GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
11 Mart 2024 Pazartesi

İki ‘yanlış’ kaç doğruyu götürür?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin...

“Değişim” paketini Türkiye’ye hediye eden Kurultay’dan...

Tam 20 gün sonra...

Mütevazı bir üslupla seslendirilen minicik bir açıklama...

Gündeme bi’anda “manşet” oluverdi...

Tarihi bir açıklamaydı...

An itibarıyla...

Üstünden “109 gün” geçti!

O günlere göre son derece zarif bir “arzum budur” beyanıydı!

Ve...

Şöyle demişti...

İzmir’in Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay:

“Tunç Soyer devam etmeyecekse o zaman adaylar arasında adım geçiyorsa ben de şehrimize neler yapacağımızı, neler vaat edeceğimizi söyleyebilirim... Karar partimizindir...”

***

Sonra?

O 100 küsur gün içinde aklınıza gelebilecek her şey oldu...

Belki de İzmir...

Yılların içinden süzülüp gelen...

En ilginç “yerel seçim” için...

100 yaşındaki CHP...

Neredeyse...

Birbirinden ilginç “fanteziler” yaşadı...

Kadın belediye başkanı sayısı gururumuz oldu...

Yeri değişen başkanlar için “n’apalım, olur böyle şeyler!” dendi...

Adı “adayımız” diye ilan edilip...

“Başka bahara inşallah” tesellisiyle evine dönenler oldu...

Ama...

Öyle tartışmalar yaşandı ki...

Benzeri bile olmamıştı...

Mesela...

Oy kullanacak İzmirli...

Kentin mevcut yönetim memnuniyet anketinden...

Hala habersiz(!)

Mesela...

Mevcut İzmir Büyükşehir Adayı Dr. Cemil Tugay’ın...

İzmirliler’den topladığı “memnuniyet yüzde”sini bilen var mı?

Ya da...

Mevcut Başkan Soyer’in “memnuniyetsizlik yüzdesi”ni bilen var mı?

Anket şirketinin adıyla birlikte...

Resmi bir bir açıklama geldi mi CHP’den?

***

Ha’di bunları tarihe gömdük...

Ya, şu iki-üç gün içinde yaşanlara ne demeli?

***

CHP’nin kalesi İzmir’deki “rahatsızlık” yeni bir boyuta taşındı...

Sanki...

Sanki İzmir’deki Büyükşehir adaylığı tartışması...

Bi’anda...

Türkiye gündemine manşet oldu...

***

CHP Lideri Özgür Özel...

İzmir’in 30 ilçesini kazanacaklarını...

Dünya aleme duyurmaya çalışırken...

İzmir’de...

Bariz huzursuzluk kendini gösteriyordu...

***

Sandık başına gitmeye 20 gün kala...

Son perde müthiş!

İzleyenler, neredeyse rekor kıracak!

***

Geçtiğimiz hafta...

Tunç Soyer...

Birdenbire...

Soluğu İstanbul’da aldı...

Ekrem İmamoğlu’nun yanında...

Görüntü verdi ve...

“Hayırdır inşallah; n’oluyor?” demeye kalmadan...

Türkiye’nin merakını şu sözlerle giderdi:

“İstanbul’un kaderi Türkiye’nin kaderi oldu... Ülkenin kaderini değiştirmek için İmamoğlu’nu destekliyorum...”

Bu sözleri tercüme edenlerin bir kısmı...

Soyer için...

“Şunu demek istedi!” diye fal açtılar:

“İzmir’in başkanı kendisini en iyi anlayan İmamoğlu’nun yanında!”

***

Bundan sonrası zaten...

“Tufan”...

Bizce ilk “yanlış”...

Tunç Soyer cephesinde yaşandı...

Değişimciler’e seslendi...

Sözleri...

“Ağır sitem” içeriyordu:

“En yüksek örgüt desteği alana, başarılarıyla uluslararası alanda en yüksek makama getirilene, anketlerde birinci çıkana, onlarca esere bir teşekkürü çok görenlere sitem ediyorum... Canları sağ olsun... Bana İzmirliler’in takdiri yeter... Unutmasınlar! Ben uzun mesafe koşucusuyum…  Selam olsun sana İzmir!”

***

Bu sözler “seçime giderken” en çok kimi etkiler?

