GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
4 Mayıs 2010 Salı

İzmirspor giderse...

Çocukluk yıllarımla başbaşayım...
Babamın elimden tutup Alsancak Stadı'na, "Maça gidiyoruz...Bak İzmirspor'u izleyeceğiz" dediği günler, bir film şeridi gibi gelip geçiyor gözlerimin önünden...
Nereye baksam lacivert-beyaz bayraklar var...’¶
Tribünler o günün koşullarında alabildiğine dolu; Kimi İzmirspor'lu, kimileri rakip taraftarlar...
Babamın yanında sıkılgan, tam bir çocuk havası içinde izliyorum maçları...
Anımsadıklarımdan teknik adam olarak Tarık Gencay, Halil Bıçakçı ve daha niceleri var...
Futbolculardan ise Bülent Buda ağabeyim ile birlikte Turgay Meto, kaleci Faruk, Arap Selahattin, Sezen Kadıoğlu, Vahit, Fethi ve hiç kuşkusuz Türk futbol tarihinin en büyük kalecilerinden biri Seyfi Talay ile o günlerin unutulmazları...
Sonrasında elbet rahmetli Mustafa Türel, B.Aydın, K.Aydın, Kınalı Mustafa, İsmail, Adnan, Arif, Behçet,Sancak ve Hasan Elidemir gibi Türk futbolunun unutulmazları arasına giren isimler geldi ve geçti o büyük kulüpten...
Unutulmazların en büyüğü hiç kuşkusuz, Türk futbolunun büyük yıldızı Metin Oktay ...
O, hem Damlacık'ın hem de İzmirspor'un büyük starı olarak çıktı İzmir'den...
İzmirspor, böylesi bir starı kendi bünyesinden transfer etmenin mutluluğunu yaşadı. Rahmetli Metin Oktay da, yetiştiği kulüpler bir yana, İzmirspor'u hep "anıt" olarak andı kendisi için...
Daha niceleri var İzmirspor için anacaklarımız... Şimdi isim yazmaya kalksak bu satırlara sığdırmamız olası değil...
Yetmişli yılların ortalarında İzmirspor, İlyas Sipahi'nin başkan olduğu süreçte zor günler yaşarken, herkes "Eyvah" diye inliyordu bu kentte...
Sonra bir el değiştirdi; Fırıncı Şişmanoğlu Ailesi geldi ve derken, küçülmenin farkında olan bir başka kol el uzattı kulübe. O süreçte, Doğan Üskanat yönetimi Leskay sahasının kullanımının hem İzmirspor'un güncel sorunlarının çözümüne, hem de geleceğine dönük yatırımlarına büyük katkı sağlayacağını düşündüler...
O inanılmaz boyuttta ekonomik değeri bulunan araziyi müteahhite verip, kulübü kendine ait bir varlık sahibi; kendine ait binası, spor salonu ve tesis sahibi yaptılar. Burada yine İzmirspor'un hiç bir zaman unutamayacağı Cavit Ölçer gibi yürekli bir insan ortaya çıkarak; O zor günlerde, taşınılası zor koşulların altına elini sokup İzmirspor'u bir kolej havasına büründürdü...
Biliyor musunuz, o günlerde, Türkiye'nin üç büyükleri dahil hiç bir spor kulübünün kendi tesisi yoktu ve İzmirspor ulusal basının örnekle gösterdiği bir kulüp olmuştu...
Cavit Ölçer yönetimi, dirençle o tesislerin yapılmasını sağlarken, aynı zamanda yatırıma yönelerek bugünkü İnciraltı arazisini aldı. Şimdi o arazi üzerinde rant savaşı alabildiğine sürüyor ve İzmirspor'un geleceği de bu alana bağlı ne yazık ki.! Ölçer ve ekibi, yılmaz savaşlar sonucu İzmirspor'u amatör lig uçurumundan çevirmeye çalışırken, rahmetli Mazhar Zorlu'nun Türkiye Futbol Federasyonu olduğu süreçte çıkardığı yönetmelikle yaşatmayı başardılar...
Ve sonrasında İzmirspor, altyapısıyla, yönetimiyle Türkiye'ye örnek olarak nice savaşımlardan geçti...
Geçti de, ne o yönetimler kendilerini koruyabildi, ne de kulübün mal varlığı olarak görünen evler kaldı elde ! Hepsi birer birer yitip gitti, har vurup harman savuran ellerde!
Yazıktır, günahtır, diye yazıp durduk yıllarca... Eski futbolcularının gözyaşlarına tanıklık ettik tribünlerde her iniş-çıkış yaşandığında. Babamın içine akıttığı gözyaşları da dahil olmak üzre!
Ne oldu?
Her gelenin kendi istenci doğrultusunda sahiplenmesi; Kendini yaşatma çabası; İzmirspor'u unutması; Camia olmaktan uzak kılması Türkiye'ye örnek bir takımı uzunca bir süredir mahkeme kararıyla "Kayyum Heyeti"ne teslim etti!.
Bu Türkiye'de ilktir... Örneği de yoktur...
Kayyumla yönetilip, genç yüreklerin verdiği savaşımla bir önceki sezon 3. Lig'den 2.Lig'e çıkmak için play-off mücadelesi veren bu takım şimdi tarihinde ilk kez amatöre düşmenin eşiğinde.
Ve ne yazık ki İzmirspor'un sahibi yoktur!..
Vardır ama yoktur!...
Yazık ama çok yazık!...
İzmirspor giderken, hiç kimsenin yüreği sızlamayacak mı?