buzağı başlangıç yemi çuvalı (50 kilo) 89 TL.

Buğday çuvalı (50 kilo) 77 TL.

Arpa ezmesinin çuvalı (40 kilo) 73 TL.

----------

Geçen yıl iki bakanlık; Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman Bakanlığı "Tarım ve Orman Bakanlığı" adıyla tek çatı altında toplandı. Amaç sorunlara daha kısa sürede ve kalıcı çözüm getirmekti. Başına da İzmir'den yakından tanıdığımız Bekir Pakdemirli getirildi.

Babadan sektörü iyi tanıyan Bekir Pakdemirli, bakanlığının ilk aylarında Türkiye'yi sarsan döviz dalgası ile tanıştı; dolar kuru bir anda 4.6'lardan 7'lere kadar tırmandı.

Hükümetin acil eylem planı ile doların ateşi kısa sürede düşse de olan oldu ve kriz en çok üreticiyi vurdu. 

Ege'desonsöz'deki yazılarımda önlemlerin acilen alınması gerektiğine vurgu yaparak, "Yem fiyatları bu hızla artarsa (60 TL olan çuvallar üstte gördüğünüz gibi 90 TL'yi geçti) aile işletmelerinde inek kalmayacak. Hepsi kasaba gidecek" şeklinde uyarılarda bulundum.

O dönemde görüştüğüm Torbalı, Tire ve Ödemiş'te tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerin bir çoğu önlem paketinin kısa sürede alınacağına inanıyordu.

Ancak, umutlar boşa çıktı..

Geç gelen adaletin adalet olmaması gibi; 

Gübre ve yem fiyatlarının aşağı çekilmesi, yüzde 10 olan süt primi desteğinin yüzde 25'e çıkarılması gibi kararlar yürürlüğe girmekte gecikti.

İller bazında en az tarımsal desteklemenin yapıldığı 1.Bölge'de yeralan İzmir'in ilçelerindeki ineklerin çoğu kasaba gönderildi.

Sonuç:

- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) nisan ayına göre süt üretiminin yüzde 6.7 oranında azaldığını açıkladı. Küçük işletmeler baz alındığında bu oran yüzde 30'lara varacaktır.

- Dövizin artması nedeniyle ithal et de ucuza getirilemeyince et ve süt fiyatı tavan yaptı, kriz üreticiden sonra tüketicinin de ocağına yansıdı.

***

Anadolu'da "anız yakma sezonu" tam gaz devam ediyor.

Nasıl mı;

Şöyle.  

Orta, doğu ve güneydoğu Anadolu'daki bir çok kentimizde başakları alınan buğday ve arpanın sapları tarlada kalıyor. Kalıyor diyorum çünkü, batıda balyası 20 liradan satılan samanın tarladaki balya fiyatı yaklaşık 6-7 lira arasında. Dolayısı ile samanı toplatmak için balya başına bir o kadar girdiyi cebinden karşılamak artık yürek işi.

Hal böyle olunca zaten zor durumdaki Anadolu köylüsü "geleneksel yakma yöntemini" seçiyor.

Eko sistem ve milli servet cayır cayır yandığı gibi uygulama toprağa da, sonraki yılın mahsülüne de zarar veriyor.

Ne yapılmalı sorusunun yanıtı ise gelişmiş ülkelerde. 

Yani toplama ve ulaşım maliyetini devlet üstlenecek, hem doğudaki çiftçi para kazanacak, hem de ürün batı bölgelerindeki üreticiye daha ucuz fiyata ulaştırılarak milli servet korunacak. 

Üretim ucuzlayacak, tüketici et ve süt ürünlerine kolayca ulaşabilecek. 

Saman ithal ettiğimiz Bulgar köylüsü değil, Anadolu köylüsü kazanacak.

***

İstiridye, porçini, kuzu göbeği, şemsiye, tirmit, trüf, gelincik, fındık, domalan, çörek, çayır, borazan, biftek, ayı, kanlıca, karakız, kestane ve kaypak. 

Bunlar ülkemizde yetişen mantar türlerinden sadece bazıları. 

Avrupa'da hemen her yemekte kullanılır

Türk mutfağına ise pek girememiştir.   

 "Mantar gibi yerden bitme" deyiminde olduğu gibi milletçe hep olumsuz yaklaşmış;

"Dostluk mantar gibidir, yemeden zehirli olup olmadığı anlaşılmaz" şeklinde yorumlayıp,

Veya "İyi olsa adı mantar olmazdı" demişiz. 

Ancak 1980'lerde kültür üretimine başlasak da talep azlığı nedeniyle açılan işletmelerin büyük bölümü kısa sürede kapanmıştır. Günümüzde 8'inin kültür üretimi yapılmaktadır. 

Faydaları saymakla bitmez mantarın. 

Yüzde 85-90'ı sudur. Yüzde 6'sını oluşturan protein bir saat gibi kısa sürede kana karışır.

Yani etteki protein bir gün sonra kana karışırken mantardaki bu özellik onu dünya mutfaklarının vazgeçilmezi kılmaktadır.

----

Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olan mantar üretimimizi teşvik etmek amacıyla Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli önceki ay desteklenecek ürünleri açıkladı. 

Güneş istemeyen, 2 ay gibi kısa sürede üretimi mümkün olan mantarın üretimi için İlçe Tarım Müdürlükleri hemen harekete geçti;

Yeni işletmelerin kurulmasını teşvik amacıyla bir çok ilde mantar kursları açıldı.  

Ancak;

"Mum dibine ışık vermezmiş" misali..

İzmirli Bakan'ın açıkladığı desteklemeden yararlanacak 42 il arasında ne gariptir ki İzmir yine yok.

SONSÖZ:
Ne zamanki biz Türkiye olarak samanı tarlada bırakmayıp ekonomiye kazandıracak,

Bölgesel destekleme adaletsizliğine son verecek, 

Alım garantili kooperatifleşme modelini benimseyerek köylüye efendi muamelesi yapmaya başlayacağız.. 

İşte o zaman tarım ve hayvancılık kurtulacak.