Tabii ki...

CHP’nin İzmir Büyükşehir adayı Dr. Cemil Tugay’ı...

Doktor başkan, sakin yaradılışlıydı ama...

Bu kez dayanamadı; O da içini boşalttı...

Tunç Soyer’i hedef alan sözleri zehir-zemberekti:

“Önceki günden beri içim acıyor... Ben burada İzmir belediye başkan adayıyken kendi adıma değil CHP adına, benim gibi düşünen siyasetçiler adına yarışıyorum ama burada bir gün, bir dakika yanımda durmayan bir belediye başkanımız (Tunç Soyer) başka şehirde başkaları için çalışıyor...”

***

Ne İzmirmişiz?

Beş yıl bu kente başkanlık yapan bir Reis...

Kendisine tüm kapılar kapatılınca...

Ne yapar?

Hele hele...

Çiçeği burnunda genel başkanı O’na...

“Ha’di gel abi, seni CHP’nin yurtdışı danışmanı yapalım!” derse...

Tunç Soyer’in yerinde olsanız...

Bu teklifin üstüne atlar mısınız?

***

Bitiriyoruz...

İzmir’in...

Halen biri büyükşehir diğeri Büyükşehir adayı...

İki başkanın da...

Sıkıntıları var...

Biri mağdur!

Diğerinin desteğe ihtiyacı var!

Soyer kırgın!

Hiç “görmediği” kamuoyu yoklamalarıyla veda ediyor...

İmamoğlu’na destek için...

İstanbul’a gitmesini bugünkü “tansiyon” nedeniyle...

Hoş karşılanmalı...

Bizce...

Tunç Başkan, buruk kalbini...

N’olursa olsun...

İzmir’de soğutmalı...

O’nu...

10 yıl Seferihisar başında taşıdı...

Dört buçuk milyonluk İzmir isi zirveye yerleştirdi...

Tabii ki...

İstanbul’da İmamoğlu’na destek vermesi çok önemli ve değerli...

Ancaaak..

Tunç Soyer yıllardır İzmir’in büyük başkanı olarak...

Yalnız...

Türkiye’de değil...

Avrupa’da da apoletli dolaşıyor...

Bu özellikler zenginliktir...

Doğrusu...

Kendisine belediyecilik adına...

Şeref ve onur veren yer ise İzmir’dir...

Tıpkı...

İzmir’in önceki efsane başkanları gibi...

Hala...

Kaldırımdan geçerken gören esnaf...

Aziz Kocaoğlu’nu... Yüksel Çakmur’u... Burhan Özfatura’yı....

“Bi’çayımı içmezsen ölümü gör!” diyerek ekmek teknesine çekiyor...

Neden?

8 bin 500 yaşındaki kente “silinmez izler” bıraktıkları için...

“Sen bana oy vermedin...” demedikleri için...

O esnafı...

Ailesinden biri olarak gördükleri için...

Hepsinden önemlisi...

İzmirli oldukları için...

Unutmayalım ki...

“Kin...”

Son derece tehlikeli bir “gizli” düşmandır...

Ve...

İzmir bir prensestir...

Bu güzel kentte “yaşlanıyor” olmanın tadını çıkarın...

İzmir...

Başkanların kavgalarıyla bugünlere gelmedi...

Kaprislerinizi...

Kendinize saklayın...

Nereden bileceksiniz ki...

Belki yarın...

Bugünden “güzel” olacak...

Ne bizi üzün...

Ne de kendinizi...

Biz...

İkinizi de “İzmir’in Şansı” olarak görüyoruz!

Uğraşmayın artık...

Kaldı ki...

Şu “yalan dünya”da...

“İki yanlış kaç doğruyu götürür?”

Nokta...

Hamiş: Tunç Soyer’in İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na destek vermesini değerlendiren Özgür Özel’in şu sözleri biraz ürkütücü değil mi? “Tunç Soyer, İzmir’e de destek veriyor, verecek... Zaten destek vermezse kendisi açısından telafi edemeyeceği bir tahribat(*) yaratır...”

(*) Tahribat: “Harap etme, yıkıp bozma, zarar verme, kırıp dökme...”

Sonsöz: “Dost dediğin kara günde belli olurmuş... Söndürün ışıkları, dostlarımı sayacağım! / Anonim...”