İçi boşaldı…
İzmir, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin akdem emanetlerinden boşandı.
Hem de talak-ı selase ile…
***
Hadi bizim, sizin ve daha öncekilerimizin fuar anılarını bırakalım. Ama ekonomimize, sanayimize ve dünya ile entegrasyonumuza yaptığı katkıları nasıl unuturuz?
İzmir ah İzmir… Görenin bir defa görmeyenin binlerce kez aşık olduğu Güzel Şehir…
Yitip giden aslında ülkümüz/Milli Hedeflerimizdir.
Şimdilerde sadece karnaval veya festival havasına büründürülen İzmir Enternasyonel Fuarı on günlük yaz eğlencelerinden öteye geçmiyor.
Bir de övünüyoruz… Çim Konserleri, gençler geceleri şöyle eğelenecek, böyle coşacak…
Hoş o on günlük zaman zarfında yapılan konserlerin çok daha güzelini ilçe belediyelerimiz bile yapıyor.
Aliağa ve Menemen ilçe belediyeleri bu konuda zirveleri aşmış durumda.
Oysa İzmir için Fuar sadece “gece konserleri midir?”
***
Hedonist bir bakış açısıyla ele alınan İzmir’den de fuardan da zaten ancak bu çıkar.
Yiyelim, içelim, coşalım; konalım göçelim…
Çağın girdabına mahkûm bir gençlik için yapılacak en iyi şey onların hazlarını okşamak mıdır?
Yoksa onlara yeni hedefler göstermek, yeni ülküler etrafında toplamak ve yeni hayaller kurmalarına imkân sağlamak mı?
***
Gençlerimiz elbette eğlenecekler, elbette coşacaklar ama onları gasıp düzenin cenderesinden de kurtarmak lazım.
Sadece gençler mi?
Bilinçlenme toplumun tüm katmanlarında hissedilmeli değil mi?
İzmir Enternasyonal Fuarı’nın böyle bir misyonu da vardı yanılmıyorsam.
Geçmiş zamanların İzmir fuarı bu şuurlanmayı da sağlıyordu.
Köylü, kentli, işçi, memur, esnaf ve dahası bütün sosyal dilimler dünyayı İzmir Fuarında tanır; teknolojiyi, endüstriyi, gelişmeyi, yeni fikirleri ve atılımları hep İzmir Fuarında görürdü.
Bu görgü ekonomiye, bu görgü yeni iş imkânlarına ve bu görgü milli şuura yansırdı…
***
Mademki çağın bütün olumsuzlukları üzerimize çullandı. Mademki hedonizm tüm kulvarlarda bizi kuşatmış durumda öyleyse nehrin akışana bırakalım kendimizi verelim coşkuyu gitsin öyle mi?
***
İZFAŞ… Bence İzmir’in en önemli, en tecrübeli ve en güçlü kurumlarından biri…
Bu önem, bu tecrübe ve bu güç sebebiyle üzerine çok iş düşüyor İZFAŞ’ın.
Artık yeni şeyler söylemeli İZFAŞ!
Yeni bir vizyonla, İzmir’e, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin emanetlerine yakışan yeni şeyler…
Gerçekten ihtiyaç duyulan, Türkiye’ye örnek olacak…
Türk Gençlerinin, Türk sanayicisinin, Türk akademisyenlerinin, Türk girişimcilerinin, yatırımcıların yani hepimizin ufkunu açacak yeni şeyler…
Dünyaya, coğrafyaya ve kendi hinterlandına timsal olacak yeni şeyler…
İzmir’in tarihi birikimlerine, milli gücüne ve Güzelliğine yakışır yeni şeyler…
Ne dersiniz Sayın Tayfun Maro, haksız mıyım?