GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
9 Kasım 2023 Perşembe

MYK temsiliyeti ve yıpranan İzmir seçmeni

CHP’de bir devir kapandı, yeni bir devir başladı.

Kongre ile ilgili çok şey yazılıp çizildi, kongre atomize edildi desek yeridir.

Değişim söylemleri ile partide iktidar olan Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu liderliğindeki yeni ekibin ivedilikle belediye başkanlık seçimlerine nasıl hazırlanacağı konusu birincil durumda… İttifak politikasının olup olmayacağı ve Mayıs seçimlerinde demoralize olan, sandığa gitme eğilimi zayıflayan muhalif seçmenin yeniden/hangi politika ve stratejilerle hedefe odaklanacağı  ve muhalefetin CHP öncülüğünde yeniden/hangi tasarımla toparlanacağı konusu ise hızla çözüme ulaştırılması gereken konular arasında…

Bir yandan da yeni oluşturulan üst yönetimde parti politikalarını tayin edecek isimlerin kimler olacağı konusu var. Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu’nun kurultayda belirlenmesinin ardından yeni MYK’nın kimler tarafından oluşturulacağı da büyük önem taşıyor.

İMAMOĞLU YİNE BELİRLEYİCİ NOKTADA…
PM üyelerinin belirlenmesinde Ekrem İmamoğlu’nun oldukça belirleyici olduğu kulislere yansırken aynı durumun MYK’nın belirlenmesinde de etkili olacağı belirtiliyor. Genel Merkez kulislerinde İmamoğlu’nun en önemli dört genel başkan yardımcılığını elinde tutmak istediği ve hatta isimlerin de belirlendiği belirtiliyor.

İmamoğlu’nun siyasi ekibinde olan Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine Gökan Zeybek’in, İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine Özgür Karabat’ın, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine ise Suat Özçağdaş’ın getirilmeleri noktasında çalıştığı aktarılıyor.

İZMİR’E MYK PASTASINDAN NE DÜŞER?
MYK’daki bir diğer önemli temsiliyet noktası ise Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı… Bu görevin ise Genel Başkan Özgür Özel’in tercihine bırakılabileceği aktarılıyor.

Partinin kalesi olarak nitelendirilen İzmir’in yeni MYK’da kim yada kimler tarafından temsil edileceği konusu da gerek CHP seçmenleri gerek kent siyasetini takip edenler için merak edilenler arasında yer alıyor. Değişim ekibin ana kademe kadrosunda yer alan Eski Genel Sekreter Selin Sayek Böke’nin yeniden genel sekreter olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Yine değişim ekibi içerisinde oldukça efor sarf eden ve Parti Meclisi’ne seçilen İzmir Milletvekilleri Gökçe Gökçen, Murat Bakan ve Deniz Yücel’in MYK içinde olup olmayacakları da merak konusu…

MURAT BAKAN İSMİ ÖN PLANDA…
MYK’da kritik bir görev olan Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı için ise Murat Bakan ismi dillendiriliyor. Özgür Özel ile yakın siyaset arkadaşlığı yapan Bakan, partide değişim olmasının gerektiğini ilk dillendiren milletvekillerinden birisiydi. Aldığı tavır sebebiyle Kılıçdaroğlu’na yakın çevrelerce uzunca bir süre eleştiri bombardımanına tutulan ve adaylık sürecinde Özel’den yana tavrını ilk koyan isimlerden olan Bakan’ın MYK’da görev alma noktasında istekli olduğu aktarıldı. Hukukçu kimliğinin yanı sıra üç dönemdir milletvekilliği yapması ve vekilliğinin son döneminde Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde kolluk kuvvetlerinin sosyal hakları konusunda sıkı bir muhalefet yapması sebebiyle de Murat Bakan’ın bu görev için değerlendirilebileceği konuşuluyor.

İki dönem il başkanlığının ardından milletvekili olan Deniz Yücel’in ise ismi henüz MYK için adı geçmese de MYK’da verilecek bir göreve de hayır demeyeceği biliniyor. Yücel’in MYK için bir hamle yapıp yapmayacağı önümüzdeki günlerde netleşecek.

Kılıçdaroğlu’nun Haziran başında görevden aldığı MYK’da İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Gökçe Gökçen ise MYK deneyimi sebebiyle benzer bir görevde değerlendirilebileceği de aktarılıyor.

SİYASİ ARENADA SİLİKLEŞEN KENT: İZMİR
Siyasetin ana merkezi ise artık İstanbul ve Ankara… Siyasette her geçen gün irtifa kaybeden, lig düşen ve CHP Kurultayı’nda da iyice silikleştiği görülen İzmir siyasetinin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi ve ülke siyasetinde belirleyici bir rol oynamasının yolu da önemli figürlerin parti kurullarında temsiliyetinden geçiyor.

Yaşanan irtifa kaybının önüne geçilmesi için ise siyasetçilere büyük iş düşüyor. İzmir’in hakkını koruyacak, yeri geldiğinde genel merkezi kentin hakları konusunda basınç oluşturacak isimlerin daha baskın bir tarzda kendilerini göstermeleri ve talepkar olmaları gerekiyor.

CHP’de bir değişim yaşansa da değişim dalgasının seçmeni sarmadığı, seçmende bir heyecan yaratmadığı görülüyor. Parti içindeki algı ile toplumun algısı arasında bir uçurum olduğu görülüyor. Çünkü toplumla siyaset arasındaki makas hayli açıldı ve kapanacak gibi de durmuyor.

İzmir seçmeni ise kendisini sahipsiz hissediyor. Çünkü birileri artık onlar yerine karar veriyor. Birililerinin istediği il başkanı oluyor. Birileri önüne milletvekili listesi getiriyor ve buna ‘evet’ denmesi isteniyor. Birileri ‘Kurultayda Kılıçdaroğlu desteklenecek’ diyor ve kongrelerde baskı mekanizmaları kuruluyor. Zaten iktidardan sürekli baskı yiyen seçmenin bir de içeriden baskı yemesi de oldukça yıpratıyor.

MAYIS’TAKİ REAKSİYON MART’TA DA SÜREBİLİR
2002 yılından bu yana İzmir’de yapılan tüm seçimleri kazanan CHP’nin parti üst yönetiminde mutlaka bir yada birkaç isim tarafından temsil edilmesi gerekiyor. Mayıs seçimlerinde ithal adaylar sebebiyle oldukça tepkili olan ve seçimde başka partilere tepki oyu veren CHP’nin İzmir seçmeninin gönlünün alınması gerekiyor. Eğer ki seçmeninin gönlü alınmaz ise aynı reaksiyonun yerel seçimlerde de görülmesi ihtimali bulunuyor. CHP'nin muhalefeti Cumhur İttifakı'na karşı nasıl bir tasarımla yeniden biraraya getireceği konusu henüz belirsiz. Bu seçimde ittifak olmama olasılığı oldukça yüksek… Risk yok dense de siyasette risk her zaman vardı. Riski azaltmanın yolu da İzmir seçmeninin gönlünün alınmasından geçiyor. Eğer ki gönül alınmaz ise Mayıs seçimlerinin benzeri bir etki görülebileceğini not etmek gerekiyor.