GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
27 Mayıs 2023 Cumartesi

Hayatla kumarın acı sonu!

70’li yılların ortaları…

İzmir’in 40 kilometre uzağındaki Çeşmealtı Cenneti’nde…

Nebioğlu Tatil Köyü’ndeyiz…

Sanatçıların, ünlülerin yaz boyunca tatil başkenti…

O gün çok hareketli…

Türkiye’nin efsane sesi Tanju Okan…

Yakın dostlarıyla birlikte yaş gününü kutluyor havuz başında…

Bi’ara…

Kuş sütünün eksik olmadığı…

O upuzun masanın altına eğiliyor efsane sanatçı ve…

Elinde üç litrelik viski şişesiyle…

Konuklarına selam çakıyor:

 

“Bu da benim kendime hediyem…”

 

Konukların viskileri daha yarılanmadan…

Yakışıklı sanatçının kadehi dibini buluyordu…

Konukların…

 

“Yeter artık, bu kadar içme…” uyarıları ise…

Bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyordu…

 

Sabaha karşı davetliler Nebioğlu’ndan ayrılırken…

Tanju Okan’ın…

Ayağa kalkacak hali yoktu… 

Dostlarına oturduğu yerden el sallayarak veda etti…

Kendisi farkında değildi ama…

O gece…

Efsane bir sesin bitişinin “kara örtüsü” olarak anılacaktı!

 

*** 

 

Tanju Okan, alkolle dostluğunu artırdıkça…

Sahneden de uzak kalıyordu…

Gece kulüpleri…

Yakışıklı sanatçıya iş vermekten çekiniyorlardı…

O da bu vefasızlığı gördükçe kahroluyor…

Kendini daha çok içkiye veriyordu…

Hele sigarayı hiç sormayın…

Günde iki pakete çıkarmıştı…

Dostlarının ikramı ise cabasıydı…

 

*** 

 

Her şeye rağmen Urla’ya kendini sevdirdi…

Yöre halkı…

Hangi siyasi görüşte olursa olsun…

O’na sevgi ve saygı duyuyordu…

40’lı yaşlarını yaşıyordu ama öyle heybetliydi ki…

Urlalılar…

O’na “Tanju Baba” diyorlardı…

Dev sanatçı da…

O sevgiye “hizmet” ile karşılık vermek istedi…

1989 Yerel Seçimleri’nde…

Urla Belediye Başkanlığı’na adaylığını koymaya karar verdi…

Gönlündeki adam Turgut Özal…

Gönlündeki siyasi parti ise ANAP’tı…

İzmir’de ANAP’ın İl Merkezi’ne gittiğinde…

İzmir’in efsane iş insanlarından İl Başkanı Yusuf Uz…

Tanju Okan’a…

Özal’ın adaylık için “onay”ını tebliğ etti…

Yakışıklı sanatçı…

O gün çocuklar gibi sevindi…

 

*** 

 

Tanju Okan’ın en büyük hayali…

O tarihlerde 15 bin nüfuslu Urla’ya…

Beş bin kişilik müzikhol yapmaktı…

Ayrıca…

İzmir ile Urla arasında vapur çalıştırmayı planlıyordu…

O’na sorarsanız…

İzmir’in Urla’sı…

Dünyanın gözbebeği Bodrum’u bile sollayacaktı…

İyi de…

Bunları yapmak / yapabilmek hiç de kolay değildi…

Hepsinden önemlisi…

Tanju Okan…

Ne yazık ki politikayı bilmiyordu…

Seçim çalışmalarında…

Adeta bir servet tüketti…

Çok sevdiği yatını önce rehine verdi, ardından…

Satmak zorunda kaldı…

 

*** 

 

Tanju Okan için…

O günlerde…

Siyaseten artık geriye dönüş olamazdı…

O’nu en çok ürküten rakibi…

SHP’li Bülent Baratalı’ydı…

Sol’un ünlü politika adamı ile sanatçı Tanju Okan…

Seçim akşamı sandıklar kapandıktan sonra…

Bir araya geldiler…

Kıdemli siyasetçi Baratalı, Türkiye’nin ünlü sesine şöyle dedi:

 

“Bak Tanju Bey, sen 1005 oyla bu seçimi kaybedeceksin; ben de 6004 oyla seçimi kazanacağım…”

 

Tanju Baba’nın şaşkınlığı uzun sürmedi…

Baratalı’nın sandık sonucu…

Tam isabetti!

 

*** 

 

Sonrası malum!

Bacak damaklarında sorunlar başladı…

Doktorlar, ailesi, yakınları…

Büyük sanatçıyı son kez uyardı:

 

“Ya sigarayı bırak ya da ölüme hazır ol!”

 

*** 

Sigarayı bırakmaya söz verdi ama sözünü tutmadı!

Eşinden ayrıldı…

Urlalıların yoğun sevgi/saygısına karşın…

Kendisini yalnız hissediyor…

Yalnızlık da daha fazla sigara içmesine neden oluyordu…

Sağlık durumu giderek ağırlaştı…

Bir bacağı diz hizasından kesildi…

Söz veriyor ama tutmuyordu…

Tanju Okan hayatıyla kumar oynamaya başlamıştı…

Henüz genç sayılabilecek yaştaydı…

Yıllarca verimli olabilirdi…

Ama olmadı işte!

Hayata gözlerini yumduğunda henüz 58 yaşındaydı…

Türkiye’nin…

Gelmiş, geçmiş en “baba” sesi…

“Aşk Şarkılarının Efendisi Tanju Okan”…

Adeta…

İntihar etti!

Yaşasaydı…

Şu sıralarda 85’ini geride bırakmak üzereydi…

 

*** 

 

Bitiriyoruz…

Hayatı boyunca bazı çevreler, O’nu hep…

Manisa’daki babasının mezarını yaptırmamakla suçladılar…

“Doğru değil bunlar” diyordu…

“Bana haksızlık yapılıyor!” diye yakınıyordu…

Ama…

Kalbinin sesini kimselere anlatamadı…

O’nun bilmediğimiz “derin üzüntüsü” belki de buydu…

Sevgisi… Dostluğu… Dürüstlüğü… Sanat aşkı…

Herkes tarafından biliniyordu ama…

O yine de…

Bilmediğimiz ve asla öğrenemeyeceğimiz nice sırlarıyla…

Bize veda etti…

 

Nokta…

 

Hamiş… Tanju Okan’la çok haber yaptım… Hem Yeni Asır’da hem Hürriyet’te… Gözleriyle gülen adamdı… Okuduklarınız ise, meslek büyüğüm, varlığı ile onur duyduğum, hocam Tayfur Göçmenoğlu’nun benzersiz kaleminin ürünüdür… Az, biraz dokundum kendimce… Ancak affedeceğine eminim…

 

Sonsöz: “Ölmek, unutulmak değildir; asıl unutulmak ölmektir… / Anonim…”