GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
29 Mart 2022 Salı

Geleceği inşa etmek

28 Şubat günü, 6 siyasal partinin bir araya gelerek uzun çalışmalar sonucu oluşturduğu 44 sayfa mutabakat metni, kamuoyuna açıklandı.

Açıklamanın özeti; Türkiye geleceğini arıyor.

Ve toplantılar devam ediyor.

Kötü şans; Dünya ölçeğinde yaşanan sistem krizinin yanı sıra AKP iktidarının yönetim zafiyeti, ülkeyi kriz sarmalına soktu.

Türkiye sadece uluslararası sistemde ortaya çıkan krizle değil fakat aynı zamanda, içerdeki kötü yönetimle de baş etmek zorunda.

Doğrusu, geleceğini arayan Türkiye’nin siyaset manzaraları akıl karıştırıyor.

Cumhur İttifakı Batı ile mesafeli, Doğu Bloku’na daha yakın duruyor.

Ancak, AKP’nin yaşadığı gelgitler ve son olarak Batı ile yakınlaşma belirtileri de göz ardı edilecek gibi değil. Buna karşılık, MHP’nin duruşunda bir sapma yok.

Millet İttifakına gelince, altılı masa ve ortaya çıkan metin, Batı etkisinin boyutları rahatsız edici olmakla birlikte, yeni bir toplumsal mutabakat arayışının tezahürüdür. Bu nedenle, Cumhur İttifakı'nın rutiniyle karşılaştırmak doğru olmaz.

Toplumsal mutabakat arayışı, ülkeye aranan kandır. Doğru kan bulunursa Türkiye kazanacak.

Toplumsal mutabakat arayışı, ülkenin ihtiyacıdır. İslamcılar ve Kürtler yüzyıllık mutabakata karşı çıktığı için bu ihtiyaç doğmuştur.

Ayrıca, mutabakat arayışlarında zaman zaman sorunlar yaşanması, mutabakat fikrinin yanlış olduğunu göstermez. Ne ki mutabakat arayışına karşı duranlar bunu anlamak istemiyor.

Aranan, henüz oluşumunu tamamlamamış, eksikleri olabilecek bir fikir.

Toplumsal mutabakat buradan çıkacak. Gökten ayet inmiyor. Yüz yıldır süren mutabakatın yeniden yapılanmasıdır, söz konusu olan.

Dünya kaosa sürüklenirken güçlü iç cepheye dayalı mutabakat, bütün kısır politik kaygılardan azade, 85 milyon insanın ihtiyacıdır. Eğer ki geleceğin dünyasında Türkiye yerini arıyorsa… Ve bu mutabakatı sadece 6 siyasi partinin meselesi olarak görmek doğru değildir.

Sonuç olarak, bu topraklarda barış içinde bir arada yaşamak için sorunlarımızı kendi aramızda çözmek zorundayız.

Doğu-Batı ekseninde izlenen siyasette, hangi cenah olursa olsun, bu zorunluluğu dikkate almadığı sürece hiçbirimiz güvende olmayacağız.