GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
26 Mart 2024 Salı

İmamoğlu neyi başarıyor?

Sadece İstanbullular değil, ülkenin her yerinden heyecanla izlenen seçim kampanyasını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yürütüyor. İmamoğlu bu defa partiler ittifakı desteğine sahip değil, kendi çabası ile seçmen ittifakını deniyor.

Son seçimde CHP’nin İstanbul’daki seçmen desteği yüzde 28,5 düzeyinde. Cumhur İttifakı’nın ise yüzde 45’in üzerindeydi. Daha üzerinden bir yıl bile geçmedi.

Şu anda neredeyse bütün kamuoyu araştırmaları İmamoğlu’nun desteğinin yüzde 42-43 düzeyinde ve rakibinin önünde olduğunu gösteriyor. Yani partisinin üzerine en az yüzde 15 ekliyor. Bu partiler olmaksızın hiç de kolay değildir. Hemen her parti tabanından destek alıyor demektir. Buna AKP ve MHP’li seçmen de dahil.

Bir süredir ülke seçmeni üç bloğa bölünmüş durumda. Hatta öyle bölünmüş durumda ki, bloklar arası geçiş pek olmadığı gibi, bu nedenle Demirel’in söylediği gibi, “tencere de iktidarı deviremiyor”.

Daha önce bu üç blok halinde kutuplaşmış seçmenden oy almak için CHP, hem Baykal hem de Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında, sağ ve muhafazakar adayları listelerine alarak denemeler yaptılar. Ama sonuç alınamadı. Yani bu sayede CHP oylarını artıramadığı gibi kayda değer bir miktarda bloklar arası seçmen geçişi yaşanmadı.

2014 yerel seçimlerinde Mansur Yavaş’ın adaylığı bir istisna idi. Nitekim daha sonraki seçimde de Yavaş, bu etkiyi sürdürdü.

Erdoğan, daha önce AKP’deki yıpranma ve oy düşüşü karşısında MHP ve diğer bazı partileri yanına alarak, blok içinde tutmayı başardı.

Şimdi İmamoğlu sürdürdüğü siyasi performans ile bu geçişi, en azından İstanbul düzeyinde başardığını göstermektedir. İstanbul seçimini kazanmak için başka bir yol da yoktu zaten. Partiler olmadığı halde, seçmen ittifakını sağlaması, sürekli 16 milyon İstanbulludan söz etmesi, ayrımcılık karşıtı dil kullanarak desteğini artırmaktadır.

Siyasi performans sadece şov ile gerçekleşmez. En az onun kadar önemli bir koşul da siyasi iletişim yeteneğidir. Nitekim İmamoğlu’nu kürsü başarısı kadar sokakta dokunduğu kişiler ile iletişimi de dikkat çekici ölçüde etkili bir sonuç vermektedir.

Muhafazakarı da Kürt’ü de rahatsız etmeyen ama Cumhuriyet ve Atatürk düşüncesini (modern toplum) de vurgulayan bu üslup, yelpazenin her kesiminden karşılık bulabiliyor. Aksi halde AKP’den kaçmak isteyen seçmen yine benzer ideolojiye sahip (Örneğin YRP) partilere yönelirse, bu ülkedeki kutuplaşmayı yumuşatacak bir sonuç doğurmaz.

Bu anlamda İmamoğlu, İstanbul’da bunu başarırsa, bu ülke düzeyinde de kutuplaşmayı yumuşatacak bir etki yapabilir. Yani Erdoğan’ın kutuplaşmadan beslenen en önemli kozunu etkisizleştirebilir.

Onun için İstanbul seçimi sadece bir şehirle sınırlı etki yapmayacak, ülke ve gelecek için de bir ufuk açacaktır. Ayrıca yeni bir liderlik anlayışı ve başarısı olarak da tescil edilecektir.