GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
13 Haziran 2011 Pazartesi

Muhteşem Yüzyıl’a hoş geldiniz…

Ne popülist söylemleri,
ne otoriter tavırları,
ne dünyanın diğer tüm ülkelerine kıyasla daha fazla tutuklu gazeteci olması,
ne hayata geçirilecek sert internet filtreleri,
ne gelir dağılımındaki eşitsizlik,
ne arzularının kibire dönüşmesi,
ne kadına incitici bakışı,
ne gençlerin üzerine sıkılan biber gazı/polisin bertaraflara gösterdiği şiddet,
ne o, ne bu, ne şu…
Yoksul bölgelerde de, emeği para etmeyen köylerde de, yükselen orta sınıfın gözünde de hala bir kahraman olarak görüldüğünü gördük Erdoğan’ın.
İster zafer deyin, ister ‘zafer değil başarı’, ne derseniz deyin;
Liberation Gazetesi’nin attığı başlık gibi, “O artık yeni sultan.”
 
Yüzde 50’nin, yani Türkiye’nin yarısının ağzı kulaklarında.
Ben, ‘kaybedenler kulübü’nün üyesi olarak…
Sahiden üzgünüm.
“AKP’nin Türkiye çapında birinci parti çıkacağı, İzmir’de de oy artıracağı” öngörüme/sezgilerime rağmen, Erdoğan’ın ülkenin yarısının oyunu almasının mutsuzluğu/karamsarlığı içerisindeyim.
Hiçbir partisinin üyesi olmadığım, daha doğrusu özellikle son 15 yıldır gönlüm rahat/içim ferah hiçbir partiye oy veremediğim (bazen de hiç vermediğim) için…
Kimilerin yaptığı gibi ‘ama’lara/fakat’lara sığınacak/kaçacak bir süzgeç de yok beynimde.
Aklıma dün akşamdan beri takılan Ufuk Uras’ın sözündeyim.
ÖDP Genel Başkanı olarak ilk katıldığı seçimden sonra uğradığı hayal kırıklığını ‘Bu halkın Seda Sayan’ı niye sevdiğini anladığım anda, bu halkı çözmüş olacağım” diyen epey eskilere dayalı ironik sözde.
Şimdi yazarken fark ediyorum ki; Sayan da Kasımpaşalı’dır, Erdoğan da.
Yoksa sır, Kasımpaşalılıkta mıdır?!
 
Erdoğan markasının tescillenmesinin yanıtını, şu ana kadar okuduğum (iç/dış/yandaş/candaş basın dahil) yüzlerce yazıda ve yorumda bulamadım. Hepsinde kısmen doğrular/kısmen yanlışlar ve bi dolu eksikler var. Hepsinden alsam da puzzle tamamlanmıyor, sorum tam karşılığını bulmuyor.
“Bu ülkenin yarısının adalet duygusunun nasıl olup da incinmedi”ğinin yanıtını, kimse tam ve net veremiyor.
“İyi bir muhalefet olmadığı için AKP/Erdoğan yükseldi” yanıtını verenlere de ayrıca kızıyorum.
Çünkü benim sorum, “niçin CHP yüzde 30’u bile bulamadı” değil; kaldı ki, bu o kadar da karmaşık bir soru değil.
Benim sorum, 9 yılda yıpranmayan hatta güçlenerek yükselen anlayış ne?
‘Kul olma’ duygusu insanlarda niye hızla artıyor?
Farklılıklardan niye bu kadar korkuluyor da aynılaşmaya, ‘aynı hizaya’ girilmeye nasıl bu kadar bayılınıyor?
Niye insanlar kendini titreten lider istiyor?
Ve kadınlar, Erdoğan’a nasıl böyle hayranlık duyabiliyor?

* * *

“Başbakan Erdoğan'dan da kendisini sevmeyenlere, sevmeyeceklere, kendisine düşman olanlara ve olmaya devam edeceklere karşı asgari saygıyı bekliyorum. Türkiye'nin tamamı onun liderliğini kabul edecektir, o da hepimizin Başbakanı olmalıdır. Ayrık otlarının, sapmaların, sütü bozukların, baldırı çıplakların, yaramaz çocukların, sürüden ayrılanların, 'yıkanmak isteyemeyen çocukların', başını sürekli belaya sokanların, dilinin kemiği olmayanların, namertlerin, vatan hainlerinin de Başbakan'ı olmalıdır” diyen Oray Eğin’in temennilerinin, önümüzdeki süreçte nasıl karşılık bulacağını göreceğiz.
“Balkonda söylenip balkonda kalan/unutulan” sözleri unutmamış biri olarak…
Pek de umutlanmayarak. Bekleyip göreceğiz.
Ve elbette, sorularımızın yanıtlarını aramayı sürdüreceğiz…
*
CHP ve İzmir mevzularına da Salı akşamı, Ege tv’de ‘Söz Meclisten İçeri’de girizgah yaparız artık…